Etiket: #sartre

Kamburun Tekinsiz Evreni: Şule Gürbüz’ün Grotesk Dünyasında Freud’un Uncanny Kavramı ve İnsan Ruhunun Bastırılmış Yüzleri

Şule Gürbüz’ün Kambur adlı eseri, insanın varoluşsal çatlaklarını, bedensel ve zihinsel deformasyonlarını grotesk bir evrende işleyen bir başyapıttır. Eser, Freud’un “tekinsiz” (uncanny) kavramıyla derin bir bağ kurar; tanıdık olanın birdenbire yabancılaşması, bastırılmış olanın rahatsız edici bir aşinalıkla geri dönüşü, karakterlerin iç dünyasında ve anlatının dokusunda belirgindir. Bu metin, Kambur’un grotesk

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nesnelerin Ağırlığı ve Dilin Sınırları: Sartre’ın Bulantı’sı ile Wittgenstein’ın Dil Felsefesi Üzerine Bir İnceleme

Jean-Paul Sartre’ın Bulantı romanı, Antoine Roquentin’in nesnelerin varoluşsal ağırlığına dair hisleri üzerinden, dilin anlam yaratma kapasitesini ve sınırlarını derinlemesine sorgular. Roquentin’in dünyayla kurduğu ilişki, nesnelerin anlamsız varoluşu karşısında duyduğu bulantı, dilin gerçekliği temsil etme çabasını çökertir. Bu sorgulama, Ludwig Wittgenstein’ın dil felsefesiyle, özellikle Tractatus Logico-Philosophicus ve Felsefi Soruşturmalar eserlerindeki dilin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yeraltının Mağarası: Dostoyevski’nin Yeraltı Adamı ile Platon’un Alegorisi Arasında Bir Karşılaşma

Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar’ındaki “yeraltı” imgesi, Platon’un Devlet’teki mağara alegorisiyle derin bir diyalog kurar. Yeraltı Adamı, hem gerçeklikten kaçan bir gölge figürü hem de hakikati arayan bir filozof olarak ikircikli bir varoluş sergiler. Bu metin, iki eser arasındaki ilişkiyi kuramsal, kavramsal, felsefi, ahlaki, etik, metaforik, alegorik, sembolik, mitolojik, antropolojik, dilbilimsel, tarihsel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zebercet’in İntiharı: Varoluşsal İsyan mı, Toplumsal Teslimiyet mi?

Yusuf Atılgan’ın Anayurt Oteli’nde Zebercet’in intiharı, yalnızca bir bireyin trajik sonu değil, aynı zamanda insan varoluşunun karmaşık katmanlarına ve toplumsal yapının birey üzerindeki ezici etkilerine dair bir sorgulamadır. Zebercet’in kendi yaşamına son vermesi, ne salt bir isyan ne de basit bir teslimiyet olarak okunabilir; bu, bireyin kendi boşluğuna, toplumun dayattığı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hades’in Görünmez Tacı: Foucault’nun Panoptikonuyla Yeraltı Otoritesinin Alegorik Dansı

Hades’in yeraltı dünyasının soğuk, mesafeli otoritesi, mitolojik bir figür olmanın ötesinde, modern gözetim toplumlarının psikolojik ve politik dinamiklerini anlamak için derin bir alegori sunar. Foucault’nun panoptikon kavramı, bireylerin sürekli izlendikleri hissiyle kendi davranışlarını disipline etmelerini sağlayan bir güç mekanizması olarak tanımlanır. Hades’in yeraltı krallığı, görünmez ama her yerde hissedilen bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gregor Samsa’nın Böcekleşmesi: İnsanın Özüne Dönüş mü, Nesneleşmenin Tıpkısı mı?

Franz Kafka’nın Metamorfoz adlı eseri, Gregor Samsa’nın bir sabah uyandığında kendini devasa bir böceğe dönüşmesiyle başlar ve bu olay, insan varlığını hem bireysel hem de toplumsal düzeyde sorgulayan bir anlatıya dönüşür. Gregor’un bu grotesk değişimi, insanın hayvansı doğasına bir dönüş mü, yoksa kapitalist toplumun bireyi nesneleştiren mekanizmalarının bir yansıması mı?

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ulysses’te Bilinç Akışı ve Bergson’un Süre Kavramı: Zamanın ve Gerçekliğin Yeniden Tanımlanışı

James Joyce’un Ulysses romanı, modernist edebiyatın doruk noktalarından biri olarak, bilinç akışı tekniğiyle insan zihninin karmaşıklığını ve zamanın öznel doğasını sorgular. Bu teknik, Henri Bergson’un süre (durée) kavramıyla derin bir felsefi akrabalık taşır; her ikisi de zamanın mekanik, saatle ölçülen bir çizgiden ziyade, bireyin içsel algısındaki akışkan, kesintisiz bir deneyim

OKUMAK İÇİN TIKLA

Medusa’nın Bakışı ve Lacan’ın Gaze Kavramı Üzerine Bir İnceleme

Medusa’nın taşa çeviren bakışı, mitolojik bir imge olmanın ötesinde, modern toplumun birey-öteki ilişkisine dair derin soruları açığa çıkarır. Jacques Lacan’ın “bakış” (gaze) kavramıyla kesişen bu mit, bireyin kimlik inşası, ötekileştirme süreçleri ve toplumsal dinamiklerin psişik yansımalarını sorgulamak için güçlü bir metafor sunar. Medusa, hem korkutucu hem de büyüleyici bir figür

