Parmakla Kaydırılan Ruh: Sosyal Medya Akışında İnsan Denen O Çatlak Mozaik
Bir parmak hareketiyle başlıyor her şey.
Baş parmak aşağıya doğru inerken, ruh yukarı mı çıkıyor, aşağı mı iniyor — artık belli değil.
Bir saniye kahkaha atıyorsun:
“Kedinin biri kafasını salatalığa çarpmış.”
Bir sonraki saniye:
“Bir anne, depremde çocuğunun elini bırakmamak için 36 saat enkaz altında kalmış.”
İnsan ne yapacağını şaşırıyor:
Gülsek mi, ağlasak mı, utanıp susak mı?
Bir Zamanlar Ritüeldi, Şimdi Akış
Eskiden ruh hallerimizin geçişi mevsimler gibiydi.
Şimdi saniyeler sürüyor.
Bir karenin içine sığdırılmış trajediler, 280 karaktere indirgenmiş öfkeler, mizahla kapatılmış yaralar…
Artık acı da, sevinç de, utanç da “akıyor.”
Ve sen, her duygunun üstünden geçerken, kendininkini bulamıyorsun.
Akış; Mikrotravmatik Bir Döngü
Psikanalitik bir gözle baktığımızda bu deneyim tam anlamıyla mikrotravmatik bir sarsıntıdır.
Zihnin tek bir duyguda konsolide olmasına izin verilmez.
Duygu başlar, yarıda kesilir.
Acıya denk gelirsin — tam içine girecekken bir caps çıkar karşına.
Gülerken yakalanırsın; utanırsın, kendini suçlu hissedersin.
Ve sonunda, ne hissedeceğini bilememekle kalmazsın, hissizleşmeye başlarsın.
Algoritmik Ruh Halleri: Kime Aitsin?
Senin neye güleceğini, neye üzüleceğini, neye sinirleneceğini algoritmalar biliyor artık.
Ama sen bilmiyorsun.
Çünkü “akış” dediğimiz şey artık senin iç akışına ait değil.
Duyguların sana aitmiş gibi görünse de, aslında birer yansıma, tetiklenme, kısa devre…
Sartre’nin dediği gibi:
“İnsan özgür olmaya mahkûmdur.”
Ama X akışında insan, tepkiselliğe mahkûm.
Duygunun Estetiği Bozuldu mu, Duygu mu Estetikleşti?
Bir çocuğun istismar haberinin hemen ardından gelen ironik bir caps, ruhun estetik algısını bozar mı?
Yoksa biz mi acıyı ve gülmeyi artık birer performansa dönüştürdük?
Modern birey, ekranda gördüğü her şeyin gerçek olduğunu bilir…
Ama bir yandan da hiçbir şeyin tam olarak gerçek olmadığını hisseder.
Bu duygu, Freud’un “Unheimlich” dediği tekinsizliğin dijital versiyonudur:
Gerçek gibi görünen, ama bir türlü “yerine oturmayan” bir his.
Son Söz: Gülmekten Ağlamaya, Ağlamaktan Susmaya
Bir X kullanıcısı şöyle yazmıştı:
“Kaydırdım, güldüm, ağladım, küfrettim, umutlandım, sonra tekrar kaydırdım.”
Bu cümle, belki de dijital çağın insanlık durumunu en iyi özetleyen mikro-manifestodur.
Çünkü artık duygular bile multitasking.
Çünkü artık ruhun bile algoritması var.
Ve çünkü, evet, biz hâlâ insanız:
Tüm o akışın ortasında, parçalanmış ama hissetmeye çalışan, bir avuç ruh.