Otizm ve Kişilik Bozukluğu: Bir Yanlış Teşhis mi, Eşlik Eden Bir Durum mu, Yoksa İçsel Bir Özellik mi?

Otizm Spektrum (OSB) ve kişilik bozuklukları, özellikle Borderline Kişilik Bozukluğu (BKB) arasındaki ilişki, psikiyatri dünyasında uzun süredir tartışılan ve karmaşık bir konudur. Bu iki durumun, ilişkisel istikrarsızlıklar, benlik algısında dalgalanmalar, saplantılı katılık ve duygu durum değişkenliği gibi birçok alanda örtüştüğü bilinmektedir. Peki, bu örtüşmeler nasıl yorumlanmalı? Bir yanlış teşhis mi, iki ayrı hastalığın bir arada bulunması mı, yoksa otizmin doğal bir uzantısı mı?

Orestis Zavlis ve Peter Tyrer’ın 2024 tarihli The British Journal of Psychiatry’deki editöryel yazıları, bu farklı bakış açılarını birleştirerek çığır açan bir iddiada bulunuyor: Kişilik zorlukları, otizm spektrumunun doğasında bulunan bir özelliktir.

Geleneksel Bakış Açıları: Yanlış Teşhis ve Eş Tanı

Bu tartışmada bugüne kadar iki ana görüş öne çıkmıştır:

  1. Yanlış Teşhis Tezi: Özellikle kadınlarda, yüksek işlevli otizmin (eski adıyla Asperger Sendromu) sıklıkla Borderline Kişilik Bozukluğu olarak yanlış teşhis edildiği iddia edilir. Otizmin kadınlarda daha az belirgin olması ve “maskeleme” eğilimi, belirtilerin BKB ile karıştırılmasına yol açabilir. Bu görüşe göre, temelde bu iki durum birbirinden farklıdır ve örtüşen belirtiler yanlış değerlendirmeden kaynaklanır.
  2. Eş Tanı Tezi: Diğer bir bakış açısı ise, otizm ve kişilik bozukluğunun gerçekten bir arada bulunabileceğini savunur. Yapılan bazı araştırmalar, bu iki tanının aynı kişide görülebileceğini gösteriyor. Bu durumda, genellikle OSB’nin nörogelişimsel belirtileri birincil kabul edilirken, kişilik özellikleri otistik nöroçeşitliliğin bir sonucu olarak ikincil kabul edilir.

Zavlis ve Tyrer, bu iki tezin birbirini dışlamadığını, aksine birleştirilebileceğini öne sürer.

Yeni Bir Bakış Açısı: Otistik Spektrumun İçsel Bir Özelliği Olarak Kişilik Zorlukları

Yazarlar, kişilik bozukluklarının boyutlu bir spektrum olarak kabul edilmesine yönelik çağdaş sınıflandırma sistemlerindeki (ICD-11 ve DSM-5) gelişmeleri temel alarak, çığır açan bir görüş sunuyor:

“Otizm spektrumunun bir parçası olarak, belirli düzeyde kişilik bozukluğu içseldir, ancak bunun tersi geçerli değildir.”

Bu ne anlama geliyor?

  • Otizmli Bireylerde Kişilik Sorunları Yüksek Oranlarda Görülür: Çalışmalar, otizmli bireylerin yüksek oranlarda (%48-68) kişilik zorlukları yaşadığını göstermektedir. Bu, uyumsuz kendiyle ve başkalarıyla ilişki kurma biçimlerini içerir.
  • Nöroçeşitliliğin Bir Sonucu: Bu kişilik zorlukları, otizmin nörogelişimsel yapısının doğal bir sonucu olarak ortaya çıkabilir. Örneğin, otizmli bireylerin duygusal dalgalanmaları, ilişki kurma biçimlerindeki istikrarsızlıklar veya davranışsal katılıkları, altta yatan otistik özelliklerinden kaynaklanabilir.
  • Tersine Geçerli Değil: Ancak, kişilik bozukluğu olan herkeste otistik özellikler bulunmaz. Yani, otistik özellikler kişilik bozukluğunun doğasında yoktur, ancak kişilik zorlukları otizmin doğasında yer alabilir.

Bu perspektif, hem yanlış teşhis tezini (çünkü eşik altı kişilik patolojisi klinik tabloya hakim olup otizmin yanlış teşhis edilmesine yol açabilir) hem de eş tanı tezini (çünkü nöroçeşitlilik uyumsuz kişilik özelliklerine yol açarak eş tanılı bir kişilik bozukluğu oluşturabilir) bir araya getiriyor.

Klinik ve Araştırma İçin Önemli Çıkarımlar

Bu yeni bakış açısının hem klinik uygulama hem de gelecekteki araştırmalar için önemli sonuçları var:

  1. Otizm Ayırıcı Tanı Olarak Düşünülmeli: Özellikle kadınlarda, kişilik bozukluğu tanısı konulurken otizm her zaman bir ayırıcı tanı olarak akılda tutulmalıdır.
  2. Boyutsal Yaklaşım Şart: Araştırmacılar, “kişilik bozuklukları” yerine, otizmli bireylerde ortaya çıkması en muhtemel olan “kişilik özellikleri” üzerinde durmalıdır. Duygusal oynaklık, ilişkisel istikrarsızlık, davranışsal katılık gibi özelliklerin otizmli bireylerin bazılarında neden ve nasıl ortaya çıktığını anlamak, nöroçeşitlilik ve kişilik psikopatolojisi arasındaki bağlantıyı aydınlatacaktır.
  3. Tedavi Yaklaşımlarını Genişletme: Otizm tedavisinde, geleneksel olarak kişilik bozukluklarına özgü kabul edilen müdahaleler (örneğin, diyalektik davranış terapisi, çevre tabanlı müdahaleler) uyarlanmış formlarda kullanılabilir. Bu tür yaklaşımların otizmli bireyler için de faydalı olabileceği düşünülmektedir.

Sonuç olarak, otizm ve kişilik bozukluğunu boyutlu spektrumlar olarak ele almak, aralarındaki karmaşık ilişkiyi anlamanın daha bilimsel ve klinik olarak faydalı bir yolunu sunmaktadır. Bu yaklaşım, otizmli bireylerin yaşadığı kişilik zorluklarını daha iyi tanımamızı, bu zorlukların neden ortaya çıktığını araştırmamızı ve nihayetinde daha etkili, hedefe yönelik tedavi stratejileri geliştirmemizi sağlayacaktır. Bu, otizm spektrumundaki bireylerin yaşam kalitesini artırmak için atılmış önemli bir adımdır.

Kaynak :https://www.cambridge.org/core/journals/the-british-journal-of-psychiatry/article/interface-of-autism-and-borderline-personality-disorder/65B36665CFAE841DC852F68996AD9ED6