Otistik Bireylerde Streotipik- Tekrarlayan Davranışlar ve Sınırlı İlgi Alanları

Meltzer’ın otistik çocuklardaki tekrarlayıcı davranışları (stereotipiler) ve dar ilgi alanlarını (idiot-savant eğilimi gibi), (parçalara ayırma, alfa-işlevi, konteyner vb.) ışığında nasıl açıkladığını detaylı olarak inceleyelim.

Meltzer ve ekibi, otistik çocuklarda gözlemlenen bu davranışları, temel zihinsel işleyişin ciddi bozukluklarının ve otizmin iki ana formülasyonu olarak gördükleri “Gerçek Otistik Durum” (Autistic State Proper) ve “Post-Otistik Zihniyet” (Post-Autistic Mentality) arasındaki farklılıkların bir sonucu olarak ele alır. Bu davranışlar, zihnin deneyimi işleme, bütünleştirme ve anlamlandırma kapasitesindeki yetersizliklere karşı geliştirilen savunmalar veya işleyiş biçimleri olarak görülür.

1. Gerçek Otistik Durumda Tekrarlayıcı Davranışlar (Stereotipiler)

Gerçek Otistik Durum, zihinsel yaşamın neredeyse tamamen askıya alındığı, Meltzer tarafından “zihinsizlik” (mindlessness) olarak tanımlanan çok ilkel bir durumdur. Bu durumdaki tekrarlayıcı davranışlar, duyusal deneyimin işlenememesinin ve bütünleştirilememesinin bir dışavurumudur.

  • Pasif Parçalara Ayırma (Passive Dismantling): Bu durumun temel mekanizması, ego ve algısal aygıtın pasif bir şekilde “parçalara ayrılmasıdır”. Bu, çeşitli duyusal modalitelerin (görme, işitme, dokunma vb.) birbirlerinden ve normaldeki “ortak duyu” (common sense – Bion’ın terimi) bağlantılarından ayrılması anlamına gelir. Normalde ortak duyu, nesneleri zihinsel eylemler için çok yönlü bir şekilde algılamayı sağlar. Parçalara ayırma bu işlevi bozar.
  • Alfa-İşlevi Yetmezliği ve Duyusal Olaylar: Bion’ın alfa-işlevi, duyumları (sensa) düşünce için uygun hale getiren alfa-elementlerine dönüştürür. Gerçek otistik durumda bu işlev yetersizdir. Duyumlar düşünce veya iletişim için deneyim olarak kavranamayan, yalnızca boşaltmaya uygun “duyusal olaylar” (sensual events) üretir. Bu olaylar Bion’ın beta-elementlerine benzer ancak Meltzer bunların boşaltma yerine ‘haz/keyif’ için uygun olduğunu öne sürer. Bu olaylar birbirinden kopuk, bağlantısız ve anlamsız kalır [previous response].
  • Mekanik, Fantaziden Yoksun Eylemler: Timmy gibi gerçek otistik durumdaki çocuklar, bu kopuk duyusal olayların bir dışavurumu olarak en ilkel, mekanik, fantaziden yoksun motor davranışlar sergilerler [previous response, Timmy 35-55, 116, 118]. Bu davranışlar önceki eylemlerden kaynaklanmaz veya sonrakiler için sonuç doğurmaz; sembolik anlamdan yoksundurlar [previous response]. Örneğin, Timmy’nin koşturması, plastik macunu ağzına sokması gibi eylemler, birleşik veya “uzlaşımsal” duyusal işleyişin bozulduğu bir zihinsizlik halinde var olurlar [previous response, 9, 10].
  • İlkel Tekrar Zorlantısı: Meltzer, bu tekrarlayıcı davranışların, nesneleri yeniden birleşme eğilimleri nedeniyle tekrar tekrar izleme veya onlara hizmet etme/besleme gerekliliğini ifade eden daha ilkel bir “tekrar zorlantısı” (repetition compulsion) ile ilişkili olabileceğini ima eder [121, previous response]. Bu, duyusal deneyimin kontrol edilemeyen akışına karşı bir tür başa çıkma veya organize olma girişimi olabilir, ancak sembolik anlam veya amaç taşımadığı için statik ve verimsiz kalır.
  • İki Boyutlulukla İlişki: Meltzer, deneyimin iki boyutluluğa (two-dimensionality) indirgenmesinden bahseder. Bu, nesnelerin derin, sembolik anlamları veya içsel durumlarıyla değil, yalnızca yüzey özellikleri ve duyusal nitelikleriyle deneyimlendiği bir durumdur. Tekrarlayıcı davranışlar, bu yüzey odaklı, derinlikten yoksun deneyimin bir tezahürü olabilir.

2. Post-Otistik Zihniyette Dar İlgi Alanları (İdiot-Savant Eğilimleri)

Post-Otistik Zihniyet, otistik durumun aşılmasından sonra ortaya çıkan bir karakter yapısıdır. Bu durumda tekrarlayıcı davranışlar daha organize, dar ilgi alanları ise aktif zihinsel mekanizmalarla ilişkilidir. Barry ve Piffle bu duruma örnek olarak gösterilir. Barry “elfin bilim adamı” olarak tanımlanır.

