Kategori: Eğitim

Eğitimde Değerler Eğitiminin Ahlaki Gelişim ve Bakım Etiği Perspektifinden İncelenmesi

Değerler Eğitiminin Kapsamı ve Önemi Değerler eğitimi, bireylerin sosyal, ahlaki ve etik ilkeleri içselleştirmesini amaçlayan bir süreçtir. Bu eğitim, bireylerin yalnızca bilişsel gelişimini değil, aynı zamanda duygusal ve sosyal becerilerini de geliştirmeyi hedefler. Toplumların sürdürülebilirliği için bireylerin ortak değerler etrafında birleşmesi gerektiği düşüncesi, bu eğitimin temel dayanağıdır. Eğitim sistemlerinde değerler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Okul ve Toplumsal Sınıfların Yeniden Üretimi

Louis Althusser’in “devletin ideolojik aygıtları” kavramı, okul gibi kurumların toplumsal sınıfların yeniden üretimindeki rolünü anlamak için güçlü bir çerçeve sunar. Okullar, yalnızca bilgi aktaran yerler değil, aynı zamanda mevcut toplumsal düzeni sürdüren ve güçlendiren mekanizmalardır. Bu metin, okulların bu süreci nasıl gerçekleştirdiğini, bireylerin toplumsal hiyerarşideki yerlerini nasıl pekiştirdiğini ve bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dewey’in Deneyimsel Eğitim Modeli ve Ezberci Öğrenme Çelişkisi

John Dewey’in deneyimsel eğitim modeli, bireyin öğrenme sürecinde aktif bir rol üstlenmesini savunan, dinamik ve birey odaklı bir yaklaşımdır. Bu model, ezberci öğrenmenin mekanik, pasif ve bireyden bağımsız yapısıyla köklü bir çelişki içerir. Dewey’in yaklaşımı, öğrenmeyi bireyin yaşantılarıyla bütünleştirirken, ezberci öğrenme bilgiyi statik bir malzeme olarak sunar. Aşağıdaki metin, bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Uygulamalı Davranış Analizi (ABA) ile DIR/Floortime: Otizmde Karşılaştırmalı Bir Analiz

Otizm spektrum bozukluğu (OSB) olan bireylerin temel belirtilerini ele almada kullanılan iki önemli yaklaşım, Ivar Lovaas tarafından geliştirilen Uygulamalı Davranış Analizi (ABA) ve DIR/Floortime modelidir. Her iki yöntem, sosyal iletişim zorlukları, tekrarlayıcı davranışlar ve sınırlı ilgi alanları gibi otizm belirtilerine farklı yaklaşımlar sunar. Bu yazıda, iki yöntemin felsefeleri, uygulamaları ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Okulda Anlam Arayışı ve Logoterapi

Anlam Arayışının Temelleri Viktor Frankl’ın logoterapi yaklaşımı, bireyin yaşamda anlam bulma çabasını merkeze alır ve bu arayışın insan varoluşunun temel motivasyonu olduğunu savunur. Öğrencilerin okul ortamında anlam arayışı, bu bağlamda, bireysel ve toplumsal dinamiklerin kesişiminde değerlendirilebilir. Okul, yalnızca akademik bilgi aktarımı değil, aynı zamanda bireyin kendini tanıma, değerlerini oluşturma ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gerizekalı sözünü söyleyene nasıl eleştiri yapılabilir?

“Gerizekalı” kelimesini kullanan bir kişiyi eğitsel bir dille eleştirmek, hem onun farkındalığını artırmak hem de kırıcı olmadan etkili bir dönüşüm sağlamak için önemlidir. Aşağıda, böyle bir durumda kullanılabilecek yapıcı ve eğitici bir yaklaşım örneği bulabilirsin: 🎓 Eğitsel Bir Eleştiri Örneği “Az önce kullandığın kelime dikkatimi çekti. ‘Gerizekalı’ gibi ifadeler, geçmişte

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gerizekalı sözü söylenir mi?

“Gerizekalı” sözü, hem dilsel hem de toplumsal açıdan sakıncalı bir ifadedir. Özellikle pedagojik bir bakış açısıyla değerlendirildiğinde, bu tür kelimeler çocukların ve gençlerin duygusal gelişimini olumsuz etkileyebilir. Neden söylenmemeli? Ne demeli? Duygular ifade edilirken daha yapıcı, saygılı bir dil kullanmak mümkündür: Bu tür ifadeler hem iletişimi güçlendirir hem de kişiyi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çocukluğun Dönüşümü ve Erken Akademik Baskı Üzerine Bir İnceleme

Çocukluğun Yeniden Tanımlanması Neil Postman’ın “çocukluğun yok oluşu” tezi, modern toplumlarda çocukluk kavramının tarihsel ve toplumsal değişimlerle nasıl dönüşüme uğradığını ele alır. Postman, çocukluğun bir zamanlar masumiyet, oyun ve öğrenme süreçleriyle tanımlı bir dönem olduğunu savunurken, endüstriyel ve teknolojik ilerlemeler ile eğitim sistemlerinin çocukluk algısını yeniden şekillendirdiğini belirtir. Erken akademik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Duygusal Gelişim Üzerine Derinlemesine Bir İnceleme

Çocukluk dönemindeki duygusal gelişim, bireyin sosyal, bilişsel ve psikolojik dünyasının temel taşlarını oluşturur. Bu süreç, hem Daniel Goleman’ın duygusal zeka teorisi hem de Jean Piaget’nin bilişsel gelişim teorisi üzerinden incelendiğinde, farklı perspektiflerden derinlemesine anlaşılabilir. Bu metin, her iki teorinin duygusal gelişime katkılarını, çocukluk evrelerindeki etkilerini ve bu teorilerin birbirini nasıl

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otizm Spektrumunda Duyusal İşleme Farklılıkları

Duyusal Sistemlerin Yapısal Özellikleri Otizm spektrum bozukluğunda duyusal işleme, bireylerin çevresel uyaranları algılama ve yorumlama biçimlerinde belirgin farklılıklar gösterir. Araştırmalar, bu farklılıkların nörolojik temellere dayandığını ortaya koymaktadır. Örneğin, otizmli bireylerde kortikal uyarılma ve inhibisyon dengesizliği, duyusal girdilerin aşırı işlenmesine yol açabilir. Bu durum, hiper-reaktivite olarak adlandırılan bir mekanizma ile ilişkilendirilir,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Öğrenci-Veli İlişkilerinde Özerklik ve Denetim: Öz-Belirleme ve Ebeveynlik Yaklaşımlarının Karşılaştırmalı İncelemesi

Bireysel Özerkliğin Temelleri Öğrenci-veli ilişkilerinde özerklik, bireyin kendi kararlarını alma ve davranışlarını bağımsız şekilde yönlendirme kapasitesini ifade eder. Bu kavram, bireyin içsel motivasyonunu güçlendiren bir unsur olarak, bireylerin kendilerini yetkin ve özgür hissetmelerine olanak tanır. Özerklik, bireyin çevresel faktörlere karşı kendi değerleri ve hedefleri doğrultusunda hareket etme yeteneğini destekler. Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Eğitimde İnsan Bağının Derinlikleri: Bakım ve Diyalog Arasında Bir Yolculuk

Eğitim, insan ruhunun biçimlendiği, bilginin yalnızca bir aktarım değil, aynı zamanda bir bağ kurma sanatı olduğu kutsal bir alandır. Öğretmen-öğrenci ilişkileri, bu sanatın merkezinde yer alır; çünkü bu ilişki, yalnızca zihinsel bir alışveriş değil, aynı zamanda duygusal, etik ve insani bir karşılaşmadır. Bu metin, bakım etiği ile diyalog pedagojisini, eğitimdeki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freire ve Dewey’in Eğitim Vizyonlarının Modern Eğitim Sorunlarına Derinlemesine Çözüm Önerileri

Bilinçlenme ve Deneyim Arasındaki Köprü Freire’nin “Ezilenlerin Pedagojisi”, eğitimi bireylerin toplumsal baskılardan kurtuluşunun bir aracı olarak tanımlar. Öğrenciler, diyalog ve eleştirel sorgulama yoluyla kendi gerçekliklerini anlamaya ve dönüştürmeye yönlendirilir. Bu yaklaşım, bireyi pasif bir bilgi alıcısı olmaktan çıkararak, toplumsal değişimin aktif bir öznesi haline getirir. Dewey’in “deneyim yoluyla öğrenme” yaklaşımı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kültürel Sermaye ve Eğitimde Fırsat Eşitsizliği

