Şansın Zehri ve Vicdanın Bataklığı: Yoksul Bir İnsanın Ruhunu Satanların Dramı
Jungish
Ey okur! Şu Vicdan denen zımbırtı, bilhassa da para hırsının cenderesine düşmüş bir ruh için, ne çetin bir imtihan kapısıdır! Zannederiz ki, her şey bizim irademizle ve namusumuzla ilerler; lakin gelir bir tenis topu misali, şansın iğrenç bir cilvesi, bütün o ahlaki kaideleri yerle bir eder.
İşte size, Woody Allen ismindeki o zeki Efendi’nin beyazperdeye taşıdığı, insan ruhunun bataklığa inişini anlatan o ibretlik hikayenin çözümlemesi: “Maç Sayısı” (Match Point).
1. 🐍 Yükselme Hırsı ve Ruhun Satılması
Bizim esas oğlanımız, Chris Wilton adında, yoksulluktan bıkmış, içi kurtlanmış bir tenis hocasıdır. Londra’ya gelir, lakin niyeti top sektirmekten öte, toplumun en üst katına tırmanmaktır.
- Fırsat: Karşısına, sosyetenin zengin, lakin ruhu yavan kızı Chloe çıkar. Kız, Chris’e güvenlik, zenginlik ve meşruiyet sunar. Bu, Chris için altın bir kafese girmek demektir. Ruhunun bir köşesi fısıldar: “Al bu kızın parasını, hayatını kurtar!”
- Aktarım ve Gölge: Chris, Chloe ile evlenerek kendi yoksulluk gölgesini sonsuza dek susturmayı hedefler. O, kendini yoksulluktan kurtaran Kurtarıcı Arketipini Chloe üzerinden gerçekleştirmektedir. Aşk değil, banka hesabı ve statü evlenmiştir.
2. 🔥 Yasak Alev ve Vicdanın İhaneti
Lakin, bedenin arzusu ve ruhsuzluğun sıkıntısı, tam da bu güvenli kafeste baş gösterir.
- Nola Rice: Sahneye, ateşli, tutkulu ve tehlikeli bir kadın olan Nola girer. Nola, Chris’in bastırdığı ve Chloe’de bulamadığı o hayvani, Anima tarafını temsil eder. O, zenginliğin verdiği sıkıntıya karşı duygusal bir panzehirdir.
- Çatışma: Chris, bir yanda güvenlik, düzen ve toplumsal kabul (Chloe), diğer yanda ise tutku, hayat ve tehlike (Nola) arasında kalır. Bu, Jungcu anlamda, Persona (sosyal maske) ile Gölge (bastırılmış arzu) arasındaki amansız bir savaştır. Chris, ruhunun karanlık tarafını Nola’ya yansıtmıştır.
3. 🔪 Şansın Cani Kahkahası: Kaderin Tokadı
Nola hamile kaldığında, oyun biter. Chris’in yükseliş sarayı yıkılma tehlikesiyle karşı karşıyadır. İşte tam bu anda, vicdanın en iğrenç pazarlığı yapılır.
- Cinayet: Chris, ne Chloe’yi ne de statüsünü kaybetmeyi göze alır. Aşkı değil, hırsını seçer. Soğukkanlılıkla Nola’yı ve masum bir yaşlı komşuyu gözünü kırpmadan öldürür. Cinayeti basit bir hırsızlık gibi göstermek için bile isteye plan yapar.
- Son Darbe – O Tenis Topu: Cinayet kusursuzdur, lakin şans devreye girer. Çaldığı mücevherlerden bir yüzük, tam da cinayet mahallinin yakınında yere düşer. Bu, Chris’in yakalanması anlamına gelir. Lakin, kaderin o mizahi, iğrenç cilvesi bir kez daha işler: Yüzüğü bulan bir serseri, bir kavgada ölür ve polisler, bütün suçu bu ölü serseriye atarlar!
4. ⚖️ Netice-i Kelam: Adaletsizliğin Zaferi
Bu film bize neyi haykırır, azizim?
Adalet, o gözü bağlı , daima aklın ve ahlakın yolundan gitmez. Bazen, o tenis filesinin üzerinde sekip de iyi veya kötü tarafına düşmesine karar verilemeyen bir top gibidir. Chris Wilton, ahlaki olarak iflas etmiş bir katil olmasına rağmen, şansın keyfi bir kararıyla temize çıktı. Hayatına zengin, mutlu ve vicdanı rahat bir adam olarak devam etti.
Unutmayınız: İnsan, kötülüğe saplandığında, bazen kader, o kötülüğün cezasını değil, ödülünü sunar. Bu, ruhları kemiren, çağımızın en büyük ahlaki dersidir.
Selametle…


