Etiket: #Winston

Dilin İktidar Aygıtı Olarak Yansımaları

Sorgulayan Zihnin Tutsaklığı: Winston’ın Düşünce Suçu George Orwell’in 1984 eserinde Winston’ın karşılaştığı “düşünce suçu” kavramı, dilin insan bilincini şekillendiren ve kontrol eden bir araç olarak nasıl işlediğini çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Düşünce suçu, yalnızca açıkça ifade edilen fikirlerin değil, zihnin kendi içinde barındırdığı sorgulamaların bile bir tehdit olarak görüldüğü

OKUMAK İÇİN TIKLA

Üstün İnsan ve Kurbanın Gölgeleri

Raskolnikov’un İdeali ve Nietzsche’nin Gölgesi Raskolnikov’un “üstün insan” fikri, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza eserinde, bireyin ahlaki sınırları aşarak kendi yasalarını yaratabileceği düşüncesiyle şekillenir. Bu ideal, Nietzsche’nin übermensch kavramıyla yüzeysel bir akrabalık taşır: Her ikisi de sıradan ahlakın ötesine geçmeyi, bireyin kendi değerlerini yaratmasını savunur gibi görünür. Ancak Raskolnikov’un ideali, Nietzsche’nin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Werther ve Sisifos: Anlam Arayışı ve İntiharın Karşıt Yüzleri

Romantizmin Çığlığı: Werther’in Acısı Goethe’nin Genç Werther’in Acıları, 18. yüzyılın Sturm und Drang hareketinin bir yansıması olarak, bireyin iç dünyasındaki fırtınaları ve toplumsal normlarla çatışmasını merkeze alır. Werther’in intiharı, romantik bir aşk idealinin peşinde koşan bir ruhun trajik sonu gibi görünse de, daha derin bir sorgulamaya işaret eder. Werther’in Lotte’ye

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kötülüğün Yüzleri: Raskolnikov, Ahab ve Winston Üzerinden Bir İnceleme

Giriş: Kötülüğün DoğasıKötülük, insan deneyiminin en karmaşık ve çok katmanlı kavramlarından biridir. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sındaki Raskolnikov, Melville’in Moby Dick’indeki Ahab ve Orwell’in 1984’ündeki Winston, kötülüğün farklı biçimlerini temsil eder. Raskolnikov’un cinayeti, Ahab’ın takıntısı ve Winston’ın işkenceye maruz kalışı, bireysel, toplumsal ve varoluşsal düzlemlerde kötülüğün nasıl ortaya çıktığını gösterir. Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hiçlik Edebiyatı Üzerine Bir İnceleme

Hiçlik edebiyatı, varlığın sınırlarını sorgulayan, anlamın yokluğunu ya da geçiciliğini ele alan bir anlatı evrenidir. Bu edebiyat, insanın kendi varoluşuyla yüzleşmesini, boşlukla hemhal olmasını ve bu boşlukta yeni anlamlar ya da anlamsızlıklar aramasını konu edinir. İnsanlığın tarih boyunca karşılaştığı büyük sorulara —neden varız, ne için buradayız— yanıt ararken, çoğu zaman

OKUMAK İÇİN TIKLA