Etiket: Otto Rank

Otto Rank ve Freud’un Doğum Travması Yorumlarındaki Farklılıklar

Otto Rank ve Freud’un doğum travması yorumlarındaki farklılıklar konusundaki soruyu kitaptaki bilgilere dayanarak detaylandırayım. Otto Rank’ın “Doğum Travması” adlı kitabı, psikanaliz çevrelerinde, özellikle de Freud ve Viyana Psikanaliz Derneği üyeleriyle arasının bozulmasına ve dernekten atılmasına yol açan temel farklılıkların başlangıcı olmuştur. Rank’ın bu eseri 1924’te yayımlanmış ve bir “bomba gibi”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Doğum travması üzerinden acı ve mutsuzluk deneyimleri, insan hayatında bir dönüşüm ve anlam arayışı süreci olarak nasıl ele alınıyor?

İnsan hayatındaki acı ve mutsuzluk deneyimlerinin, özellikle Otto Rank’ın “Doğum Travması” teorisi ışığında, bir dönüşüm ve anlam arayışı süreci olarak nasıl ele alındığını detaylıca inceleyelim. Otto Rank’ın perspektifine göre, insan yaşamındaki tüm kaygı ve sonraki mutsuzlukların temelinde yatan birincil deneyim, doğum travmasıdır. Bu, dölyatağındaki haz dolu, sınırsız ve korunaklı durumdan,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otto Rank’a Göre Doğum Travması Bölüm 2

Bu ilksel travmanın farklı nevroz türlerindeki (histeri, zorlantılı nevroz, psikoz) özgül tezahürlerini incelemek önemlidir. Rank’ın teorisine göre, tüm nevrotik rahatsızlıkların temelinde kaygı yatar ve bu ilksel kaygı doğum travmasından kaynaklanır. Nevrotik semptomlar, doğum olayının ya da haz dolu doğum öncesi döneme ait anıların fiziksel veya sembolik yeniden üretimi olarak görülebilir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otto Rank’a Göre Doğum Travması Bölüm 1

Bu kitaba göre doğum travması, dölyatağında geçirilen rahat ve huzurlu bir dönemin ardından, çaba ve girişimi gerektiren doğum sonrası koşullara geçişin yenidoğan bebekte yarattığı derin dehşeti ve kaygıyı ifade eden birincil olaydır. Rank’ın teorisinin temelini oluşturan bu görüş, en sağlıklı insanların bile sonraki yaşamında sürekli olarak var olan birincil kaygının

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaşam ve Ölüm Korkusu – Otto Rank

Her insan, bağımlılık ve bağımsızlık ya da boyun eğme ve kendine yön verme eğilimlerinin yarattığı çatışma ile dünyaya gelir. Doğum, birbiriyle çatışma durumunda olan bu eğilimleri de simgeler. Çünkü doğum olayı insanın, bir diğer kişiye tümden bağımlı ve çaba gerektirmeyen bir durumda, ayrı bir varlık olmayı ve kendi eylemlerinin sorumluluğunu üstlenmeyi gerektiren bir yaşama geçişini temsil

OKUMAK İÇİN TIKLA