Nikola Tesla: Arkadaşlar, burnumuz olmasa nerede olurduk?

NIKOLA TESLA’NIN 3 ARALIK 1875’TE GENÇ SlRPLAR DERNEGİ’NDE YAPTIĞI KONUŞMA
Kıymetli arkadaşlar, burnumuz olmasa nerede olurduk?
inanın, hiçbir yerde olamazdık
Burnumuz, bize gözlerimizle algılayamadığımız dünyadan haberler getirir. Neyin sağlıklı, neyin sağlıksız olduğundan, yatağın temizliğinden, çorbanın sıcaklığından haber verir. Bizlere sabahın kokusunu bahşeden, yaklaşan fırtınadan haber veren, bizi doğayla bir kılan burundur.

Bitkilerle kıyaslanınası bu yüzdendir. Mutlaka kulak aşinalığınız vardır; mesela kiraz burun, mesela patates burun.
İnsan burnu, insanlar ve hayvanlar alemi arasında bir köprü görevi görür. Gaga burunlu, domuz burunlu veya köpek burunlu gibi benzetmeleri duymuşsunuzdur. Çoğu bahtsız adama tukan, tekboynuz ya da gergedan yakıştırması yapılır. Öte yandan mevsimlere adapte olmamızı da sağlar. Şubatta buz, haziranda ıhlamur çiçeklerinin ıtırlı kokusu gelir burnumuza. Kızarmış biber kokusu ağustosu müjdeler. Bir tür alettir burun. Böyle söyleyince, kazma kürekle karıştırıp konserve açacağı olarak kullanılabilir mi diye merak edenler de oluyor tabii.

Burun da tıpkı trompet, fagot, trombon gibi bir enstrü­mandır. Horlama söz konusu olduğunda, oda arkadaşları arasında sevilmeyen bir “kötü ses üretme makinesine” dönüşür. Sesin tınısını belirleyen odur. Lütufta bulunduğu kişi ses sanatçısı olur, lanetledikleri burnundan konuşur. İnsanlar birbirlerinin toplumsal statüsüne iç çeker ya da
burun kıvırır; ilki “para kokusu”, ikincisi ise “sefalet kokusu” söz konusu olduğunda.

Burun, Toprak Ana’ya ayna tutar. Haşmetli dağların zirvelerinden, dipsiz kuyularından haberler getirir.

Işığın ve havanın içinden geçip bağazın derinliklerine doğru yol aldığı bir labirenttir burun. İnsanoğlunu hayatta
tutar. Bize hoş kokular bahşetmeden hemen önce nefes vermiştir, bir düşünelim.

Düşünürler her daim etkilenmiştir burun meselesinden. Pascal’a göre, Kleopatra’nın burnu, olduğundan az daha kısa olsaydı dünyanın kaderi değişirdi. Heine, “Bir insan ne kadar hıçkırırsa hıçkırsın sonunda burnunu çekecektir,” diyerek konuyu tiye almıştır. Voltaire der ki, “İnsanoğlu dünyaya on parmak ve bir burunla gelmiştir, Tanrı’nın varlığından haberdar olarak değil.”

Burun karıştırmak insanoğlunun hamurundaki çiğliğin habercisidir, kibarlık maskelerini düşürüverir.
Tycho Brahe’nin altın burnu vardı. Tıpkı kulak gibi burun da halkayla süslenebiliyor. Hepimiz görmüşüzdür; sahibi, yol kenarında kalmış köpeği, koku hikayelerini koklamayı bitirmeden kımıldatamaz, hayvanı çekiştirir durur.

Burun hikayeler anlatır.
.
Güçlü bir “anı uyancısı”dır. Baba evindeki çatının, kilerin kokusu burunda her daim saklıdır.
Kelebek gözlüklerinin tahtıdır.
Parisli, Kölnlü parfüm üreticileri insan ruhunun dostudur.
Bizlere reyhan, kahve ve limon kabuğunun kokusunu bahşeden burundur.
Yunanlar, İsrailoğulları ve diğer eski kavimler, tanrıların da tıpkı insanlar gibi barbekü kokusundan hoşlandığım düşünürlerdi. Eski çağ tanrıları, güzelliğinden şüphe duyulmayan o burunlarıyla yanık kurbanlar alırdı.
Bir lokma ekmeğin hayalini kuran dilenciler, han kapı­larında durup çorba, yahni ve kızarmış et kokularını içlerine
çekerler endişeyle.
Eskimalar burunlanyla öpüşür.
Burun kırılgandır, hassastır. Oğlan çocukları bayılır bu kıymetli şeyi yumruklamaya.
“Burnuna çalış, burnuna !” diye bağırırlar. “Gözlerine kan otursun da gelemesin kendine.”
Efsaneye göre Napoleon’un nişancılarından biri, sırf burnu fazla mükemmel olduğu için Sfenks’in bumunu havaya
uçurmuştur.
Burnundan memnun olmayan çoktur. Hayalperesder burun takas etmenin ya da Doğu Hindistan Kumpanyası kontrolünde çalışan Londra ve Amsterdam merkezli bir burun borsası kurmayı hayal eder.
Üzerinde burun olan her yüz güzeldir, derdi büyükbabam.

Atlar için geçerli olan insanlar için de geçerli; iyi atın bin türlü kusuru olur ama hasta ve yaşlı atın tek bir kusuru vardır:
İyi olmaması.
Pek kıymetli arkadaşlar, bumunuzun peşinden gidin!
Tesla, şaşaalı kapanış cümlesinden sonra çenesini kaldı­rarak dinleyiciyi selamladı.
Ön sırada oturan koca burunlu Kulisic, konuşmanın kime ithaf edildiğini arıyormuşçasına papağan gibi kafasını
yan çevirip bakınmaya başladı.

Tesla Maskelerle Çevrili Bir Hayat
Yazar: Vladimir Pistalo
Çevirmen: Süeda Kaya
Yayınevi : Zeplin Kitap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir