Etiket: Hakikat

Wittgenstein, Susma Felsefesi: Susmanın Felsefesi Var mıdır ve Mistisizmle Nasıl Kesişir?

Susmanın Anlam Arayışı İçindeki Yeri Susma, insan düşüncesinin sınırlarını sorgulayan bir kavram olarak felsefede önemli bir yer tutar. Wittgenstein’ın “hakkında konuşulamayan hakkında susmalı” ifadesi, dilin sınırlarını ve insanın anlam arayışını ele alan bir dönüm noktasıdır. Bu ifade, dilin yalnızca belirli olguları ifade edebileceğini, ötesindeki alanların ise sessizlikle karşılanması gerektiğini öne

OKUMAK İÇİN TIKLA

Platon’un Güneş Alegorisinin Anlam Katmanları ve Helios ile Bağlantısı

Mağaranın Görüntüleri ve İnsan Algısı Platon’un güneş alegorisi, Cumhuriyet’in yedinci kitabında, Sokrates’in Glaucon ile diyalogunda ortaya çıkar. Alegori, bir mağarada zincirlenmiş insanların hikayesiyle başlar. Bu insanlar, doğduklarından beri yalnızca mağaranın duvarında yansıyan gölgeleri görebilmektedir. Onlar için bu gölgeler, gerçekliğin ta kendisidir. Ancak, bu gölgeler yalnızca ateş ışığında yansıtılan nesnelerin siluetleridir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Platon’un Gorgias Diyaloğu: Retorik Sanat mı Yoksa Bir Bilgelik Arayışı mı?

Platon’un Gorgias diyaloğu, Antik Yunan düşünce dünyasında retorik sanatının ve sofistlerin eğitim yöntemlerinin doğurduğu tartışmaları derinlemesine ele alan bir metindir. Bu diyalog, yalnızca bir felsefi tartışma değil, aynı zamanda bireyin toplumu etkileme gücü, bilginin doğası ve insanın kendini yetiştirme süreçleri üzerine yoğun bir sorgulamadır. Platon, Sokrates’in ağzından, retorik ve sofist

OKUMAK İÇİN TIKLA

Friedrich Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüşt: Zerdüşt Neden Dağlardan Ovaya İndi?

Yalnızlığın Zirvesi Friedrich Nietzsche’nin Böyle Buyurdu Zerdüşt adlı eseri, Zerdüşt’ün on yıllık yalnızlık sürecinden sonra insanlara dönme kararını anlatır. Bu yalnızlık, Zerdüşt’ün içsel bir dönüşüm geçirdiği, kendi varoluşsal sorularıyla yüzleştiği bir dönemdir. Dağlarda geçen bu süre, bireyin kendi benliğini keşfetme ve dış dünyadan koparak özünü sorgulama çabası olarak yorumlanabilir. Nietzsche,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Žižek’in Lacancı Gerçek Kavramı: Metafizik Gerçeklik Anlayışını Sarsan Bir Sorgulama

Gerçek Kavramının Lacancı Kökenleri Lacan’ın psikanalizinde “Gerçek”, sembolik düzenin (dil, toplumsal normlar ve yasalar) ve hayali düzenin (imajlar, algılar ve özdeşleşmeler) ötesinde yer alan, tanımlanması imkânsız bir alandır. Žižek, bu kavramı benimseyerek, Gerçek’in ne bir nesnel gerçeklik ne de bireysel bir algı olduğunu vurgular. Gerçek, sembolik düzenin çatlaklarında beliren, düzenin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mağaranın Ötesine Bakış: Platon’un Alegorisinin Simülasyon Teorisiyle Kesişimi

1. Mağaranın Anlam Ağı Platon’un Devlet adlı eserinde yer alan mağara alegorisi, insanların gerçekliği algılama biçimlerini sorgulamak için tasarlanmış bir düşünce deneyidir. Alegoride, bir mağarada zincirlenmiş insanlar, yalnızca duvara yansıyan gölgeleri görür ve bunları gerçeklik sanır. Bu imgeler, ateşin ışığıyla duvara yansıtılır ve mahkûmlar, bu gölgeleri hakikat olarak kabul eder.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Badiou’nun Matem Ontolojisi ve Borges’in Kombinatoryal Sonsuzluğu

Alain Badiou’nun Being and Event adlı eserinde geliştirdiği matem ontolojisi, varlığın yapısını matematiksel bir çerçevede ele alarak felsefi düşünceye yeni bir boyut kazandırır. Bu çerçeve, Jorge Luis Borges’in The Library of Babel adlı öyküsünde ortaya koyduğu kombinatoryal sonsuzluk fikriyle çarpıcı bir ilişki kurar. Badiou’nun set teorisi temelli ontolojisi, Borges’in evreni

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ermeni Mitolojisinde Mihr Tanrısının Güneş ve Işıkla İlişkisi: Kültürel ve Kozmik Bağlam

Ermeni mitolojisinde Mihr tanrısı, güneş ve ışıkla özdeşleştirilen bir figür olarak önemli bir yer tutar. Bu metin, Mihr’in bu özelliklerini, Ermeni mitolojisinin kökenlerinden başlayarak, onun bölgesel etkilerle şekillenmesini, kültürel rollerini, tapınma pratiklerini ve diğer mitolojilerle karşılaştırmalı bağlamını ele alıyor. Mihr’in Kökenleri ve Ermeni Mitolojisindeki Yeri Mihr, Ermeni mitolojisinde güneş ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yapısöküm ve Hakikat: Post-Truth Çağında Derrida’nın Mirası

Anlamın Çözülüşü ve Hakikat Kavramı Jacques Derrida’nın yapısöküm yaklaşımı, metinlerin ve anlamların sabit bir merkezden yoksun olduğunu öne sürer. Bu yaklaşım, hakikatin tekil ve evrensel bir varlık olarak kabul edilmesini sorgular. Post-truth çağında, hakikatin göreceli hale geldiği ve bireysel algıların ön planda olduğu bir ortamda, yapısöküm, anlamın sürekli olarak yeniden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Umberto Eco, ‘Gülün Adı’ romanında hakikat, mutlak mıdır yoksa göreceli midir? Roman, bu soruya nasıl bir cevap öneriyor?

Umberto Eco’nun Gülün Adı (Il nome della rosa) romanı, hakikat kavramını hem felsefi hem de tarihsel bir bağlamda ele alan derin bir eserdir. Roman, Orta Çağ’da bir manastırda geçen gizemli cinayetler etrafında şekillenirken, aynı zamanda hakikat arayışı, otorite, inanç ve bilginin doğası gibi temaları sorgular. Eco, hakikatin mutlak mı yoksa

OKUMAK İÇİN TIKLA