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ulysses’in Dil Labirenti: Göstergebilim, Bilinç Akışı ve Anlamın Çoğulluğu

James Joyce’un Ulysses’i, modern edebiyatın en karmaşık ve devrimci eserlerinden biri olarak, dilin sınırlarını zorlar ve anlamı sabitlemekten çok, onu çoğullaştırır. Ferdinand de Saussure’ün göstergebilim kuramıyla ilişkilendirildiğinde, Joyce’un bilinç akışı tekniği, dilin yapısal sınırlarını hem benimser hem de bu sınırları aşar. Bu metin, Ulysses’in dilbilimsel, estetik, felsefi, metaforik, sembolik, mitolojik,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gılgamış ile Sisifos: Ölümsüzlük ve Absürdün Kesişiminde İnsan Varoluşu

Mitik Mirasın İzinde: Gılgamış’ın Ölümsüzlük Serüveni Gılgamış Destanı, insanlığın en eski yazılı anlatılarından biri olarak, Uruk’un yarı tanrı kralı Gılgamış’ın ölümsüzlük arayışını merkeze alır. Enkidu’nun ölümüyle yüzleşen Gılgamış, varoluşsal bir kırılma yaşar; tanrısal kudretine rağmen faniliğin ağırlığı altında ezilir. Bu arayış, mitolojik bir kahramanın insanlaşma sürecidir: Gılgamış, tanrılara kafa tutan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Varlığın Özgürlüğü: Spinoza, Sartre ve Deleuze Arasında Bir Diyalog

  Spinoza’nın doğal zorunluluk anlayışı, Sartre’ın radikal özgürlük fikri ve Deleuze’ün oluş kavramı, insan varoluşunun anlamını sorgulayan üç temel düşünce sistemini temsil eder. Bu metin, bu üç felsefi yaklaşımı birbiriyle karşılaştırarak, aralarındaki gerilimleri ve uzlaşma olasılıklarını araştırır. Spinoza’nın her şeyi belirleyen doğa yasalarına dayalı evren tasavvuru, Sartre’ın insanın mutlak özgürlüğüne

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bir Bireyin Çığlığı: Ölmeye Yatmak’ta Özgürlük, Toplum ve Modernleşme

Adalet Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak romanı, Türk edebiyatında bireyin iç dünyası ile toplumsal yapı arasındaki gerilimi modernist bir perspektifle ele alan öncü eserlerden biridir. Roman, Aysel’in özgürlük arayışını, toplumsal normların baskısı altında ezilen bireyin çaresizliğini ve Türkiye’nin modernleşme serüvenindeki çelişkileri derinlemesine sorgular. Bu analiz, romanın birey-toplum çatışmasını, Aysel’in “ölmeye yatmak” eylemini,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aysel’in Zihinsel ve Toplumsal Sınırları: Bir Çöküşün Çok Katmanlı Okuması

Oğuz Atay’ın Tehlikeli Oyunlar romanında Aysel’in zihinsel çöküşü, bireyin iç dünyası ile dış dünyanın çatışmasını merkeze alarak, Türkiye’nin modernleşme sürecindeki birey-toplum gerilimini çok katmanlı bir şekilde ele alır. Bu çalışma, Aysel’in hikâyesini politik, felsefi, mitolojik, antropolojik, tarihsel ve sembolik açılardan inceleyerek, onun çöküşünün bireysel ve toplumsal anlamlarını çözümlemeye çalışır. Aşağıda,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Oğuz Atay’ın Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri ve Dünyayı Algılayış Biçimi

Çocukluk ve Eğitim Yılları Oğuz Atay, 12 Ekim 1934’te Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde, farklı dünyaların kesişiminde bir çocuk olarak dünyaya geldi. Babası Cemil Atay, ağır sert mizahi bir CHP milletvekili ve hukukçu olarak tanınırken, annesi Muazzez Zeki, ilkokul öğretmeni bir eğitimciydi. Bu iki ebeveyn arasındaki dinamik, Atay’ın çocukluğunda derin izler bıraktı.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Adalet Ağaoğlu, Ölmeye Yatmak: Modernleşme, Özgürlük ve Toplumsal Çatışmanın Alegorik Portresi

Romanın geçtiği 1930’lar-1960’lar Türkiye’si, Cumhuriyet’in modernleşme projesinin karmaşık yansımalarını ve bireyin bu süreçteki varoluşsal mücadelesini Aysel’in hikâyesi üzerinden derinlemesine ele alır. Aysel, hem bireysel bir figür hem de toplumsal dönüşümün sembolik bir yansıması olarak, modernleşme, siyasi değişim, içsel arayışlar ve mitolojik yolculukların kesişim noktasında durur. Bu analiz, romanın olay örgüsünü

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aysel’in Varoluşsal ve Toplumsal Sınırları: Adalet Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak Romanında Çok Katmanlı Bir İnceleme

Adalet Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak romanı, Aysel karakteri üzerinden bireyin modernist arayışlarını, toplumsal baskılarla mücadelesini ve içsel çatışmalarını derinlemesine ele alır. Aysel’in hikayesi, bireysel özgürlük, toplumsal normlar ve varoluşsal sorgulamalar arasında sıkışmış bir ruhun portresidir. Bu inceleme, Aysel’in karakterini kuramsal, psikolojik, felsefi, ahlaki, politik, metaforik ve antropolojik açılardan analiz ederek onun

OKUMAK İÇİN TIKLA