Oğuz Atay bir gün Ahmet Cemal’i arar ve…

“Eğer Oğuz Atay diye bir yazar olmasaydı ve çevirmen Ahmet Cemal günlerden bir gün onunla tanışmasaydı, Körleşme diye bir roman dilimize belki de çok daha geç bir tarihte ve bir başkası tarafından çevrilecekti.” İşte Körleşme’nin keşfinin hikâyesi…

İlk baskısı 1981 yılında Payel Yayınları tarafından yapılan Elias Canetti’nin Körleşme’si, bir süre önce Sel Yayınları tarafından yeniden yayımlandı. Canetti’nin etkileyici romanının çevirmeni Ahmet Cemal, bu yeni baskıda Körleşme’yi keşfedişini ilk kez anlattı. Cemal yazdığı Önsöz’de hikâyeyi şöyle anlatıyor: “Eğer Türk edebiyatında Oğuz Atay (1934-1977) diye bir yazar olmasaydı ve çevirmen Ahmet Cemal günlerden bir gün onunla tanışmasaydı, Körleşme diye bir roman dilimize belki de çok daha geç bir tarihte ve bir başkası tarafından çevrilecekti.

Yetmişli yılların ikinci yarısıydı. O sıralarda İstanbul’da, Teşvikiye’deki Belveder Apartmanı’nda bulunan Avusturya Kültür Ataşeliği’nde yarım gün çalışıyordum. İşimin bir bölümü Kültür Ataşeliği’nin kitaplık bölümünü de kapsadığı halde, ne Elias Canetti diye bir yazarın varlığından ne de onun Körleşme adlı romanından haberim vardı.

Oğuz Atay’la da hiç karşılaşmamıştım. Onu sadece Tutunamayanlar adlı romanından tanıyordum.

Bir öğlen vakti bağlanan telefonda karşıma Oğuz Atay çıktı. Söze derhal “sen” diyerek başladı:
“Sen rakı içer misin?”
“Arada evet …”
“Peki hiç şalgam suyu ile birlikte içtin mi?”
“Hayır.”
“Güzel. O halde bu akşamüstü saat altıda Atlas Sineması’nın girişinde ol. Seni bir yere götüreceğim.”

Dediği saatte buluştuk. “Bir yer” dediği, Ağa Camii’nden sapınca gidilen, “kendin pişir kendin ye” tipi bir meyhaneydi. O güne kadar meyhanenin böylesine de hiç gitmemiştim. Oturup etlerimizi seçtik. Daha doğrusu Oğuz Atay seçti. Benimle yıllardır tanışıyormuşuz gibi konuşuyordu. O güne kadar yaptığım çevirilerin neredeyse hepsini okumuştu. Bu arada şalgam suyu ile rakı da nefis gidiyordu. Bir ara çantasından Elias Canetti adlı bir yazarın Auto-da-Fé başlıklı romanını çıkardı. Canetti’nin –sonradan benim “Körleşme” diye Türkçeleştireceğim– Die Blendung’unun İngilizce çevirisiydi. “Bu romanın aslı Almanca. Ben İngilizce çevirisini bir solukta okudum. Şimdi sen en kısa zamanda romanın Almancasını getiriyorsun ve yine en kısa zamanda çeviriyorsun.Müthiş bir yazar, romanı da öyle!”

Emir büyük yerdendi. Kitabın Almancası gerçekten en kısa zamanda, Avusturya Kültür Ataşesi Prof. Hans E. Kasper’in değerli yardımlarıyla geldi. Kitabı okuduktan sonra benim de soluğum kesildi ve çevirmeye başladım. Ama ne yazık ki “en kısa zamanda” çeviremedim. Zaten hayatımda herhangi bir kitabı “zamanında” veya “en kısa zamanda” çevirebilmiş değilim. Sevgili Oğuz Atay, tanışmamızdan sonra dostluğumuz hiç kesilmediğinden ve tadını hiç unutamayacağım sohbetlerimiz onun evindeki sofralarda da sürdüğünden, romanın çevirisi üzerinde ciddiyetle çalıştığıma tanık oldu; hatta bazı pasajların Türkçesini de okudu ve çok beğendi. Ama çevirinin bittiğini göremedi. Onu 13 Aralık 1977 günü kaybettik.

Körleşme’nin ilk baskısı 1981 yılının aralık ayında Payel Yayınları tarafından yapıldı. Kitabın Avusturya Kültür Ataşeliği’nde düzenlenen basın tanıtımı için Avusturya Edebiyat Derneği Başkanı ve değerli dostum Dr. Wolfgang Kraus da İstanbul’a gelerek Canetti ve eseri üzerine bir konferans verdi. Bu programı o tarihten yaklaşık bir yıl önce, Dr. Kraus’un Viyana’daki evinde kararlaştırmıştık.

Körleşme başlıklı çevirimi, artık çoktandır aramızda bulunmayan bu çok değerli iki dostuma, bana Elias Canetti’yi ve Körleşme’yi tanıtan Oğuz Atay’a ve kitabın dilimizde yayımlanabilmesi için büyük destek veren Dr. Wolfgang Kraus’a ithaf ediyorum.”

29.01.2015 http://kitap.radikal.com.tr/

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir