Aytül Akal, Mükemmel Öykü’de çocuklarını destekleyen, onları oldukça iyi bir noktaya getirmeye çalışan ebeveynlerin konumlandıkları yeri fark etmelerini sağlıyor.

Son yıllarda yaşanan ve neden böyle şeyler yaşanıyor sorusunu beraberinde getiren olayların bu kitaba konu olması hepimizi ilgilendiriyor diye düşünüyorum. Çünkü birçoğumuz bir şekilde çocuklar ile temas ediyoruz. Bazen kelimelerle, bazen ebeveyn rolünde, bazen de eğitimci rolüyle. Yazar çocuğa ulaşırken kendi yaratıcılığını yazıya aktararak çocukların hayal dünyasının kapısını açmak istiyor. Peki, bazı ebeveynler ne yapıyor dersiniz? Çocukların yaratıcılığını arka planda gerçekten destekliyor muyuz? Yoksa köstek mi oluyoruz?

Yaratıcılık dediğimiz şey, bilişsel bir yetenek süreci. Doğuştan gelen bir yetenek olmadığı için herkesin yaratıcı olma şansı her zaman var. Yeter ki kişinin içinde merak duygusu olsun, imgelem dünyası geniş olsun; kişi sabırlı olsun çünkü yaratıcılık ilk denemede ortaya çıkamayabilir. Aslında toplumun algısının tersine, yalnızca sanatçılara özgü bir durum değil bu. Farklı bir bakış açısı ve yeniden yorumlama becerisi olduktan sonra, herkesin olaylara ve tutumlara bambaşka bir noktadan bakabileceğini ve ortaya yeni ürünler, fikirler koyabileceğini görüyoruz.

Mükemmel Öykü, çocuklarını destekleyen, onları oldukça iyi bir noktaya getirmeye çalışan ebeveynlerin konumlandıkları yeri fark etmelerini sağlıyor. Defne’nin öğretmeni onun hayal gücünün kuvvetli olduğunu bildiğinden Defne’den bir öykü yazmasını istiyor ve bu öyküyü yarışmaya göndereceğini belirtiyor. Defne’nin anne ve babası bu durumu heyecanla karşılıyor hatta ona defter, kalem, silgi alarak ilhamına katkı sağladıklarını düşünüyorlar. Defne yazmaya başladığındaysa her cümlesine, her fikrine karşı çıkarak onu sürekli başka bir yola sevk ediyor, Defne’nin defalarca sil baştan yol almasına neden oluyorlar. Nihayet ortaya çıkan öykü, tam da Defne’nin ebeveynlerinin istediği gibi oluyor. Peki sizce Defne’nin yaratıcılığı hangi noktada yok olmaya başladı?

Yaratıcılık istiyorsak karşımızda kim olursa olsun, yetişkin ya da çocuk, onun düşüncelerine saygı duymalı, onun imge dünyasında yaşadıklarını bize aktarmasına izin vermeliyiz. Belki o dünya sizi sarıp sarmalamayacaktır fakat başka birinin tam aradığı dünya olacaktır. Dünyanın sadece bir kişinin bakış açısıyla dönmediğini kendimize hatırlatmalıyız.

Defne ne zaman ki yaratıcılığına ket vuran dış müdahaleler olmadan yeni bir öykü yazıyor, işte tam o zaman hayal dünyasının kapısını aralamayı başarıyor. Ve bilin bakalım kimin öyküsü alıyor ödülü…

Çocuk edebiyatına yıllarını vermiş ve binlerce çocuğa dokunmuş Aytül Akal’ın, böylesi önemli bir konuya, küçük okurlara hitap eden bir kitapla değiniyor olması anlamlı. Yaratıcılığımıza ket vurulmayan yarınlar sarsın dört bir yanımızı… Keyifli okumalar olsun.

Songül BOZACI
birgun 29.12.2024