Otizmli Yetişkinler İçin Terapiyi Nasıl Daha İyi Hale Getirebiliriz?
Uyarlamalar, Deneyimler ve Nöroçeşitliliği Onaylayan Yaklaşımlar
1. Giriş: Bir Boşluğun İçinde Konuşmak
Otizmli yetişkinler, ruhsal sağlık sorunları açısından yüksek risk altında. Kaygı, depresyon, yalnızlık ve sosyal dışlanma gibi deneyimler, yaşam kalitesini doğrudan etkiliyor. Dahası, destek aradıklarında çoğu zaman nörotipik normlara göre tasarlanmış hizmetlerle karşılaşıyorlar.
Bugüne kadar birçok klinisyen, otistik bireyler için terapi uyarlamaları önermiş olsa da, bu uyarlamaların otistikler tarafından ne kadar faydalı görüldüğü çok az araştırılmıştı. İşte Paynter ve arkadaşlarının çalışması bu boşluğu dolduruyor.
2. Araştırma Ne Yaptı?
- 18–64 yaş arası 130 otistik yetişkin çevrimiçi bir ankete katıldı.
- Katılımcılar, 55 farklı terapi uyarlamasını “hiç yararlı değil” ile “son derece yararlı” arasında değerlendirdi.
- Ek olarak, kendi deneyimlerinden doğan yeni öneriler sundular.
Sonuçlar şaşırtıcıydı:
- Uyarlamaların yaklaşık yarısı genel olarak yararlı bulundu.
- Ama her uyarlamada geniş bir çeşitlilik vardı: aynı madde bir kişi için “hiç yararlı değil” olurken, diğeri için “son derece yararlı” olabiliyordu.
- Nöroçeşitliliği onaylayan uyarlamalar en yüksek puanları aldı.
3. En Çok Ne İşe Yarıyor?
Araştırmada en faydalı bulunan uyarlamalar şunlar:
- Psikoloğun otizm hakkında yüksek bilgiye sahip olması (ortalama 4,78/5).
- Nöroçeşitliliği onaylayan yaklaşım: otizmi patoloji olarak değil, farklı bir nörolojik yapı olarak kabul etmek.
- Çevrimiçi randevu ve mesajla rezervasyon seçenekleri: pratik ve anksiyeteyi azaltıcı.
- Seans öncesi yazılı bilgi sağlanması: belirsizliği azaltarak güven duygusunu artırıyor.
- Duyusal uyarlamalar: ışığın ayarlanabilmesi, sessiz bir ortam, mola verebilme hakkı.
Bu bulgular, otistik bireylerin “küçük” görünen detaylarda aslında büyük bir fark yarattığını gösteriyor.
4. Neden Herkes İçin Aynı Değil?
Hiçbir uyarlama evrensel olarak faydalı bulunmadı.
- Bazı otistik bireyler daha kısa seansları çok faydalı bulurken, çoğunluk için bu yararsızdı.
- Grup terapileri bazılarına güven verici gelirken, bazıları için yorucu ve tehdit edici bulundu.
Buradan çıkan ders şu:
👉 Otizmli bireyler arasında tek tip bir “terapi uyarlama reçetesi” yok.
Terapi, bireysel tercihlere göre şekillendirilmeli.
5. Otistik Katılımcıların Yeni Önerileri
Katılımcılar yalnızca değerlendirme yapmakla kalmadı, aynı zamanda yeni uyarlamalar önerdiler:
- Terapistin samimi, özgün ve geri bildirime açık olması.
- Uygun fiyatlı seans seçenekleri ve şeffaf maliyet bilgisi.
- Pratik düzenlemeler: bekleme odasız randevu, hatırlatma mesajları, sabit saatler.
- Daha esnek stil: danışan liderliğinde, daha samimi ve resmi olmayan bir terapi atmosferi.
- Alternatif teknikler: konuşmasız terapiler, terapi köpeğiyle seanslar, duyusal ihtiyaçlara öncelik verme.
Bu öneriler, otistik bireylerin terapiyi yalnızca “uyum sağladıkları” değil, kendilerini güçlü hissettikleri bir alan haline getirme çağrısıdır.
6. Klinik Ders: Terapiyi Kim İçin Yapıyoruz?
Bu araştırma, önemli bir gerçeği gözler önüne seriyor:
Terapi, çoğu zaman otistik bireylerin değil, nörotipik terapötik sistemin ihtiyaçlarına göre düzenleniyor.
Ama otistik yetişkinler açıkça diyor ki:
- Bizi dinleyin.
- Seanslarımızı, iletişimimizi, ortamımızı bize göre düzenleyin.
- Bizi bir “sorun” değil, farklı bir varoluş biçimi olarak kabul edin.
7. Sonuç: Nöroçeşitliliği Onaylayan Bir Paradigma
Otizmli yetişkinler için terapiyi daha iyi hale getirmenin yolu, hazır reçetelerden değil, katılımcı bir yaklaşımdan geçiyor.
- Uyarlamalar bireyselleştirilmeli.
- Otistik sesler araştırmalarda, kliniklerde ve karar süreçlerinde daha çok yer bulmalı.
- Terapi, yalnızca sorun çözme alanı değil, otistik kimliği onaylayan ve güçlendiren bir deneyim olmalı.
“Terapi, otistik bireylerin maskelerini daha sıkı takması için değil, onları güvenle çıkarabilmeleri için vardır.”
Kaynak : https://journals.sagepub.com/doi/full/10.1177/13623613251313569?af=R&ai=1gvoi&mi=3ricys



