Görünmez Fay Hattı: Erkekler Neden Sağ Düşünceye Daha Çok Kayıyor, Kadın Düşmanlığı Yükseliyor ve Eşitlik Mücadelesi Ailede Başlıyor?
Son yıllarda küresel ölçekte yapılan araştırmalar, toplumların altından geçen sessiz ama derin bir fay hattını gözler önüne seriyor: Kadınlar ve erkekler arasındaki siyasi ve ideolojik uçurum giderek büyüyor. Bu ayrışma, sadece seçim sandıklarına yansımakla kalmıyor, aynı zamanda sosyal ilişkileri, aile yapılarını ve en temel toplumsal değerleri de yeniden şekillendiriyor. Sıkça dile getirilen “Politik olarak erkekler giderek sağa kaymakta, kadın düşmanı ideolojileri benimsemekte ve ev içi emekten kaçınmaktadır” tespiti, bu karmaşık tablonun üç temel ve birbiriyle derinden bağlantılı parçasını özetliyor.
Peki, bu tehlikeli ayrışmanın arkasındaki dinamikler neler? Birbirinden bağımsız gibi görünen bu üç eğilim, aslında aynı sistemin farklı yüzlerini mi temsil ediyor?
1. Politik Pusulanın Sapması: Rakamlarla Cinsiyetler Arası Uçurum
Veriler oldukça net. Financial Times, The Economist gibi yayınların analiz ettiği ve birçok araştırma kurumunun doğruladığı bir eğilim var: Özellikle Z kuşağı (1990’ların sonu – 2010’ların başı arası doğanlar) içinde genç kadınlar giderek daha sol, liberal ve ilerici pozisyonlar alırken, aynı yaştaki genç erkekler ya oldukları yerde sayıyor ya da belirgin bir şekilde sağa ve muhafazakâr değerlere yöneliyor.
Güney Kore, Almanya, ABD ve İngiltere gibi birbirinden farklı ülkelerde gözlemlenen bu “siyasi cinsiyet uçurumu,” feminizm, göçmen hakları, iklim değişikliği ve cinsel azınlık hakları gibi konularda zirveye ulaşıyor. Kadınlar bu konularda daha kapsayıcı ve eşitlikçi bir tutum sergilerken, erkeklerin önemli bir bölümü mevcut hiyerarşileri ve geleneksel yapıları koruma eğilimi gösteriyor.
2. İdeolojik Beslenme Kaynakları: “Manosphere” ve Yankı Odaları
Bu sağa kayışın en önemli yakıt kaynaklarından biri, internetin karanlık ve etkili köşelerinde filizlenen “manosphere” (erkek küresi) kültürüdür. Andrew Tate gibi figürlerin popülerleştirdiği bu dünya, genç erkeklere şu mesajları pompalar:
- Mağduriyet Anlatısı: “Modern dünya ve feminizm, erkekliğinizi elinizden aldı. Sistemin asıl mağduru sizsiniz.”
- Basit Çözümler: “Güç, para ve kadınlar üzerinde tahakküm kurarak ‘kaybettiğiniz’ statüyü geri kazanabilirsiniz.”
- Net Bir Düşman: “Tüm sorunların kaynağı feministler, liberaller ve size ‘toksik’ diyenlerdir.”
Bu yankı odalarında erkekler, kendilerini anlayan bir topluluk bulduklarına inanırken, aslında adım adım kadın düşmanı ve anti-demokratik ideolojilere doğru radikalleşirler. Kadın düşmanlığı, bu sistemde bir “yan ürün” değil, bizzat sistemin motorudur. Çünkü geleneksel erkeklik rollerini ve ataerkil hiyerarşiyi yeniden kurma vaadi, bu ideolojilerin temel çekiciliğini oluşturur.
3. Politikanın Eve Yansıması: Bitmeyen “İkinci Vardiya”
İdeolojik ve politik duruş, kapıdan içeri girince askıya asılan bir ceket değildir. Bir erkeğin dışarıda benimsediği dünya görüşü, evin içindeki davranışlarını doğrudan etkiler. Eğer bir kişi, erkeğin rolünün “ailenin reisi” ve “sağlayıcısı” olduğuna, kadının rolünün ise “yuvanın bakımı” ve “annelik” olduğuna inanan bir ideolojiyle besleniyorsa, evdeki sorumluluk paylaşımına da bu gözle bakacaktır.
İşte bu noktada, “ev içi emekten kaçınma” devreye girer. Bu durum, basit bir tembellik veya yorgunluk meselesi olmaktan çıkarak politik bir eyleme dönüşür.
- Emeğin Değersizleştirilmesi: Çocuk bakımı, temizlik, yemek yapma gibi işler “kadın işi” olarak kodlanır ve erkeğin sorumluluk alanının dışında görülür.
- Görünmez Yük: Kadınlar, tam zamanlı bir işte çalışsalar bile, eve geldiklerinde bitmeyen bir “ikinci vardiya” ile baş başa kalırlar. Bu durum, kadının zihinsel, fiziksel ve ekonomik olarak yıpranmasına neden olur.
- İdeolojinin Sürdürülmesi: Erkek, ev içi sorumluluk almayarak aslında benimsediği geleneksel cinsiyet rollerini ve ataerkil düzeni kendi mikro alanında fiilen yaşatmış ve yeniden üretmiş olur.
Bu üç halka (sağa kayma, kadın düşmanlığı ve ev içi emekten kaçınma) birbirine kenetlenmiştir. İnternette kadın düşmanı içerikler tüketen bir erkek, seçimlerde kadın haklarını kısıtlamayı vadeden bir partiye oy verme eğiliminde olur. Aynı erkek, evde partnerinin üzerine yıktığı sorumlulukları “doğal düzen” olarak görür ve bu düzenin sorgulanmasını bir saldırı olarak algılar.
Sonuç: Köprüler Kurmak ve Sorumluluk Almak
Bu tehlikeli ayrışma, toplumların geleceği için ciddi bir tehdittir. Çözüm, cinsiyetleri birbirine düşman ilan etmekte değil, bu fay hattının nedenlerini anlamakta ve onu onarmak için bilinçli adımlar atmakta yatar.
- Eleştirel Medya Okuryazarlığı: Genç erkekleri hedef alan radikalleştirici içeriklere karşı en etkili silah, eleştirel düşünme ve medya okuryazarlığı becerilerini geliştirmektir.
- Erkeklerin Sorumluluğu: Bu sessizliği bozma sorumluluğu, sadece kadınlara ait değildir. Diğer erkeklerin kadın düşmanı şakalarına, komplo teorilerine ve davranışlarına karşı çıkmak, değişimin en önemli adımıdır.
- Özel Alanın Politikasını Anlamak: Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sadece yasalarda veya iş yerinde değil, en başta evde başladığını kabul etmek gerekir. Ev içi emeğin adil paylaşımı, bir lütuf değil, demokratik ve eşit bir yaşamın temel şartıdır.
Eğer bu görünmez fay hattının toplumu tamamen ikiye bölmesini istemiyorsak, hem kamusal alanda politik olarak hem de özel alanda kişisel olarak bu zararlı ideolojilerle yüzleşmek ve mücadele etmek zorundayız. Çünkü eşitlik mücadelesi en çok, kapalı kapılar ardında, evin içinde kazanılır veya kaybedilir.