“Sen ruhunda gereksinim duyduğun şeyin kölesisin.”

C.G.Jung, Kırmızı kitap, s.195

Jung’un bakış açısından “ruhta gereksinim duyulan şey” çoğu zaman yüzeyde gördüğümüz ihtiyaçlardan farklıdır; daha derinde, bilinçdışının sesine, eksik kalan bütünlüğe, gölgede kalan yanlara dair bir açlıktır. Bu, kişiden kişiye değişir ama birkaç ana başlıkta şöyle örneklendirilebilir:

  • Anlam → Hayata yön ve amaç veren, varoluşu temellendiren derin bir his.
  • Bütünlük → Kendi gölge yanlarını, bastırılmış hislerini, karşıt niteliklerini kucaklayarak tamamlanma arzusu.
  • Bağ → Gerçekten anlaşılmak, derin bir sevgi veya dostlukla köklenmek.
  • Özgünlük → Maskelerin ötesinde, kendin olabilme hakkı ve cesareti.
  • Özgürlük → Kendi yaşamını, değerlerini ve seçimlerini belirleyebilme iradesi.
  • Yaratıcılık → Ruhun ifade bulma, üretme, dönüştürme ihtiyacı.
  • Transandans (Aşkınlık) → Daha büyük bir bütüne, evrene, Tanrı’ya ya da kolektif bilince bağlanma isteği.

Jung’un uyarısı burada şu: Bu gereksinim, eğer farkında olunmazsa, bir içsel zorbaya dönüşür. Çünkü bilinçdışı açlık, yönünü bulamadığında seni bağımlılıklara, takıntılara, yıkıcı ilişkilere sürükleyebilir.