Yazar: Özgür Atlas

Otizm Spektrum Bozukluğu Tanısında Kültürün Rolü: Küresel Bir Bakış Açısı

Günümüzün giderek daha da birbirine bağlı dünyasında, Otizm Spektrum Bozukluğunun (OSB) küresel yaygınlığı, farklı kültürel bağlamlarda bu durumun nasıl algılandığı ve tanısının nasıl konulduğunun derinlemesine anlaşılmasını zorunlu kılmaktadır. Dünya genelinde yaklaşık 100 çocuktan 1’ine OSB tanısı konulmakta olup, yaygınlık tahminleri son yıllarda artış göstermektedir (Zeidan vd., 2022). Bu makale, standardize

OKUMAK İÇİN TIKLA

Analitik Psikolojide İmgenin Dansı: Sembolik, Doğrudan ve Postmodern Bilinç

Analitik psikolojinin kurucusu Carl Jung için imgeler, insan psişesinin derinliklerine açılan kapılardır. Genellikle sembolik anlamlarıyla ele alınan bu imgeler, bilinçdışının mesajlarını bilince taşıyan aracılardır. Ancak Jung, imgelerin yalnızca sembolik yollarla değil, aynı zamanda doğrudan ve sembolik olmayan şekillerde de ortaya çıkabileceğinin farkındaydı. Bu durum, özellikle senkronistik vizyonlarda ve bazı rüya

OKUMAK İÇİN TIKLA

Modern ve Postmodern Bilinç: Gelişimsel Bir Yolculuk ve Terapötik Meydan Okumalar

Bilincin Batı kültüründeki tarihsel evriminde modern bilincin ötesine geçerek “postmodern bilinç” adı verilen yeni bir olgunun ortaya çıktığı görülüyor. Özellikle, bu yeni bilinç halinin psikopatolojiyle ilişkisini ve terapötik yaklaşımların nasıl değişmesi gerektiğini anlamamız gerekiyor. Modern Bilinç: Kurtuluş ve İç Çatışma Modern bilinç, Batı medeniyetinin büyük bir kültürel ve tarihsel başarısı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Osho’nun Gibberish’i ve Niffarî’nin Mirası: Sözün Ötesinde Birleşen Yollar

Modern spiritüel öğretilerin önemli figürlerinden Osho, kendi meditasyon teknikleri arasında “Gibberish” adı verilen bir pratikle dikkat çeker. Bu pratik, şaşırtıcı bir şekilde, 10. yüzyıl Sufi mistiği Muhammed ibn Abd al-Cebbar al-Niffarî‘nin öğretileri ve uygulamalarıyla derin bir yankı bulur. İki farklı zaman diliminde yaşayan bu aydınlanmış ruhlar, dilin ve zihnin sınırlayıcı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sufi Mistik Câbir (al-Niffarî): Sözün Ötesindeki Hakikatin Peşinde

Sufi mistik Câbir olarak bilinen Muhammed ibn Abd al-Cebbar ibn al-Hasan al-Niffarî (ö. 965), 10. yüzyıl İslam dünyasının belki de en radikal ve sıradışı mutasavvıflarından biridir. Onun yaşamı ve öğretileri hakkında elimizdeki bilgiler sınırlı olsa da, özellikle günümüze ulaşan “Al-Mawāqif” (Duraklar) ve “Al-Mukhātabāt” (Hitaplar) adlı eserleri, onun derinlikli manevi yolculuğuna

OKUMAK İÇİN TIKLA

Oidipus mu Elektra mı? Kaderinizi Söyleyelim.

🤔 İnsan psikolojisinin bu iki ikonik ve bir o kadar da tartışma yaratan yanını, günlük hayatın karmaşasında nasıl bulduğumuza dair bir deneme yazmak istedik. Oidipus: Anneciğin Küçük Kahramanı ve Rakip Baba Ah, Oidipus! Bu kompleks, Freud’un dehasından çıkan ve her erkek çocuğun gelişiminde bir nevi zorunlu geçit töreni olan o

OKUMAK İÇİN TIKLA

Diyalektik Bir Kültür Kavramı İçin

Marcel Stoetzler’den Bir Bakış Marcel Stoetzler’in “Diyalektik Bir Kültür Kavramı İçin” başlıklı makalesi, kültür ve medeniyetin karmaşık ve çoğu zaman çelişkili ilişkisini mercek altına alıyor. Frankfurt Sosyal Araştırmalar Enstitüsü’nün 1950’lerdeki bir sosyoloji ders kitabından yola çıkarak, kültürün “yerine getiremediği bir sözü” medeniyetin nasıl “yerine getirebileceği” fikrini inceliyor. Bu analiz, Almanya’da

