Etiket: Sabahattin Ali

Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali’nin romanında toplumsal açıdan bir “kurban” olarak değerlendirilebilir mi?

Kuyucaklı Yusuf, Sabahattin Ali’nin romanında toplumsal açıdan bir “kurban” olarak değerlendirilebilir. Yusuf, içinde bulunduğu toplumun adaletsizlikleri, eşitsizlikleri ve ahlaki çöküntüsü karşısında çaresiz kalan bir karakterdir. Roman, Yusuf’un yaşadığı trajediler üzerinden dönemin toplumsal yapısını eleştirir ve Yusuf’u bu yapının kurbanı olarak sunar. Yusuf’un Toplumsal Kurban Oluşunun Nedenleri: Sonuç: Yusuf, toplumun adaletsiz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna” romanında Raif Efendi; neden sessiz, içe dönük biridir?

Sabahattin Ali’nin “Kürk Mantolu Madonna” romanında Raif Efendi’nin sessiz bir karakter olmasının birkaç nedeni vardır: Raif Efendi’nin sessizliği, sadece bir karakter özelliği değil, aynı zamanda romanın ana temasını, yani insanın iç dünyasının zenginliği ile dış dünyanın anlayışsızlığı arasındaki çatışmayı da simgeler.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali’ye sorular: “Genç neslin en kuvvetli şair ve yazarları?”

Bu boğucu hava içinde birer ışık gibi parlamak isteyen ve edebiyatımızın katili olan ananelerle dövüşen birkaç genç var gibi. Fakat daha ortaya kendilerinden beklendiği kadar kuvvetli şeyler çıkarmadıkları için isim söylemeyeceğim. Anketi yapan: İhsan AygünMarkopaşa Yazıları ve ÖtekilerSabahattin AliYazılarYapı Kredi Yayınları

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali’ye sorular: “Bugünkü edebiyatımız hakkında dağınık diyorlar, ne gibi bir toplanış vaziyeti düşünüyorsunuz?”

Bugün edebiyat denecek toplu bir şeyimiz yoktur. İyi veya fena yazan birkaç şahıs var ki, birbiriyle münasebettar bile değiller. Şiir olsun, nesir olsun, yazanın, kafasının dar ve ukalâ hududunu aşabilip halka yükselen ve şekil, ruh, fikir itibariyle bir kuvvet ve başarma gösteren ve etrafında bir fikir grubu toplayabilecek olan Türkçe

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali’ye sorular: “Eski edebiyatımız hakkında fikirleriniz, bu edebiyatın bugüne tesirleri olmuş mudur?”

Eski edebiyat her İçtimaî hâdise gibi, devrinin mahsulüdür. Kitleden uzak kaldığı için ölen o devirle beraber ölmüştür. Bizim gibi onunla düşüp kalkmış olanlar da yok olduktan sonra ancak filologlar bu edebiyatla meşgul olacaklardır. Bugünkü nesil üzerinde eski edebiyat ruhunun tesiri bakidir. Yeni şairlerimizin halkla olan münasebetleri ve yazılarının içi, özü,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali’ye sorular: “Yabancılardan okuyup sevdikleriniz?”

Yabancı edebiyatı oldukça yakından takip etmeye uğraşırım. Devirleri içinde mürteci olmamış eski ve yeni bütün sanatkârları severim. Bugün bilhassa Sovyet ve Amerikan muharrirleri arasında severek ve düşünerek okuduğum romancılar vardır. Anketi yapan: İhsan AygünMarkopaşa Yazıları ve ÖtekilerSabahattin AliYazılarYapı Kredi Yayınları

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali’nin Knut Hamsun hakkında görüşü

Son devir dünya edebiyatında şöhretleri kendi memleket hudutlarını aşmış ve dehâları sağken teslim edilmiş birkaç isim söylemek istenirse aklımıza evvela şu dört isim gelecektir: Bernard Shaw, Rabindranath Tagore, Maksim Gorki, Knut Hamsun. Tagore, bazı zevkler için çok güzel bir şair olmasına rağmen şöhretini biraz da yabancı olmasına ve acayip bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali ile Şiire Dair Bir Görüşme

Sabahattin Ali ile Şiire Dair Bir Görüşme40 Geçen gün yeni şairlerden Arif Dino ile şaire dair yaptığımız bir görüşmede o, “Şiir ifrazattır”41 demiş ve ilave etmişti: Aklın ifrazatı. Belediyenin çöpü tariften âciz kaldığı bir sırada bir şairin şiiri tarif edivermesi herkesin hayretini mucip oldu. Anketçiler şimdiden harekete geçmiş bulunuyorlar. Fıkracılar

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali’ye Soru: Artistin sosyal vazifesinden ne anlarsınız?