Pierre Bourdieu’nun kültürel sermaye kavramı, eğitimdeki fırsat eşitsizliklerini anlamak için güçlü bir analitik çerçeve sunar. Bu kavram, bireylerin toplumsal konumlarını, eğitim başarılarını ve sosyal hareketliliklerini şekillendiren maddi olmayan kaynakları ifade eder. Kültürel sermaye, bireyin kültürel bilgi, beceri, alışkanlık ve zevklerinden oluşan bir birikim olarak tanımlanır ve eğitim sistemlerinde kimin başarılı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Holt’un Not Sistemi Eleştirisi: Çocukların Başarısızlık Deneyimi

John Holt’un “çocukların başarısızlığı” teorisi, eğitim sistemindeki notlandırma mekanizmalarının çocuklar üzerindeki etkilerini derinlemesine sorgular. Holt, notların yalnızca akademik performansı ölçen bir araç olmadığını, aynı zamanda çocukların kendilik algısını, motivasyonunu ve öğrenme süreçlerini şekillendiren güçlü bir toplumsal yapı olduğunu savunur. Bu metin, Holt’un teorisini çok katmanlı bir perspektiften ele alarak, not

OKUMAK İÇİN TIKLA

Okulda Otoritenin İkircikli Doğası: Freire ve Durkheim Perspektiflerinden Bir İnceleme

Okulda otorite, birey ile toplum arasındaki gerilimli ilişkiyi anlamak için güçlü bir mercek sunar. Paulo Freire’nin eleştirel pedagojisi ile Émile Durkheim’in eğitim ve disiplin teorisi, bu kavramı farklı düzlemlerde ele alır. Freire, otoriteyi bireyi baskılayan bir yapı olarak görür ve özgürleştirici bir eğitimle bu yapının dönüşmesini savunur. Durkheim ise otoriteyi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Akran Çatışmalarının Çok Boyutlu İncelenmesi: İşbirlikçi Öğrenme mi, Sosyal Kimlik mi?

Okul ortamındaki akran çatışmaları, bireylerin sosyal ve duygusal gelişiminde belirleyici bir rol oynar. Bu çatışmalar, yalnızca bireysel anlaşmazlıklar olarak değil, aynı zamanda grup dinamiklerinin, kimlik oluşumunun ve öğrenme süreçlerinin bir yansıması olarak ele alınabilir. Morton Deutsch’un işbirlikçi öğrenme teorisi, çatışmaların çözümü için yapıcı bir çerçeve sunarken, Henri Tajfel’in sosyal kimlik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ivan Illich’in Okulsuz Toplum Eleştirisi ve Sınav Baskısının Çözümlemesi

Ivan Illich’in Okulsuz Toplum (Deschooling Society) adlı eseri, modern eğitim sistemlerinin birey ve toplum üzerindeki etkilerini eleştirel bir perspektiften inceler. Illich, okulların bilgi aktarımından çok, bireyleri standartlaştıran, hiyerarşik yapılar kuran ve toplumsal eşitsizlikleri pekiştiren kurumlar olduğunu savunur. Sınav baskısı, bu sistemin en görünür mekanizmalarından biridir. Bu metin, Illich’in sınav baskısına

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sümer Yazı Okullarının Bilgi ve İktidar Arasındaki Görünmez İpliği

Bilginin İlk Tapınakları Sümerlerin “edubba” adı verilen yazı okulları, insanlığın bilgi üretiminin ilk kurumsal sahnesiydi. Kil tabletler üzerine çivi yazısıyla işlenen metinler, sadece matematik, astronomi ya da ticaret hesapları değil, aynı zamanda toplumun düzenini pekiştiren hikâyeler, mitler ve yasalar taşıyordu. Edubba, bilgiyi sistemleştirerek bir elit sınıfın, yani yazıcıların, doğuşunu sağladı.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otistik Bireylerde Streotipik- Tekrarlayan Davranışlar ve Sınırlı İlgi Alanları

Meltzer’ın otistik çocuklardaki tekrarlayıcı davranışları (stereotipiler) ve dar ilgi alanlarını (idiot-savant eğilimi gibi), (parçalara ayırma, alfa-işlevi, konteyner vb.) ışığında nasıl açıkladığını detaylı olarak inceleyelim. Meltzer ve ekibi, otistik çocuklarda gözlemlenen bu davranışları, temel zihinsel işleyişin ciddi bozukluklarının ve otizmin iki ana formülasyonu olarak gördükleri “Gerçek Otistik Durum” (Autistic State Proper)

OKUMAK İÇİN TIKLA