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aptalların Kapitalizmi : Kapitalizmin Eleştirel Analizi

Marcel Stoetzler’in kaleme aldığı bu kapsamlı metin, kapitalist toplumun ve modernitenin çelişkilerini, ikiyüzlülüklerini ve tarihsel eğilimlerini radikal bir eleştirel perspektifle inceliyor. Medeniyet süreci, liberalizm, milliyetçilik, kimlik politikaları, emperyalizm ve terörizm gibi bir dizi karmaşık konuyu ele alarak, okuyucuyu mevcut dünya düzeninin temelleri hakkında derinlemesine düşünmeye davet ediyor. 1. Medeniyet, Liberalizm

OKUMAK İÇİN TIKLA

Psikanalizin Bilimsel Zemini: Duygusal Zihin, Tedavi Hedefleri ve Etkinlik

Mark Solms’un (2018) BJPsych International’da yayımlanan makalesi, psikanalizin temel bilimsel iddialarını sunarak, onun “kanımta dayalı” olmadığı yönündeki yaygın ön yargıyı çürütüyor. Bu analiz, psikanalizin sağlık ve hastalıkta duygusal zihnin işleyişini, psikanalitik tedavinin neye ulaşmayı amaçladığını ve ne kadar etkili olduğunu inceliyor. A. Duygusal Zihnin İşleyişi: Doğuştan Gelen İhtiyaçlar ve Öğrenme

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaratıcı Deneyimleri Oluşturabilmek İçin Ne Olmalıydı ?

Winnicott’ın geçiş alanı (transitional space) ve potansiyel mekân kavramlarını anlamak bu açıdan önemlidir. Bu alan, bireyin yaratıcı deneyimler yaşadığı, oyun ve gerçeklik arasındaki etkileşimin gerçekleştiği bir mekândır. Peki oültürel deneyimin bu mekândaki yerini nedir ? Bebek ile anne, çocuk ile aile, birey ile toplum ya da dünya arasındaki potansiyel mekân,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lanetin Gölgesi ; Patrice Lumumba

Patrice Lumumba, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin ilk başbakanı ve bağımsızlık hareketinin önemli bir lideri olarak, bize birçok konuda ilham verebilecek bir figür. İşte ondan öğrenebileceklerimiz: Lumumba’nın hayatı ve mücadelesi, bağımsızlık, adalet ve birlik için verilen mücadelenin hem ilham verici hem de trajik yönlerini gösteriyor. Onun hikayesi, özellikle ezilen halkların haklarını savunanlar

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kongo’nun Kara Lekesi: II. Leopold’un Sömürge Vahşeti

Belçika Kralı II. Leopold’un Yaptıkları Belçika Kralı II. Leopold (1835-1909), 1865’ten 1909’a kadar Belçika’yı yönetmiş ve özellikle Kongo Özgür Devleti’ni (bugünkü Demokratik Kongo Cumhuriyeti) kişisel mülkü olarak kontrol etmesiyle tanınmıştır. Leopold’un Kongo’daki eylemleri, insanlık tarihindeki en vahşi sömürgecilik örneklerinden biri olarak kabul edilir ve milyonlarca insanın ölümüne, işkenceye ve sömürüye

OKUMAK İÇİN TIKLA

Öfke ve Dürtü Karışımı Hayata Karışırsa Ne Olur?

Öfke güçlü bir duygudur, dürtü ise anlık bir harekete geçme eğilimi. Bu ikisi birleştiğinde ve hayata kontrolsüzce karıştığında, hem bireyin kendisi hem de çevresi için oldukça yıkıcı sonuçlar doğurabilir. “Öfke ile dürtü karışımı” genellikle dürtüsel agresyon veya dürtüsel öfke patlamaları olarak adlandırılan durumları ifade eder. İşte bu karışımın hayata nasıl yansıdığı ve sonuçları: 1.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Öfke: Bir Patoloji mi, Toplumsal Dönüşüm Çağrısı mı?

