Etiket: Toplumsal Cinsiyet

Sylvia Plath’in Ariel Şiirlerinde Ölüm ve Yeniden Doğuş: Kristeva’nın Chora Kavramı ve 20. Yüzyıl Kadın Deneyiminin Travmaları

Önsöz: Çöldeki Çığlık Sylvia Plath’in Ariel adlı şiir derlemesi, 20. yüzyıl edebiyatında bireysel ve toplumsal kırılmaların keskin bir yansımasıdır. Plath’in şiirsel benliği, ölüm ve yeniden doğuş imgeleri üzerinden, bireyin varoluşsal sancılarını ve toplumsal cinsiyet dinamiklerinin yükünü açığa vurur. Julia Kristeva’nın “chora” kavramı, bu imgelerin analizi için güçlü bir kuramsal çerçeve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Troya Savaşının Güzellik Miti: Gerçek Nedenlerin Perdesi mi?

Güzellik Efsanesinin Kökenleri Troya Savaşı’nın ardındaki “güzel kadın” miti, Helen’in kaçırılmasıyla başlar. Antik anlatılar, bu olayın savaşın temel tetikleyici unsuru olduğunu öne sürer. Ancak, bu anlatı, tarihsel olayların karmaşıklığını basitleştiren bir çerçeve sunar. Helen’in güzelliği, Homeros’un İlyada destanında dramatik bir unsur olarak işlenirken, tarihsel bağlamda ekonomik ve siyasi çıkarların savaşın

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kathy Acker’ın Don Quijote’sinde Beden Parçalanmasının Feminist Postyapısalcılık Çerçevesinde Çok Katmanlı Okuması

Kathy Acker’ın Don Quijote adlı eseri, beden parçalanması teması üzerinden feminist postyapısalcılık bağlamında zengin ve çok katmanlı bir inceleme sunar. Bu metin, Acker’ın eserindeki bedenin fragmanlaşmasını, cinsiyet, kimlik, iktidar ve dilin kesişim noktalarında değerlendirerek, bedenin hem bireysel hem de toplumsal düzlemde nasıl bir anlam üretim aracı haline geldiğini araştırır. Eser,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Rapunzel’in Kulesi: Toplumsal Esaretin Mimari Temsili

Kule ve Toplumsal Cinsiyetin Görünümü Rapunzel’in kulesi, tarih boyunca kadınların toplumsal rollerle nasıl sınırlandırıldığını anlamak için güçlü bir mercek sunar. Kule, fiziksel bir yapı olarak yüksek duvarları ve erişilmezliğiyle, kadınların toplumsal alandan izole edilmesini temsil eder. Orta Çağ’dan modern döneme, kadınların kamusal alanda görünürlüğü genellikle kısıtlanmış, özel alanlara hapsedilmiştir. Kule,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Neolitik Ana Tanrıça Figürlerinin Toplumsal Cinsiyet Rollerine Katkıları

Neolitik Dönemde Ana Tanrıça Figürlerinin Ortaya Çıkışı Neolitik dönemde, yaklaşık MÖ 10.000-4.000 yılları arasında, tarım devrimiyle birlikte insan toplulukları yerleşik düzene geçti. Bu dönemde ortaya çıkan ana tanrıça figürleri, genellikle bereket, doğurganlık ve yaşamın sürekliliğiyle ilişkilendirildi. Arkeolojik buluntular, özellikle Çatalhöyük gibi yerleşimlerde, kil ve taş heykelciklerde kadın formunun vurgulandığını gösteriyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kibele’nin Galloi Rahipleri: Cinsel Kimlik ve Kutsal Şiddetin Derinliklerinde Bir İnceleme

Kibele’nin “kendini hadım eden” rahipleri, yani Galloi, antik dünyada dinsel pratiklerin, toplumsal cinsiyet normlarının ve kutsalın kesişim noktasında benzersiz bir fenomen olarak ortaya çıkar. Bu rahipler, Kibele kültü bağlamında, kendi bedenlerini dönüştürerek hem bireysel hem de kolektif kimliklerini yeniden tanımlamışlardır. Bu metin, Galloi’nin cinsel kimlik ve kutsal arasındaki ilişkisini, çok

OKUMAK İÇİN TIKLA

Zîn’in Kürt Destanlarındaki Yeri: Aşk ve Direnişin Simgesel Anlamları

Kürt destanlarında Zîn, özellikle Mem û Zîn destanında, aşk ve direnişin güçlü bir simgesi olarak ortaya çıkar. Bu destan, 17. yüzyılda Ehmedê Xanî tarafından yazıya geçirilmiş ve Kürt toplumunun kültürel, sosyal ve duygusal dinamiklerini yansıtan önemli bir eserdir. Zîn, yalnızca romantik bir figür olmaktan öte, bireysel ve toplumsal mücadelelerin, özgürlük

