Yansıtmalarımıza Dair 5 Aşama Nedir ?
Yansıtmalar beş tanımlanabilir aşamadan geçer. Bu aşamalar, bilinçdışı materyalin dış dünyaya nasıl yansıtıldığını ve nihayetinde bu yansıtmanın nasıl çözüldüğünü gösteren bir psikodinamik döngüyü temsil eder.
İşte bu beş aşama ve her birinin detaylı açıklaması:
- Büyülü Hissetme / Zorlayıcı Güç (Initial Magical Feeling / Compelling Power): Yansıtmalar ilk ortaya çıktıklarında büyülü bir his yaratır. Gerçeklik algımızı değiştirir ve üzerimizde zorlayıcı bir güce sahip olurlar. Bu zorlayıcı güç, genellikle içimizdeki ihmal edilmiş ama dinamik bir değerden kaynaklanan enerjidir. Bu aşamada, bilinçdışı bir şekilde kendimizin vital, anlamlı bir yönünü “öteki” üzerine (ister bir kariyer, ister bir partner, ister bir çocuk olsun) yansıtırız. Bu, aslında kendimizin bilinmeyen bir kısmını dış dünyada görüyor olmamız anlamına gelir ve bu durum, yansıtmaların üzerimizdeki büyüleyici gücünü açıklar. Örneğin, bir kişi Hollis’in kitaplarını okuduktan sonra Jungcu analist olmak isteyebilir; bu arzu, ruhla daha derin bir ilişki kurma isteğini yansıtabilir, ancak belirli bir mesleğe (analistlik) yansıtılmıştır. Bu aşamada kişi, bu yansıtmaların aslında kendi içsel gündemlerinin bir parçası olduğunun farkında değildir.
- Hayal Kırıklığı (Disillusionment): Yansıtanın parlak gücü işini yaptıktan sonra, ikinci aşama hayal kırıklığıdır. Bu aşamada, yansıtmamızın üzerindeki “öteki” beklediğimiz gibi davranmaz veya bizim tercihlerimize göre üretim yapmaz. Başlangıçtaki idealize edilmiş görüntü, diğer kişinin kusurlu ve ölümlü gerçekliğiyle yüzleştiğinde bozulmaya başlar. Bu, dışsal olanın beklentileri taşıyamamasından kaynaklanır.
- Yansıtmaları Güçlendirme Çabaları (Efforts to Reinforce the Projection): Hayal kırıklığı başladığında, kişi yansıtmaların saf çekiciliğini geri kazanmak için elinden gelen her şeyi yapmaya başlar. İşte daha fazla ilerleme ararız, partnerimizi veya çocuğumuzu yansıttığımız beklentilere uygun hale getirmek için onları ikna etmeye, eleştirmeye, dırdır etmeye, kontrol etmeye veya onlardan çekilmeye başlarız. Ancak bu strateji yenilgiye mahkumdur çünkü “öteki”, yansıtmamızın içeriği ve gündemiyle asla aynı olamaz. Bu aşama kaçınılmaz olarak daha fazla çatışma, kafa karışıklığı, yabancılaşma ve çoğu zaman zarar verici davranışlara yol açar.
- Yansımanın Geri Çekilmesi (Withdrawal of the Projection): Yansımanın geri çekilmesi dördüncü aşamadır ve neredeyse hiçbir zaman gönüllü olarak gerçekleşmez çünkü kişi ilk başta bir yansıtma yaptığının farkında değildir. Yansıtmayı geri çekeriz çünkü buna mecbur kalırız; “öteki”nin gerçekliği fantezi gündemimize yeterince uymayacaktır. Farklılık acı verici bir şekilde belirgin hale gelir, artık inkar edilemez. “Öteki” nihayetinde ve her zaman, bizim intrapsişik içeriğimizden farklı biridir. Bu tanıma genellikle bir ilişki sona erdiğinde, iş değişikliği yaşandığında veya diğer hızlı seçimlerden sonra ortaya çıkar.
- Yansımanın Bilincine Varma (Becoming Conscious of the Projection): Yansımanın beşinci aşaması, eğer o noktaya ulaşabilirsek, bir yansıtmanın gerçekleştiğinin bilincine varmaktır. Bu, kulağa geldiğinden daha zordur, çünkü bu gündemler derine kök salmıştır ve onlara çok fazla enerji bağlıdır. Yansımanın aşınması, niyet ile “öteki”nin gerçekliği arasındaki tutarsızlık, kafa karışıklığı veya uyumsuzluk, hayal kırıklığı veya öfke, yeniden çaba ve başarısızlık deneyimi gibi öngörülebilir bir yörüngeyi izler. Bu anlarda her zaman daha bilinçli olmaya davet ediliriz. Örneğin, eğer hedeflerimize ulaştıktan veya ulaşamadıktan sonra depresyona giriyorsak, ego bilinci dış dünyaya neyi yansıtmıştır ve ruh bizi nereye götürmek istemektedir diye sormak gerekir. Eğer partnerimiz bizi hayal kırıklığına uğratıyorsa, kendi hayal kırıklığımızla yüzleşip kendi onarımımıza gerçekçi bir şekilde odaklanabilir miyiz? Çocuklarımızı yaşanmamış hayatlarımızın yükünü taşımaktan özgürleştirebilir miyiz, tıpkı bizim de ebeveynlerimizden özgürleşmek istediğimiz gibi?
Her başarısız yansıtma, bizim enerjimizin bir miktarıdır, bir büyüme veya şifa gündemidir ve bize geri dönen bir görevdir. Bu soruları ciddiyetle sormak ve bunları yaşamak, bir ilişkinin gerçekten gerçek yakınlığa doğru büyüme olasılığını ve içindeki her kişinin büyümesini destekleme imkanını sağlar.