“Sevdalı Bulut” 1979 yılında bir milyona yakın minik öğrencinin katılımıyla, bir milyon adet üretilerek “parasız” dağıtıldı. Bu çalışma aynı yıl UNESCO tarafından “Özel Ödül”e ve “Simavi Vakfı Dünya Çocuk Yılı Özel Ödülü”ne layık görüldü.
Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, eşşek dellal iken, deve berber iken diye başlar Sevdalı Bulut?ta da masallar, ama Nâzım Hikmet?in masallarında az gidenler, çok giderler. Dere tepe yok ederler, dönüp baktıklarında görünmez kalktıkları yer.
Nâzım Hikmet, ?Sevdalı Bulut?un önsözünde ?Dillerin üstünde bir dil olan musiki bile bütün milletlerin, bütün eşyaların, bütün kültür seviyelerinin ortak malı değildir daha? (oysa) Masal bütün milletlerin, bütün yaşların ve kültür seviyelerinindir. En koyu Arap sanılan bir masalı, Japon yahut İngiliz hemen anlar ve hemen sever. Rus ister işçi, ister kolhozcu, ister atom bilgini olsun, en koyu Türk masalının tadına hemen varır? Masallar insanlığı kaynaştırır? der.
Nazım Hikmet, bizim masallarımızın (kırmızı başlıklı kız gibi yoldan çıkmamayı öğretmek yerine) direnmeyi, yorulmadan ve inanarak yürümeyi, inandığın uğruna taşlanmayı göze almayı öğrettiğini hatırlamayı okuyana bırakır.
Nâzım Hikmet?in, Pertev Naili Boratav?ın öğrencilerinin, halkın ağzından dinleyip topladıkları bazı masalları kendine göre ?işlediği? ve Sevdalı Bulut başlığı altında yayınlanan bu masallar, bugünün bazı sorunlarına karşılık vermeye niyetlenmiştir. Babaları için sonsuz sağlık tasını arayan üç kardeşten bir tek en küçüğü yürür de yürür, yürür de yürür ve sona erer. Ana, oğluna ?düşme kuşkuya? diye söyler ninnisini, ?oku bulursun, oku çarpışarak, oku? der, ?bir gemici gibi yılmaz, bir yapıcı gibi yaratan, bir filozof gibi bilgili ve bir artist gibi yürekli ol? öğüdünü verir.
Sonra, padişah kapısını bekleyenler ihtiyar kadını da döver emir alırsa, canları isterse çocukları da kesip biçerler kılıçlarıyla. Fenalık düşünen insanlar bugün de sağlarına sollarına bakınırlar harekete geçmeden önce. Doğru bulduğunu söyleyenler bugün de taşlanırlar kana boyanıncaya dek, ama doğruyu söylemekte direttikçe de, inadına, bilgilerinin iyiliğinden olsa gerek, gençleşirler.
Kitaba adını veren ?Sevdalı Bulut? masalı bile her şeyi anlatmaya tek başına yeterlidir. Dervişin biri, dünyanın öbür ucunda dağsız, deresiz, ağaçsız bir çöle neyinin deliklerinden dağlar, ağaçlar, dereler üflerken, Nâzım da okuyanın yüreğindeki çöle sözler ve kelimelerle eşsiz bir ülke üfler. Sırma saçları topuklarında, yüzü ay parçası, ela gözlerinin kirpikleri uzun mu uzun Ayşe, kendi gibi güzel bahçesini, bütün toprakların ve o toprakların üzerindeki her şeyin sahibi Kara Seyfi?ye satmamak için direnir. Kara Seyfi ?kuruyasıca? diye ilense bile bahçesine, Ayşe ona yine de kuş gibi bir sesle karşılık verir. Dervişin onca güzelliğin içine kara sakallı, gaga burunlu, patlak gözlü Kara Seyfi?yi neden üflediğini anlayamayız. Bugünün güç delilerinin, sadece kendilerini ve günü düşünen iktidar sahiplerinin dünyaya nereden, nasıl ve neden üflenmiş olduklarını anlayamadığımız gibi. Masalın sonunda iyi insanların, iyi hayvanların ve iyi bulutların asla kaybolmadığını; duru bir su olup hayatımıza bir yerinden yeniden aktıklarını öğreniriz.
Nasıl ki, bütün masal kitaplarının bir derleyicisi vardır; dilden dile geçen masalı bize bir kez daha anlatırken yeri gelir farklı bir anlatımla zenginleştirir, yeri gelir ?kendi?leştirir masalları; Nâzım Hikmet de bunu yapmaktan geri kalmaz. Nâzım?ın masalları olur Sevdalı Bulut baştan ayağa; okuyanı düşünmeye, sormaya çağırır; sonra konuşmaya, cevap almaya. Koyarız başımızı Nâzım?ın dizine, kimin de uykumuz gelir bu masalların, kimin de kaçar. ?Masal dinlemek, masal okumaktan iyidir? diyen derleyici sayfalardan sesini duyurmayı da başarır elbet.
?Masallar insanlığı kaynaştırır? der Nâzım, demiştik ya başta. Daha çok masal okumamız, daha çok masal anlatmamız gerektiğini de belletir bize böylece Sevdalı Bulut. Değirmen taşları ?çikili çikinaki, çikili çinaki? diye türkü çığırırken sayfalarda, uykuya ilk dalan evin tosunu mu olur, ninesi mi, artık onu da allah bilir.
“Edebiyat bütün çeşitleriyle masalla başlar, masalla biter.” diyen Nâzım Hikmet’ in çağdaşla gelenekseli kaynaştıran zengin anlatımıyla, çocukların hayal dünyasından büyüklerin gerçek dünyasına uzanan, ?Sevdalı Bulut? masal kitabı, Cem Kızıltuğ’ un resimleriyle okuyucuyla yeniden buluştu.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilköğretim öğrencileri için seçtiği “100 Temel Eser” arasında yer alan Sevdalı Bulut kitabı, Nazım Hikmet’in “Sevdalı Bulut”, Sabahattin Ali’nin “Sırça Köşk”, Aziz Nesin’in “Öküz Başkan”,İhmal Amca’nın “Palyaço” ve Orhan Kemal’in “Harika Çocuk” isimli çocuk hikâyelerini kapsıyor.
Kitabın Künyesi
Sevdalı Bulut,
Nazım Hikmet Ran,
Resimleyen: Cem Kızıltuğ
Yapı Kredi Yayınları,
Baskı Tarihi: Kasım 2005
110 sayfa
Sperrrr biiii kitapp yha:D
çokkkk güzel bi siteymiş..
gerçekten çok güzelll ama yaaaa =D