Yanımdayken Soğuk, Uzaktayken Âşık: Ruhumuzdaki O Tuhaf Çözülme
Jungish
Ey okur! Şu aşk denen illet, bazen ne garip tecellilerle gelir! Öyle insanlar tanırız ki, sevgili yanı başındayken birden buz keser, kalbi kaskatı kesilir. Lakin o sevgili, kapıdan çıkıp uzaklaştığı an, içindeki yangın alevlenir ve onu deli divane arar.
Şimdi siz zannedersiniz ki, bu sadece bir kararsızlık ya da şımarıklık… Hayır efendim! Psikodinamik ilimler diyor ki, bu durum, ruhumuzun derinliklerinde yatan kadim bir çatışmanın dışa vurumudur: Yakınlık ve Ayrılık Korkusu!
1. ⚔️ Asıl Çatışma: Birleşme vs. Bireyleşme
Bu durumun anahtarı, Jung’un da Klein’ın da bahsettiği o çocukluk çağı dramında saklıdır:
- Yakınlık Korkusu (Yanındayken Soğuma):
- Psikodinamiği: Bu kişi için yakınlık, yutulma, kimliğini kaybetme ve erime tehlikesi demektir. Çocuklukta, anne-baba figürüyle sağlıklı bir ayrışma (bireyleşme) yaşayamamış olabilir. O figürle yakın olmak, kendi özel sınırlarının yok olmasına yol açmıştır.
- Mekanizma: Sevgili yanındayken, ruhu alarm verir: “Beni boğacak! Kimliğimi alacak!” Kişi, bu yutulma korkusuna karşı bir savunma olarak hemen duygusal bir duvar örer, soğuk davranır ve sevgiyi geri iter. Böylece kendi sınırlarını korumuş olur.
- Ayrılık Korkusu (Uzaktayken Bağlanma):
- Psikodinamiği: Sevgili uzaklaştığı an, devreye ilk terk edilme travması girer. Ayrılık, tamamen yok olma, yalnız kalma ve değersizlik korkusunu tetikler. Oysa kişi, yalnız kalmayı kendi bireysel gücüyle eşleştirememiştir.
- Mekanizma: Uzaklık, kişiye “güvenli bir mesafe” verir. Artık yutulma tehlikesi yoktur, ama terk edilme tehlikesi baş göstermiştir. Kişi, bu kez kayıp korkusuyla, idealize ettiği o mükemmel sevgiliye hızla bağlanır ve onu geri kazanmak ister. Aşk, bu mesafeden beslenerek, gerçekliğini kanıtlar.
2. 🎭 İdealizasyon ve Devalüasyon (Bölme / Splitting)
Bu psikodinamik, çoğunlukla sınır kişilik (Borderline) yapısıyla ilişkilendirilen Bölme (Splitting) mekanizmasıyla çalışır:
- Yanındayken: Kişi, sevgilisinin kusurlarını, gerçekçi zayıflıklarını görmeye başlar. Bu, hayal kırıklığı yaratır ve sevgiliyi hızla devalüe eder (değersizleştirir). Sevgili, bir anda “yetersiz, kötü, boğucu” figürüne dönüşür. Bu, birleşmeyi engeller.
- Uzaktayken: Sevgili fiziksel olarak görünürde olmadığında, zihin onu hızla idealize eder. “O harikaydı, mükemmeldi, kaybetmemeliyim!” düşüncesiyle kayıp nesneye saplantılı bir şekilde bağlanır. Bu idealizasyon, kişiyi sevgiliye geri çeker.
3. 🎯 Çözüm: Bütünlüğü Kabul Etmek
Bu “Yakınlaş-Kaç” döngüsünden kurtulmanın yolu, kişinin kendi ruhunda bütünlüğü bulmasından geçer:
- Gölgeyi Tanımak: Kişi, yakınlık korkusunun arkasında yatan kendi bireysel gücünü ve ayrı bir varlık olduğunu kabul etmelidir. Yutulma, dışarıdan gelen bir tehdit değil, kendi zayıf sınırlarının yansımasıdır.
- Gri Tonları Görmek: Kişi, sevgilinin hem iyi hem kötü, hem yeterli hem kusurlu olduğunu kabul etmelidir. Ne tamamen melek, ne de tamamen düşmandır. Bu gri alanı kabul etmek, bütünleşmenin ilk adımıdır.
Netice-i kelam, ey okur: Eğer siz de sevdiğinizin yanındayken soğuyor, uzaklaşınca kül olup yanıyorsanız, bilin ki bu bir kader değil, çözülmemiş bir çocukluk dramının tekrarıdır. Aşkı değil, sınırlarınızı onarın!
Selametle…