Toplumda öfke genellikle kontrol edilmesi, bastırılması gereken olumsuz bir duygu, hatta bir patoloji olarak görülür. Öfkelenen bireyler “sakin olmalı,” “kendini kontrol etmeli” gibi nasihatlerle karşılaşır. Elbette, kontrolsüz ve yıkıcı öfke bireysel ve ilişkisel sorunlara yol açabilir. Ancak, bu yaygın bakış açısı, öfkenin altında yatan daha derin anlamları ve toplumsal köklerini göz ardı etmemize neden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Engelliler Açısından Acıları Üreten Yapılar: Engelliliğin Sosyal Modeli

Engellilik, çoğu zaman bireyin kendi bedensel veya zihinsel “eksikliği” olarak algılanır. Ancak bu bireysel (tıbbi) model yerine, engelliliğin sosyal modeli, acıların ve zorlukların kaynağını bireyde değil, toplumun ve yapıların engelli bireyler için yeterince erişilebilir, kapsayıcı ve adil olmamasında bulur. Engelli bireylerin yaşadığı acıları üreten yapılar, fiziksel, tutumsal ve sistemsel engeller olarak üç ana başlıkta incelenebilir:

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nesneleştirme ile Nesne’leştirme Arasındaki Fark

Türkçede “nesneleştirme” kelimesi, kullanım bağlamına göre farklı anlamlar taşıyabilen ve bu farklılıkların yazımında da incelikler barındıran bir kelimedir. Aslında, genel kullanımda ve dilbilgisel olarak “nesneleştirme” (bitişik yazım) doğru kabul edilirken, sizin vurguladığınız “nesne’leştirme” (kesme işaretli yazım) genellikle belirli bir bağlama veya vurguya işaret eder. Nesneleştirme (Bitişik Yazım): Genel Anlamlar Bitişik yazılan “nesneleştirme,” en yaygın olarak iki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kapitalist Toplumun Gizli Yapısında Neler Var ?

Kapitalist toplumun görünen yüzü, piyasa, rekabet, özel mülkiyet ve kâr amacı gibi kavramlarla tanımlanır. Ancak bu sistemin derinde, çoğu zaman bilinçli olarak fark etmediğimiz, gizli yapıları ve dinamikleri vardır. Bu yapılar, sistemin kendisini yeniden üretmesini, sürdürmesini ve belirli güç ilişkilerini tahkim etmesini sağlar. Marxçı ve eleştirel teorinin perspektifinden bu gizli yapıları inceleyelim:

OKUMAK İÇİN TIKLA

Enerjiler, Çakralar, Bilinç Temizliği ve Regresyon Terapisi: Yeni Dönem Ruhsal Şifalanma Pratikleri ve Kapitalizm Arasındaki İlişki

Son yıllarda popülerliği giderek artan enerji çalışmaları, çakra açma, bilinç temizliği, regresyon terapisi gibi “yeni dönem ruhsal şifalanma” pratikleri, bireylere iç huzur, denge ve kişisel dönüşüm vaat ediyor. Ancak bu pratikler ile modern kapitalist sistem arasındaki ilişki, derinlemesine analiz edildiğinde karmaşık ve çoğu zaman çelişkili bir tablo ortaya koyar. Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsan Psikolojik Faaliyetleri ve Öz-Bilincinin Toplumsal Yaşamın ve Üretim İlişkilerinin Bir Yansıması Olması Ne Demektir?

Bu ifade, özellikle Marksist psikoloji ve sosyal psikoloji gibi akımların temel aldığı bir bakış açısını temsil eder. Temelde, insan zihninin, düşüncelerinin, duygularının, inançlarının ve hatta “ben” algısının (öz-bilincinin) salt biyolojik bir ürün olmayıp, içinde yaşanılan toplumsal koşullar, tarihsel süreçler ve özellikle de ekonomik üretim biçimleri tarafından şekillendirildiğini savunur. Bu ne demek, maddeler halinde açıklayalım: 1. Psikolojik

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Madde Düşünceden Önce Gelir”: Psikolojideki Karşılığı

“Madde düşünceden önce gelir” ifadesi, felsefede genellikle materyalist bakış açısını temsil eden bir ilkedir. Bu ilke, evrenin temelinin madde olduğunu, bilincin, düşüncenin ve ruhun maddenin bir ürünü veya yansıması olduğunu savunur. Yani, fiziksel gerçekliğin (madde) varlığı, düşüncenin varlığından bağımsız ve önceliklidir. Psikoloji ise bu materyalist ilkeyi farklı şekillerde yorumlayıp kendi alanına entegre

OKUMAK İÇİN TIKLA