Projeksiyon ve Aktarım Ne Demektir ?

Bu psikolojik ilkeler, hem bireysel hem de kurumsal dinamikleri anlamak için kritik öneme sahiptir.

Psikolojik Mekanizmalar: Projeksiyon (Yansıtma) ve Aktarım (Transference)

James Hollis, bireylerin iç dünyalarındaki bilinçdışı süreçlerin dış dünyaya nasıl yansıdığını ve ilişkileri nasıl etkilediğini açıklarken “projeksiyon” ve “aktarım” kavramlarına özel bir vurgu yapar. Bu iki mekanizma, genellikle el ele çalışan, geçmiş deneyimlerimizin şimdiki ilişkilerimizi ve dünya algımızı nasıl şekillendirdiğini gösteren güçlü psikodinamik stratejilerdir.

1. Projeksiyon (Yansıtma) Nedir?

Projeksiyon, bireyin kendi içsel, genellikle bilinçdışı, ihmal edilmiş veya bastırılmış değerlerini, beklentilerini, arzularını veya eksikliklerini dış dünyadaki bir kişiye, nesneye, işe veya duruma atfetmesidir. Hollis’e göre, bu bir “magic lantern” (sihirli fener) gibi çalışır; içsel yaşamımız dışımızda bir psikodrama olarak belirir ve bilincimizi büyüler.

  • Ortaya Çıkışı ve Doğası: Projeksiyonlar, bireyin üzerinde bilinçli olarak çalışmadığı, ihmal ettiği ancak dinamik bir enerjiye sahip içsel değerlerden ve konularından yükselir. Kimse sabah uyanıp “bugün bir projeksiyon yapayım” demez, ancak hepimiz yaparız çünkü bu bilinçdışı bir fenomendir. Bilinçdışındaki bu enerji kümesi, bireyin kendi içinde bilinmeyen bir parçasını dış dünyada görmesine neden olur ve bu yüzden büyüleyici bir güce sahiptir.
  • Aşamaları: Projeksiyonlar genellikle beş aşamadan geçer:
    1. Büyülü Başlangıç: İlk başta, projeksiyonlar büyülü gelir, gerçeklik algımızı değiştirir ve üzerimizde zorlayıcı bir güç oluşturur. Bu, içimizdeki hayati bir enerji veya değerin dışa vurumudur.
    2. Hayal Kırıklığı: Daha sonra, diğer kişinin veya durumun beklentilerimizi karşılamamasıyla hayal kırıklığı yaşanır. “Değiştin; farklısın; sandığım kişi değilsin” gibi ifadeler bu aşamada ortaya çıkar.
    3. Projeksiyonu Güçlendirme Çabası: Kişi, projeksiyonun ilk baştaki cazibesini geri getirmek için çabalarını ikiye katlar; bu, başkalarını ikna etme, kontrol etme veya geri çekilme şeklinde olabilir. Ancak bu strateji genellikle başarısızlığa mahkumdur çünkü diğer kişi, projeksiyonun içeriğiyle aynı değildir.
    4. Projeksiyonun Geri Çekilmesi: Zorunlu olarak gerçekleşen bu aşamada, diğerinin gerçekliği kişinin fantezi gündemine uymayı reddeder ve bu tutarsızlık acı verici bir şekilde belirginleşir. Bu genellikle bir ilişki bitiminden, iş değişikliğinden veya başka radikal bir tercih sonrası fark edilir.
    5. Farkındalık (Bilinçlenme): Projeksiyonun farkına varılması, en zorlu aşamalardan biridir. Çoğu zaman kişi projeksiyonu yenilemeyi tercih eder, çünkü bu gündemler derinlere yerleşmiştir ve çok enerji taşır. Ancak her başarısız projeksiyon, kişiye geri dönen bir “enerji kuantumu,” bir büyüme veya iyileşme gündemi ve üstlenilmesi gereken bir görevdir.
  • Gündelik Hayattan Örnekler:
    • İlişkilerde: Romantik bir ilişkiye başlarken partnerimize “sihirli diğer” olma, bizi iyileştirme, ihtiyaçlarımızı karşılama, bizi travmadan koruma gibi aşırı beklentiler yüklememiz. Hollis, Robert Johnson’ın “Romantik aşk Batı psikolojisindeki en büyük enerji sistemidir” sözünü alıntılar ve bunun dini bile yerini aldığını belirtir [207, 15n]. Bir kişinin partnerinde ebeveynini bulma beklentisi de buna dahildir.
    • Kariyerde: Bir kariyerin tüm kişisel tatmin ve anlamı sağlayacağına dair beklenti. Bir terfinin veya yeni bir işin tüm sorunları çözeceğine inanmak.
    • Kendine Yansıtma: Bir müşterinin, kitap okuduktan sonra sadece “Jung analisti olmak istiyorum” demesi, ancak kendi kişisel analizine başlamamış olması; bu, ruhla daha derin bir ilişki arayışını belirli bir kariyere yansıttığını gösterir. Bir adamın lise aşkına gençliğini ve geçmiş umutlarını yansıtması, ancak bunun derin bir yanılgı olması.

2. Aktarım (Transference) Nedir?

Aktarım, kişinin geçmişteki önemli ilişkilerinden (genellikle çocukluktaki ebeveyn figürleriyle olanlar) gelen duygusal kalıpları, beklentileri ve tepkileri şimdiki ilişkilere, özellikle yeni veya bilinçdışı olarak bu geçmiş figürlere benzeyen kişilere taşımasıdır. Bu mekanizma, bireyin tarihsel olarak yüklü bir varlık olmasından kaynaklanır.

