Etiket: #borges

Mutlak Olumsallık ile Bahçenin Kesişimleri

Quentin Meillassoux’nun “mutlak olumsallık” fikri, felsefi bir zeminde gerçekliğin temel yapısını sorgularken, Jorge Luis Borges’in “Yolları Çatallanan Bahçe” adlı eseri, anlatısal ve metafiziksel bir çerçevede benzer soruları edebiyat düzleminde işler. Bu iki düşünce, varlık, gerçeklik, zaman, nedensellik ve insan algısının sınırları gibi temel meselelerde kesişir. Meillassoux’nun spekülatif gerçekçilik anlayışı, evrenin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bilginin Sonsuz Kütüphanesi: William ile Dr. B’nin Zihinsel Yolculukları ve Borges’in Evrensel Vizyonu

Bu metin, Umberto Eco’nun Gülün Adı romanındaki William ile Stefan Zweig’ın Satranç eserindeki Dr. B karakterlerini, Jorge Luis Borges’in “kütüphane” metaforu üzerinden karşılaştırmalı bir şekilde inceler. Bilginin sınırları, zihnin karmaşık yapısı ve insan bilincinin evrensel arayışları, bu iki karakterin deneyimleri aracılığıyla ele alınır. William’ın teolojik ve akılcı sorgulamaları ile Dr.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Babil’in Kitapları ve Nesnelerin Özerk Gerçekliği: Harman’ın Ontolojisi Üzerine Bir İnceleme

Nesnelerin Bağımsız Varlığı Graham Harman’ın nesne-yönelimli ontolojisi (OOO), gerçekliği insan bilincinden bağımsız bir şekilde ele alır ve nesnelerin kendi içlerinde bir varoluşa sahip olduğunu savunur. Borges’in Babil Kütüphanesi’nde tasvir edilen sonsuz kitaplar, insan algısından bağımsız bir gerçeklikte var olan nesneler olarak düşünülebilir. Harman’a göre, bu kitaplar yalnızca insan tarafından okunduklarında

OKUMAK İÇİN TIKLA

Babil’in Kitaplığı ve Bilginin Sonsuzluk Arayışı

Jorge Luis Borges’in “Babil Kütüphanesi” öyküsü, insanlığın bilgiyle olan karmaşık ilişkisini ve Google’ın “her şeyi bilme” iddiasını çarpıcı bir şekilde sorgulayan bir düşünce deneyi sunar. Öykü, evreni sonsuz bir kütüphane olarak tasvir eder; her kitap, her harf kombinasyonuyla yazılmış, anlamlı ya da anlamsız tüm metinleri içerir. Google’ın misyonu, bilgiyi evrensel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Homo Sapiens Sapiens Kabus mu Düş mü Görüyor?

Homo sapiens sapiens’in medeniyeti, bir düş mü, yoksa kabus mu? Bu soru, insanlığın varoluşsal sahnesinde yankılanan bir çığlık gibidir. Slavoj Žižek ve Jorge Luis Borges’in perspektiflerinden bakıldığında, medeniyet bir illüzyon olarak belirebilir; ancak bu illüzyon, ne salt bir serap ne de yalnızca bir gerçekliktir. Žižek’in ideoloji eleştirisi ve Borges’in labirentvari

OKUMAK İÇİN TIKLA