Artistin zaten bir tek vazifesi vardır: Eser vücuda getirerek muhtelif şekil ve suretle neşretmek, ifade etmek istediği şeyleri türlü kalıplara koyarak diğer insanlara uzatmak. Bu da tamamıyla sosyal bir iştir. Bütün sanat sosyal bir iştir. Şu halde artist de hizmetinde bulunduğu sosyeteyi –hatta kudretine göre bütün insanlığı– daha doğruya, daha

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali’ye Soru: Sizce edebiyat modern sosyetelerde ilmin ve endüstrinin yaptığı gibi temelli bir vazife mi görür, yoksa tali bir rol sahibi midir?

İlim ve endüstriden evvel de sanat ve edebiyat mevcut olduğuna göre edebiyatın rolü hiç olmazsa onlardan aşağı değildir. Edebiyat, alelumum sanat, endüstri ve ilmi vücuda getirecek insanı ve cemiyeti yaratmak, ona şekil vermek gibi birtakım vazifelere maliktir ki, bunlara tali demek bilmem mümkün olur mu? Yeni Adam, (247), 21 Eylül

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali ile Bir Konuşma – Muzaffer Reşit

— Bugünkü edebiyatımız hakkında toplu fikriniz nedir? — Edebiyat, içinde yaşanan cemiyet şartlarının şuurlu veya şuursuz bir ifadesi olduğuna göre, bugünkü edebiyatımız, bugünkü cemiyetimizin bir örneğidir. Ve burada da, hayatta olduğu gibi, birtakım değişme, kendini idame prosesüsleri4 ile karşı karşıyayız. İleri hamleler, geriye doğru çeken mürteci kuvvetler dövüş halindedir. Hatta

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kırlangıçlar – Sabahattin Ali “Yaşadığımızın farkına varmayacak olduktan sonra ne diye yaşıyoruz?”

Şehrin kıyısında, ufacık bir derenin kenarında, dalları suya sarkan ihtiyar bir söğüt ağacı vardır. İlkbaharın başlangıçlarında bu söğüdün dallarına bir dişi kırlangıç gelip kondu; derenin bir başından bir başına yıldırım gibi uçan, beyaz göğüslerini suya dokundurarak şeffaf kanatlı küçük böcekleri yakalayan diğer kırlangıçlara bakmaya başladı. Başını hafif hafif sallıyordu. Derin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali’nin Hapishane Şarkısı (Başın öne eğilmesin) şiiri ve Sinop Cezaevi

Sinop Kalesi, “büyük ve korkunç bir kaledir. 300 demir kapısı, dev gibi gardiyanları, kolları demir parmaklıklara bağlı ve her birinin bıyığından 10 adam asılır nice azılı mahkumları vardır. Burçlarında gardiyanlar ejderha gibi dolaşır. Tanrı korusun, oradan mahkum kaçırtmak değil, kuş bile uçurtmazlar.” Evliya Çelebi Sabahattin Âli, 26 Aralık 1932 –

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ulus Meydanı’nda Sabahattin Ali’nin kitaplarını yakmışlardı

Nihal Atsız, Reha Oğuz Türkkan ve Turancılar Davası İkinci Dünya Savaşı arefesinde ırkçı Türkçülüğün en önemli figürü Hüseyin Nihal Atsız’dı (1905-1975) . Atsız’ın 15 Mayıs 1931 – 25 Eylül 1932 arasında yayımladığı Atsız Mecmuası’nın ilk sayıdaki sloganı “Ben, Sen, O Yok, Biz Varız”dı, ancak 2. sayıda “Bütün Türkler Bir Ordu,

OKUMAK İÇİN TIKLA