Ahlaksız Düşüncenin Sırrı: Çocuklar Neden Sürekli Kaka ve Popo Diye Sayıklar?
Tuvalet Dedikodusu: Ayıbın Ardındaki Otorite Savaşı
Yazar: Jungish
(Eğitimin Kilitlediği Kapının Anahtarı)
Aziz Okuyucularım, Ey Evdeki O Çılgın Kahkahaların Sebebini Merak Edenler!
Şimdi size, evlerimizi, kahve sohbetlerimizi ve bazen de o masum zannedilen çocuk oyunlarımızı basan bir durumdan bahsedeceğim: Kaka, çiş ve popo muhabbeti!
Büyükler olarak bu duruma ya kaş çatar, ya utançla susarız. Sanırız ki, o veledin aklı bozuktur. Heyhat! Oysa bu “ayıp” kelimelerin ardında, insan ruhunun otoriteye ve düzene karşı açtığı en temel psikolojik savaş saklıdır.
I. Tabunun Tatlı Meyvesi: Yasaklanan Şeyin Cazibesi
Bizim toplumumuz, edep ve terbiye namına, vücudun bazı işlevlerini ve organlarını mutlak bir sır perdesi ardına saklamıştır. İşte o çocuk ruhu, bu durumu hemen fark eder.
- Sınırın İfşası: Çocuk, “Bu kelimeyi söyleyince, Annem/Babam kızarıyor, panikliyor, ortam geriliyor!” diye gözlemler. Bu, çocuğa muazzam bir güç verir. Dışarıdaki o koca otoriteyi (Süperego’yu) tek bir kelimeyle sarsabildiğini görür.
- Güce Karşı Deneme: Çocuk, bu kelimeleri kullanarak, toplumsal düzenin kırılganlığını test eder. Tıpkı, tahtın sağlamlığını kontrol etmek için küçük bir taş atan yaramaz bir prens gibi. Bu anlamsız zannedilen kelimeler, aslında “Sistem beni bu kadar ciddiye alıyor mu?” sorusunun cevabıdır.
Gündelik Misal:
Düşünün ki, bizim Hüsnü Bey, koca kahvede ciddi bir siyaset sohbeti yapıyor. Minik torunu gelip, “Babaanne kaka yaptı!” dese. Sohbet anında biter, ciddiyet uçar gider. İşte bu, tabu kelimenin, bütün yetişkin otoritesini anında dağıtma gücüdür!
II. Otonomi ve Kontrol Savaşı: Beden Benimdir!
Psikanalizin de işaret ettiği gibi, bu tür şakalar, çocuğun kişisel kontrol ve özerklik (otonomi) arayışıyla yakından ilgilidir.
- Bedenin Sahibi Olmak: Çocuk, hayatta pek çok şeyi kontrol edemez (ne zaman yatacağı, ne yiyeceği). Lakin kendi vücudunun işleyişi üzerinde büyük bir kontrol gücü kazanır (tuvalet eğitimi). Kaka, çiş meselesi, onun kendi bedeninde kurduğu ilk krallıktır. Bu krallığın sembollerini dilediği gibi kullanmak ister.
- Yaratıcı Dönüşüm: Çocuk, o dışarı atılan pisliği alıp, onu komik, isyan dolu bir malzemeye dönüştürür. Bu, yaratıcılığın en ilkel, en chthonic (yeraltı) formudur.
III. Sonuç: Ahlaki Uyanış ve Gülmenin Değeri
Biz, yetişkinler, bu duruma karşı ya katı bir utançla ya da ciddiyetle karşılık veririz. Lakin asıl yapmamız gereken, o yasaklanmış alayın gücünü anlamaktır.
- Katılığı Çözmek: Çocuğun bu anlamsız gevezeliği, bizim katı, duygusuz ve aşırı düzenli yetişkin dünyamıza karşı açılmış bir savaş çağrısıdır. Çocuk, bize gülmenin ve basit şeylerin gücünü hatırlatır.
- Gölgenin İfşası: Çocukların bu “ahlaksız” muhabbeti, bizim bastırdığımız, unuttuğumuz o ilkel, içgüdüsel gölge yanımızdır. Bu basit kelimelerle yüzleşebilen bir zihin, hayatın daha büyük ve karmaşık sorunlarına da daha esnek ve mizahla yaklaşabilir.