  • Aktif Segmentasyon (Active Segmenting): Bu durumda temel mekanizma, nesnelerin veya benliğin aktif olarak “segmentlere ayrılmasıdır”. Bu, Klein’ın duygusal çizgiler boyunca bölme (splitting) mekanizmasından farklıdır; segmentasyon duyusal veya işlevsel özelliklere göre nesneleri küçük, basitleştirilmiş parçalara ayırmayı içerir. Piffle’ın yapı taşlarını bir araya getirip ayırması buna örnektir; bu, nesnelerin onarılma veya bütünleşme sürecini geçirmesini engelleyen sonsuz permütasyonlara olanak tanır.
  • İlkel Saplantı Mekanizmaları: Segmentasyon ve yeniden birleştirme süreçleri, Meltzer tarafından “ilkel saplantı mekanizmalarının” en inatçı yönleri olarak tanımlanır. Otizm, Meltzer tarafından en ilkel saplantısal bozukluk olarak görülür. Post-otistik karakterdeki saplantısallık, nesnelerin ve benliğin parçalanmasını içerir. Bu, dünyanın nasıl birbirine bağlandığına dair “ruminatif bir meşguliyete” yol açabilir [previous response, inferred].
  • “Yarı Bilimsel” Zihniyet ve Bilgi (K): Dar ilgi alanları, bu “özünde yarı bilimsel” (quasi-scientific in essence) zihniyetle yakından ilişkilidir [93, previous response]. Piffle, değişkenleri eleyen, basit fenomenleri izole eden “doğuştan bir bilim adamı” olarak tanımlanır [93, previous response]. Bu, nesnelerin “nasıl” işlediğine dair bilgi birikimine (Bion’ın K dikeyi) bir odaklanmayı temsil eder. Ancak bu bilgi arayışı genellikle “neden” sorusunu atlar. Bilgi birikimi “omnipotens temelinde” işler [previous response, inferred]. Bu, dar, derinlemesine ancak duygudan ve geniş bağlamdan izole edilmiş bir bilgi birikimine yol açar (idiot-savant eğilimi). Bu bilgi “statik ve steril” olarak kalır.
  • Deneyimi Basitleştirme ve Düzen Arayışı: Otistik mekanizmalar, deneyimi aşırı basitleştirme girişimleridir [previous response, inferred]. Post-otistik kişilik, dünyanın karmaşıklığına duygusal tepki verme becerisini engellerken, “serebral” basitleştirme yoluyla düzen ve kontrol sağlama arayışını destekler [previous response, inferred]. Dar ilgi alanları ve tekrarlayıcı rutinler, bu düzen ve basitleştirme arayışının bir parçasıdır; zihinsel alanı sınırlayarak karmaşıklığı yönetme girişimi [previous response, inferred]. Piffle’ın “sistematik azmi”nin “perseverasyona” dönüşmesi, bu düzen ve kontrol arayışının verimsiz hale gelmesine örnektir.
  • İki Boyutluluk ve Derinlik Eksikliği: Post-otistik durumda da iki boyutluluk algısı devam eder. Dünya ve nesneler yüzeyleriyle deneyimlenir, bu da sembolik düşünceyi ve hayal gücünü sınırlar [101, 103, previous response]. Kişi, yalnızca gerçekte deneyimlediği şeyleri düşünebilir; içsel “deney düşüncesi” için alan eksiktir [previous response, inferred]. Dar ilgi alanları, bu derinlik eksikliğinin bir göstergesidir; odak noktası nesnelerin işlevleri, görünümleri veya yalıtılmış gerçekleridir, derin anlamları veya duygusal bağlantıları değil. Barry’nin belirli TV programları veya sayı serileriyle meşguliyeti buna bir örnek olabilir.

Özetle, Meltzer’ın teorik çerçevesinde, otistik çocuklardaki tekrarlayıcı davranışlar ve dar ilgi alanları, zihnin duyusal ve duygusal deneyimi işleme ve bütünleştirme yeteneğindeki derin bir bozukluktan kaynaklanır. Gerçek Otistik Durumdaki tekrarlar, pasif parçalanma ve alfa-işlevi yetmezliğinden doğan, anlamsız duyusal olayların dışavurumudur. Post-Otistik Zihniyetteki dar ilgi alanları ve daha organize tekrarlar ise, aktif segmentasyon ve ilkel saplantı mekanizmalarına dayanır. Bu mekanizmalar, deneyimi basitleştirerek kontrol altına alma ve “nasıl” sorusuna odaklanan “yarı bilimsel” bir bilgi birikimine (K) yönelme eğilimindedir, ancak duygusal derinlikten ve sembolik anlamdan yoksundurlar. Her iki durumda da, bu davranışlar, zihinsel alanın ve nesne ilişkilerinin sağlıklı bir şekilde gelişememesinin bir sonucudur.

Kaynak ; Donald Meltzer Explorers Of Autism