İyileşmenin Sessiz Ortakları: Ruh Sağlığı Sistemi Kime Hizmet Ediyor?

Uzun yıllar boyunca ruh sağlığı hizmetleri, iyileşenlerin ve yaşayan deneyim sahiplerinin bakış açısını göz ardı ederek, “bir grup insanı onlar olmadan tedavi etme” üzerine kurulu kabul görmüş bir pratik olarak ilerledi. Ancak Ronald Bassman’ın New York Ruh Sağlığı Ofisi (NYOMH) ile yürüttüğü çalışmalar, bu köhne paradigmaya karşı çıkan bir devrimin fitilini ateşledi: İşbirlikçi Güçlendirme (Collaborative Empowerment).

Ciddi akıl hastalığı teşhisi konulanlar, yalnızca pasif alıcılar değil, umut, seçim ve duyulan bir sesin rehberlik ettiği iyileşme sürecinin tam iş birliği içinde ortakları olabilir ve olmalıdır.

Can Sıkıcı Diyalog: Alıcılar ve Psikologlar

New York Eyalet Psikoloji Derneği (NYSPA) ve NYOMH arasında son yıllarda süren diyalog, sistemin akıl hastalarına etkili bir şekilde hizmet edememesi ve toplumsal kontrol aracı olarak devam eden rolü nedeniyle alevlendi. Bu tartışmalar, hizmet alanların geniş bilgi birikiminin yaygın olarak farkında olunmadığını gösterdi.

Peki, sistemin dışladığı ve görmezden geldiği, alıcıların bizzat dile getirdiği temel sorunlar nelerdi?

1. Umutsuzluğun Dayatılması

  • İnsanlara ömür boyu hasta kalacakları söyleniyor.
  • Kendi algılarına güvenmemeleri öğretiliyor.
  • Gelişim ve büyüme yerine, semptomlara aşırı odaklanılıyor.

2. Kişiliksizleştirme (Nesneleştirme)

  • Sistem, danışanlara birer nesne ve “hastalık” olarak yaklaşır.
  • Bireyin tüm davranışları tanı ile açıklanır; kişi tanı haline gelir.
  • Tanı, kişiyi geçersiz kılar ve onu gerçekten anlama çabasını engeller.

3. Kayıp Hissi ve Damgalanma

  • Kişi, kendi hayatı ve özgürlüğü üzerindeki kontrolünü kaybeder.
  • Kişisel kimliğin kaybı yaşanır; yerini hastalık kimliği alır.
  • Toplum tarafından beceriksiz, güvenilmez, hatta tehlikeli olarak algılandığı hissine kapılır. Bu, öz imaj üzerinde yıkıcı bir etki yaratır.

4. İzolasyon ve Bilgisizlik

  • Yaşananları başkalarına anlatamama, anlaşılmama ve kendi tedavisinde işbirlikçi olarak yer alamama.
  • “Etiketleyen” ile “etiketlenen” arasında derin bir mesafe algısı.

Bu sorunlar listesi, Bassman’ın da bizzat tecrübe ettiği gibi (elektroşok, insülin şoku, “kalıcı şizofreni” teşhisi), sistemin sunduğu bakımın ne kadar travmatik ve insanlıktan uzak olabileceğinin kanıtıdır.

Bassman’ın Cesur Sorusu: Yirmi beş yıldır ilaç kullanmadan semptomsuz yaşamam, güvenilirliğimi mi artıracak, yoksa önceden edinilmiş düşüncelere dayalı akıl yürütmelerle göz ardı edilen bir “anormallik” mi olacağım?

İşbirlikçi Güçlendirme Vizyonu: Üç Temel Alan

Bassman, bu yarayı iyileştirmek için, deneyim ve profesyonel kimliğin kesiştiği noktada bir pozisyon üstlendi ve vizyonunu üç temel alanda yoğunlaştırdı:

1. Potansiyel Rol Modelleri İçin Damgalamanın Kaldırılması

Bir zamanlar hastaneye yatırılmış kişilerin, taşıdıkları teşhis ve rol nedeniyle güvenilirliklerini ve kişiliklerini kaybetmeleri, onların başkalarına umut verecek rol model olmalarını engeller.

İyileşmiş olan tamirciler, öğretmenler, doktorlar ve psikologlar (Evet, meslektaşlar), risk almadan başarılarını kabul edemezler. Bassman bu durumu değiştirmek için hastaneye yatırılmış psikologlar için ulusal bir öz yardım destek grubu kuruyor. Amaç: Savunuculuk yapmak, kamuoyuna bilgi sunmak ve birbirlerine destek olmak.

2. Alıcılar ve Psikologlar Arasında İşbirlikçi Eğitim

Ruh sağlığı uzmanlarının birçoğu, C/S/X (Tüketici/Hayatta Kalan/Eski Hasta) hareketinden habersizdir. Bu durum, damgalama ve klişelerin sürdürülmesinde örtük roller oynamalarına neden olur.

Çözüm: Üniversite eğitim programlarına katılanlar ve profesyoneller arasında anlamlı bir diyalog geliştirmek. C/S/X hareketinin ürettiği ve iyileşme yolculukları için hayati değer taşıyan, ana akım medyada yer bulamayan “kaçak” literatür (runaway literature) dahil olmak üzere, bu bilginin sisteme dahil edilmesi şarttır.

3. Güçlendirme (Empowerment)

Güçlendirme kavramı yalnızca alıcılara değil, bizzat psikologlara da fayda sağlayacaktır. Kamu sektöründe çalışan profesyonellerde ortaya çıkan çaresizlik ve umutsuzluk, onları yeni, insanlara duyarlı modeller geliştirme heyecanından alıkoyar.

Kamu sektörü, bir sonraki paradigma değişiminin itici gücü olabilecek zorlukları ve teşvikleri sunar. Psikologların bu vizyona ortak olması, hem sistemi hem de kendi mesleki geleceklerini güçlendirecektir.

Kendi Radikal Eleştirmenlerine Dikkat Edecek miyiz?

Ronald Bassman’ın taahhüdü, sistemin içinden bir hayatta kalan olarak, bildiklerini kamuoyuna açıklamaktı. Bu, sadece bireysel bir hikaye değil, bir sistem eleştirisi ve mesleğe yapılan radikal bir çağrıdır.

Bassman’ın iki yıl önce katıldığı bir toplantının başlığı, bu mücadelenin özünü yansıtıyor: “Psikoloji Kendi Radikal Eleştirmenlerine Dikkat Edecek mi?”

Bu soru bugün de geçerliliğini koruyor. Ruh sağlığı profesyonelleri ve sistem alıcıları, gücü ve bilgiyi işbirlikçi bir şekilde paylaşarak, mevcut sistemin insanlıktan uzaklaştıran, damgalayıcı rollerini terk etmeye hazır mı? Cevap, iyileşme sürecinin geleceğini belirleyecek.


Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ruh sağlığı hizmetlerinin iyileşenler tarafından yeniden tasarlanması, sistemin güvenilirliğini ve etkinliğini nasıl artırır? Yorumlarınızı bekliyoruz.

Kaynak: https://www.radpsynet.org/newsletters/radpsynl8.html#RTFToC16