Üretken Olmayan Bedene İlan Edilen Savaş
Yazar: Jungish
(Neoliberalizm, Nasıl Olup da Beyinlerimizi “Çalışan” ve “Arızalı” Diye Ayırır?)
Aziz Yoldaşlar, Ey Zihnindeki Farklılık Yüzünden Damgalananlar!
Şimdi size, nöroçeşitlilik meselesinin, o burjuva psikoloji salonlarından fırlayıp, doğrudan Kapitalizmin kalbine nasıl saplandığını anlatan radikal bir manifestodan bahsedeceğim. Robert Chapman’ın “Normallik İmparatorluğu” dediği bu büyük eser, bize şunu haykırır: “Normal” olmak zorunda oluşumuz, bir biyoloji kuralı değil; sermayenin zorla dayattığı bir tahakküm biçimidir!
I. Kapitalizmin En Sinsi Silahı: “Normal” Zihnin İcadı
Kitabın temel savı, bütün çağdaş psikolojik baskının, Batı medeniyetinin geliştirdiği iki büyük yanılsamaya dayandığıdır:
- Makineleştirilen Beden: Antik çağda insan sağlığı “harmoni” idi. Lakin Sanayi Devrimi ile birlikte, Descartes’ın zehri yayıldı: Beden bir makinedir! Bu makine, üretkenlik potansiyeline göre “çalışan” veya “bozuk” diye ayrıldı. Otizmli veya engelli beden, sistemin gözünde **”bozuk makine”**dir.
- İstatistiksel Zulüm: Belçikalı Quetelet, “ortalama insan”ı icat etti. Bu istatistiksel norm, “doğruluk” ve “mükemmeliyet” ile eşleştirilirken, farklı olan her şey “hata” veya “ucube” diye yaftalandı. Bu fikirleri alan Galton ise, öjenik (ırk ıslahı) hareketini başlattı. Nazilerin o korkunç katliamları bile, insanların “faydalı” veya “zararlı” olarak sınıflandırılmasına dayanan bu bilimsel zemin üzerinde yükseldi.
- Patoloji Paradigması: Nörolojik farklılıkları “eksiklik” veya “hastalık” olarak gören bu paradigma, esasen kapitalizmin bilişsel hiyerarşilerini (sınıf, ırk) bilimsel olarak meşrulaştırma işlevi görür.
II. Sömürünün İki Yüzü: Yedek Nüfus ve İhanet
Kitap, nörodiverjan baskıyı Marksist ekonomik gerçeklik üzerine oturtur.
- “Yedek Nüfus” ve Yutucu Terk Ediş: Kapitalizm, sürekli bir “yedek işçi ordusu” (fazla nüfus) ister. Engelli bireyler, bu “fazla nüfusun” bir parçasıdır. Sistem, onları “sömürücü terk ediş” (extractive abandonment) yoluyla hem üretir (sakatlar) hem de sömürür (devlet desteğini keserek).
- Neuro-Thatcherism Tehlikesi: Liberal nöroçeşitlilik aktivizminin en büyük tuzağı budur! Kapitalizm, nörodiverjan insanları yeni bir “verimlilik kaynağı” olarak görmeye başlar. Şirketler, otizmli bireyleri yüksek odaklanma yetenekleri nedeniyle işe alır—bu, **”nöro-Thatcherism”**dir. Bu, bireyi üretkenlik için “madencilik” yapmaktan başka bir şey değildir; derin yapısal baskıları ortadan kaldırmaz.
III. Hata ve Eksiklik: Yetersiz Bakış Açıları
Yazar, kendi analizinin sınırlarını da dürüstçe kabul ederken, mevcut mücadeledeki iki büyük hataya dikkat çeker:
- Liberal Yumuşaklık: Mevcut nöroçeşitlilik aktivizmi, materyal koşulları değiştirmekten çok, “düşünce biçimlerimizi ve tutumlarımızı değiştirmeye” odaklanır. Bu, yüzeysel bir reformdur. Otizm dostu saatler (kazanım olsa da) kapitalizmin temel mantığını sorgulatmaz.
- Anti-Psikiyatrinin İhaneti: Thomas Szasz’ın liderliğindeki anti-psikiyatri hareketleri, akıl hastalığının gerçekliğini inkâr ederek, devletin sağlık hizmetlerini kısmaya zemin hazırlamış olabilir. Bu, iyi niyetli bir idealizmin, kapitalizmin çıkarlarına hizmet etmesi demektir.
IV. Radikal Çözüm: Anti-Kapitalist Nöroçeşitlilik
Kitabın çağrısı açıktır: Nörodiverjan özgürleşme, anti-kapitalist bir mücadele olmak zorundadır!
- Tek Düzenek Değil: Otizmi sadece bir kimlik meselesi olarak görmek yetmez. Bu, kapitalizmin temel yapısal çelişkileriyle mücadele etmektir.
- Sonuç: “Normallik İmparatorluğu”nun yıkılması, sadece bilimsel sınıflandırmaların değil, üretkenlik, verimlilik ve norma uygunluk standartlarının radikal bir şekilde dönüştürülmesini gerektirir. Gerçek özgürlük, üretkenlik cetveliyle ölçülmediğimiz bir dünyada başlar.