  • Ortaya Çıkışı ve Doğası: Kişiliklerimiz tarihsel olarak yüklü olduğundan, geçmişteki temel değerler ve refleksif stratejiler yeni ortamlara taşınır ve ilişkiye kendini dayatır. Bunlar çekim/itme, sevgi/nefret, pasiflik/saldırganlık, güven/güvensizlik gibi ikilikleri içerir. Birey, başka birini kendi geçmişinin kırılganlık perdesi aracılığıyla refleksif olarak deneyimlediğini başlangıçta fark edemez.
  • Tekrarlayıcı Kalıplar: Aktarım, ilişkilerde sürekli tekrar eden kalıpların, “eski dramaların” ve “programlanmış tekrarların” ortaya çıkmasına neden olur. Bu, kişinin kendini sürekli aynı “kader” içinde bulmasına yol açar.
  • Gündelik Hayattan Örnekler:
    • İlişkilerde: Çocuklukta istismara uğramış bir kişinin farkında olmadan ya istismarcı bir partner ya da kolayca kontrol edilebilen, ruhsuz bir partner seçmesi. Bozuk bir ebeveynle büyüyen bir kişinin, sorunlu birine çekilerek bakıcı veya destekleyici rolünü tekrar etmesi. Bir erkeğin, annesinin kendisini terk etme travması nedeniyle eşinin sadakatine inanmaması ve bunun sonucunda eşinin de onu terk etmesi.
    • Sosyal Etkileşimlerde: Bir kişinin televizyonda gördüğü bir futbol koçuna karşı güçlü bir olumsuz aktarım hissetmesi, çünkü koçun yüz ifadesi ona annesinin alaycı suratını hatırlatır. Toplantılarda fikrini söyleyemeyen birinin, çocukluktaki yargılanma veya cezalandırılma korkusunu bilinçdışı olarak o anki duruma aktarması.

3. Projeksiyon ve Aktarımın Karşılaştırılması ve İlişkisi

Hollis, projeksiyon ve aktarımın birbirini tamamlayan mekanizmalar olduğunu belirtir.

  • “En az iki psikodinamik strateji tüm ilişkilerde, her zaman, değişen derecelerde mevcuttur; bunlar projeksiyon ve aktarımdır”.
  • Projeksiyon “diğerinde tanıdık bir profil” veya bilinçdışı bir “değer” tanırken, aktarım bu projeksiyonu takip eden “senaryo”, “eski drama” veya “programlanmış tekrar”dır.
  • Yani, projeksiyon bir dışsal varlığa anlam veya beklenti yüklerken, aktarım o varlıkla olan ilişkide geçmiş kalıpları canlandırır. Bu iki mekanizma, içsel (bilinçdışı) materyalin dışsal deneyimlere nasıl dönüştüğünü ve bireyin yaşamında nasıl tekrar eden döngüler yarattığını açıklar.
  • Her ikisi de kişinin “tarihsel olarak yüklü bir varlık” olmasından kaynaklanır. Kişi, her yeni insanı veya durumu geçmişin lensinden değerlendirme eğilimindedir, bu da gerçekliği bozar ve geçmişin bitmemiş gündemlerine hizmet eder.
  • Hollis, bir kişinin kendi içindeki eksiklikleri ve çocukluk gündemlerini partnerlerine, kariyerine veya çocuklarına “yansıttığını” ve bu yansıtmaların gerçeklikle uyumsuzluğunun hayal kırıklığı ve çatışmaya yol açtığını vurgular.
  • Hem bireysel hem de ulusal düzeyde, yüzleşilmeyen içsel sorunlar dış dünyaya yansıtılarak çatışmalara yol açabilir.

4. Bu Mekanizmaların Etkisi ve Stratejik Sonuçlar

Bu mekanizmaların farkında olmamak veya onlara direnç göstermek (“direndiğimiz şey güçlenir” ilkesi gereği), yaşamda sürekli hayal kırıklığına, çatışmaya, can sıkıntısına ve anlamsızlığa yol açar. Bilinçdışı olanın, kişinin yaşamını ele geçirdiği, seçimlerini belirlediği vurgulanır.

  • Tekrarlayan Hayal Kırıklıkları: Projeksiyonların kaçınılmaz olarak çöküşü, kişinin ilişkide veya kariyerde “hep aynı” döngüleri deneyimlemesine neden olur.
  • Semptomlar ve Patolojiler: Hollis, bilinçdışı enerjilerin bastırılması veya yansıtılması durumunda, bunların “nevroz”, “kaygı”, “depresyon” veya “bağımlılık” gibi semptomlar olarak ortaya çıktığını belirtir. Projeksiyonların veya aktarımların “erozyonu” yani dağılması, içsel kafa karışıklığı, hayal kırıklığı ve öfke yaratır.
  • İlişkilerde Yük: Kişinin kendi içsel boşluğunu veya geçmiş travmalarını partnerine yüklemesi, ilişkileri aşırı derecede “yükler” ve bu durum ilişkiyi zayıflatır.
  • Kişisel Sorumluluktan Kaçış: Bu mekanizmalar, kişinin kendi içsel işleriyle yüzleşmekten kaçınma arayışıdır. Başkalarını suçlamak veya onları “iyileştirmeye” çalışmak, kişinin kendi “büyüme gündemini” göz ardı etmesine neden olur.