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otizmde Cinsiyete Özgü Fenotipler ve Tanı Süreçleri Üzerindeki Etkileri

Fenotipik Farklılıkların Tanımlanması Otizm spektrum bozukluğu (OSB), nörogelişimsel bir durum olarak bireyler arasında geniş bir çeşitlilik gösterir. Cinsiyete özgü fenotipler, kadınlar ve erkeklerde OSB’nin farklı davranışsal ve bilişsel özelliklerle kendini göstermesi olarak tanımlanır. Kadınlarda otizm, genellikle daha az belirgin sosyal ve iletişimsel zorluklarla ortaya çıkar. Örneğin, kadınlar sosyal etkileşimlerde daha

OKUMAK İÇİN TIKLA

Köprüaltı Çocukları ve Görünmezliğin Toplumsal Dinamikleri

Kentin Kenarındaki Yaşamlar Galata Köprüsü’nün altında yaşayan çocuklar, İstanbul’un karmaşık toplumsal yapısında göz ardı edilen bir kesimi temsil eder. Bu çocuklar, kentin işlek merkezinde, tarihî ve kültürel bir simgenin gölgesinde varlık sürer; ancak, günlük yaşamlarında kent sakinlerinin dikkatinden büyük ölçüde kaçarlar. Onların varlığı, modern kent yaşamının çelişkilerini gözler önüne serer:

OKUMAK İÇİN TIKLA

Halide Edip Adıvar, Sinekli Bakkal: Rabia’nın Mahallesi ve Feminist Direnişin Toplumsal Doku İçindeki Yansımaları

Bireysel Özerklik ve Toplumsal Beklentiler Rabia, Sinekli Bakkal’da müezzinlik ve hafızlık gibi geleneksel olarak erkeklerle özdeşleştirilen rolleri üstlenerek, toplumsal cinsiyet normlarına meydan okur. Mahalle, patriyarkal düzenin mikrokozmosu olarak işlev görse de, Rabia’nın bu rollerdeki varlığı, bireysel özerkliğin bir biçimi olarak ortaya çıkar. Onun sesi, hem dini bir otoriteyi hem de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aile İçi Şiddetin Kökenleri: Feminist ve Sistem Yaklaşımlarının Karşılaştırmalı Analizi

Şiddetin Toplumsal Kökleri Aile içi şiddet, bireyler arasındaki güç dinamiklerinin karmaşık bir yansıması olarak ortaya çıkar. Feminist teoriler, bu fenomeni patriyarkal yapıların bir sonucu olarak ele alır ve şiddetin, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden beslendiğini savunur. Erkek egemen sistemlerin, kadınları ve diğer dezavantajlı grupları ikincil konuma iterek güç asimetrileri yarattığını öne sürer.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Antik Çin’de Hadım Bürokratların İktidar ve Cinsiyet Dinamiklerindeki Rolü

Antik Çin’de hadım edilmiş bürokratlar, imparatorluk yönetiminin karmaşık yapısında hem bir kontrol mekanizması hem de toplumsal hiyerarşinin eşsiz bir yansıması olarak ortaya çıkar. Hadımlık, fiziksel bir müdahale olmanın ötesinde, cinsiyet, iktidar ve sadakat kavramlarını yeniden şekillendiren bir toplumsal kurum olarak işlev görmüştür. Bu metin, hadımların Antik Çin’deki rollerini, cinsiyet ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ariadne’nin Antik Yunan Toplumundaki Yeri: Aşk ve Fedakârlığın Sembolik Doku

Antik Yunan mitolojisinde Ariadne, karmaşık bir figür olarak aşk, fedakârlık ve bireysel dönüşümün sembolü haline gelmiştir. Minos’un kızı, Theseus’un yol göstericisi ve Dionysos’un eşi olarak mitlerdeki rolü, antik Yunan toplumunun değerlerini, çelişkilerini ve insan doğasına dair derin sorgulamalarını yansıtır. Ariadne’nin hikâyesi, bireysel iradenin toplumsal beklentilerle çatışmasını, aşkın dönüştürücü gücünü ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aliye’nin Fedakârlığı ve Feminist Temalar Üzerine Bir İnceleme

Toplumsal Bağların Gücü Halide Edip Adıvar’ın Vurun Kahpeye romanındaki Aliye karakteri, bireysel fedakârlığın kolektif ideallerle kesiştiği bir figür olarak öne çıkar. Émile Durkheim’ın kolektif bilinç teorisi, bireylerin toplumsal normlar ve değerler aracılığıyla bir arada tutulduğunu savunur. Aliye, bu bağlamda, Osmanlı’nın son dönemlerinde milliyetçilik ve toplumsal dayanışma gibi kolektif değerleri içselleştiren

OKUMAK İÇİN TIKLA

Murathan Mungan’ın Eserlerinde Queer Temsiller: Toplumsal Cinsiyetin Sınırlarını Zorlayan Bir Okuma

Murathan Mungan’ın eserleri, Türk edebiyatında toplumsal cinsiyet normlarını sorgulayan ve queer teorisi perspektifinden zengin analizlere olanak tanıyan bir alan sunar. Onun hikâye ve romanları, bireylerin kimlik arayışlarını, toplumsal normlarla çatışmalarını ve cinsiyetin tarihsel, kültürel ve bireysel boyutlarını derinlemesine inceler. Bu metin, Mungan’ın eserlerini queer teorisi çerçevesinde ele alarak, cinsiyet temsillerinin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ekofeminist Teknoloji Eleştirisi: Annihilation Filminin Doğayı Temsili ve Vandana Shiva’nın Çözümlemeleri

Doğanın Temsili ve Annihilation’ın Yıkım Bölgesi Annihilation filmi, “Yıkım” (Shimmer) adı verilen gizemli bir bölgenin, biyolojik ve ekolojik sınırları zorlayan doğasını konu edinir. Bu bölge, doğanın insan kontrolünden bağımsız bir şekilde kendini yeniden şekillendirdiği, öngörülemez ve kaotik bir alan olarak tasvir edilir. Yıkım bölgesi, insan merkezli teknoloji ve bilim anlayışının

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aysel’in Özgürlük Arayışı: Adalet Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak Romanında Kadın Kahramanın Feminist Çerçevede İncelenmesi

Adalet Ağaoğlu’nun Ölmeye Yatmak romanı, Türkiye’nin modernleşme sürecinde kadın kimliğinin karmaşıklığını ve bireyselleşme mücadelesini derinlemesine ele alan bir eserdir. Romanın ana kahramanı Aysel, Cumhuriyet’in “yeni kadın” idealini temsil ederken, aynı zamanda bu idealin dayattığı çelişkilerle yüzleşir. Feminist kuramlar ışığında Aysel’in karakteri, toplumsal cinsiyet normlarına karşı bireysel bir başkaldırı sergileyen, ancak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kimlik Çözülmesinin Doğası ve Anna Wulf’un İç Dünyası

Anna Wulf’un Altın Defter’deki kimlik çözülmesi, bireysel ve toplumsal roller arasındaki çatışmanın bir yansıması olarak ortaya çıkar. Wulf, bir yazar, anne, sevgili ve politik aktivist olarak farklı kimlikler arasında sıkışmıştır. Bu çoklu roller, onun benlik algısını parçalara ayırır ve içsel bir kaos yaratır. Psikolojik açıdan, bu durum, bireyin kendi varoluşsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Modern Ailede Duygusal Emek: Hochschild’in Teorisi ve Geleneksel Yapılardan Farklılaşma

Duygusal Emek Kavramının Kökenleri Arlie Russell Hochschild’in duygusal emek kavramı, bireylerin duygularını belirli sosyal beklentilere uyum sağlamak için yönetme sürecini tanımlar. Hochschild, bu kavramı ilk olarak 1983 tarihli The Managed Heart adlı eserinde, hizmet sektöründe çalışanların duygusal ifadeleri iş gerekliliklerine göre nasıl şekillendirdiğini inceleyerek ortaya koymuştur. Aile bağlamında ise duygusal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Athena’nın Doğumu: Ataerkil Sistemde Kadının Güçlendirilmesi mi, Yoksa Kontrol Altına Alınması mı?

Antik Yunan’da Tanrıça Figürünün Kökeni Antik Yunan mitolojisinde Athena, bilgelik, savaş ve strateji tanrıçası olarak öne çıkar. Zeus’un kafasından, tam donanımlı bir zırhla doğması, sıradan bir doğum narratifinden ziyade derin bir sembolizm taşır. Bu anlatı, tanrısal bir erkek figürün, yani Zeus’un, yaratıcı bir güç olarak kadınsı doğurganlık rolünü üstlenmesini vurgular.

OKUMAK İÇİN TIKLA