Yazar: simurg

Spinoza’nın Toplumsal Sözleşme Anlayışının Günümüz Demokrasilerine Yansıması

Birey ve Toplum Arasındaki Denge Spinoza’nın toplumsal sözleşme anlayışı, bireyin doğal haklarını devretmesi yoluyla bir topluluğun oluşumunu açıklar. Ona göre, bireyler, kendi güvenliklerini ve refahlarını artırmak için doğal özgürlüklerinin bir kısmını topluma devreder. Ancak, bu devir mutlak bir boyun eğme değil, rasyonel bir anlaşmadır. Günümüz demokrasilerinde bu, vatandaşların özgürlüklerini korurken

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yedi Bin Yıllık Adımlar: Hatay’da Keşfedilen Ayak İzleri Tarihe Işık Tutuyor

Keşfin Temel Özellikleri Tell Kurdu Höyük’te gerçekleştirilen arkeolojik kazılarda, Milattan Önce 5200 yılına tarihlenen tabakalarda beş adet insan ayak izi tespit edildi. Bu buluntular, Ubeyd Dönemi’ne karşılık gelen Orta Kalkolitik evreye ait olup, ıslak çamur zemin üzerinde oluşan doğal kalıntılar olarak tanımlanmaktadır. Kazı ekibi, 21 Ağustos 2025 tarihinde 8564 numaralı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sait Faik’in “Lüzumsuz Adam” Hikâyesinde Bireyin Toplumdaki Yalnızlığının Çok Yönlü Değerlendirmesi

Bireyin Toplumla Çatışması ve Ait Olmama Hissi “Lüzumsuz Adam”da Sait Faik, ana karakteri İsmail üzerinden bireyin toplumla uyumsuzluğunu ve bu uyumsuzluğun yarattığı içsel çatışmayı merkeze alır. İsmail, modern şehir hayatının karmaşasında kendine yer bulamayan, işlevsiz addedilen bir bireydir. Bu durum, bireyin toplumsal beklentilere uymadığı için dışlanması ve kendi varlığını sorgulaması

OKUMAK İÇİN TIKLA

Batı’nın Doğuyu Temsil Biçimleri ve Sessizliğin Sorgulanması

Temsilin Eleştirisi Batı’nın Doğu’yu temsil etme biçimleri, tarih boyunca bilgi üretiminin ve kültürel söylemin bir aracı olarak kullanılmıştır. Bu süreç, Doğu toplumlarının karmaşık gerçekliklerini basitleştiren, genelleyici ve çoğu zaman ötekileştirici bir çerçeve sunar. Bu temsil, bilimsel söylemler, edebiyat, sanat ve medya aracılığıyla inşa edilerek, Doğu’nun egzotik, geri kalmış veya gizemli

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sokrates’in “Kendini Bil” Aforizması: Antik Yunan Toplumunda Birey ve Kolektif Arasındaki Denge

Bireysel Bilinç ve Toplumsal Düzen Sokrates’in “kendini bil” aforizması, Antik Yunan toplumunda bireyin kendi ahlaki ve entelektüel sınırlarını sorgulamasını teşvik eden bir ilke olarak ortaya çıkmıştır. Bu ifade, bireyin kendi doğasını, arzularını ve erdemlerini anlamasını gerektirirken, aynı zamanda bireyin toplumsal yapı içindeki yerini ve sorumluluklarını da göz önünde bulundurmasını zorunlu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kürt Mitolojisinde Yasak Aşkın Çatışmaları: Siyabend û Xecê’nin Temel Dinamikleri

Köken ve Anlatı Yapısı Siyabend û Xecê destanı, Kürt sözlü geleneğinin temel unsurlarından biri olarak, Süphan Dağı eteklerinde geçen bir hikaye çerçevesinde gelişir. Destan, yetim bir avcının yetkinliklerini ve bir ağa kızının çekiciliğini merkeze alarak, toplumsal normların bireysel arzularla çarpışmasını belgeler. Anlatı, yıldırımın çarptığı bir ağaçtan elde edilen demirin kılıçlara

OKUMAK İÇİN TIKLA

Pulp Fiction’ın Doğrusal Olmayan Anlatısı ve Klasik Hollywood Anlatısıyla İdeolojik Karşıtlıklar

Doğrusal Olmayan Anlatının Felsefi Temelleri Pulp Fiction’ın anlatı yapısı, zamanı kronolojik bir çizgiden kopararak parçalı ve döngüsel bir kurgu sunar. Bu yapı, Bergson’un süre (durée) kavramıyla ilişkilendirilebilir, çünkü süre, zamanın öznel ve akışkan doğasını vurgular. Bergson’a göre zaman, mekanik bir sıralama değil, bireyin bilinç akışında birleşen anların sürekli bir deneyimidir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Jacques Derrida’nın Yapısöküm Yönteminin Estetik Yargılara Etkisi

Anlamın Çözülmesi ve Estetik Algı Yapısöküm, estetik yargıların temelinde yatan anlamların sabit olmadığını savunur. Geleneksel estetik yaklaşımlar, bir sanat eserinin değerini nesnel ölçütlere dayandırmaya çalışırken, yapısöküm bu ölçütlerin kültürel, tarihsel ve dilbilimsel bağlamlara gömülü olduğunu gösterir. Örneğin, bir resmin “güzel” olarak değerlendirilmesi, izleyicinin öznel deneyimleri, toplumsal normlar ve dilin kullanımıyla

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sosyal Manipülasyonun Kökenleri ve Etki Mekanizmaları

İnsan İlişkilerinde Güç Dinamikleri Sosyal manipülasyon, bireylerin günlük etkileşimlerinde başkalarını etkileme ve yönlendirme çabası olarak tanımlanabilir. Bu süreç, bireyin kendi çıkarlarını maksimize etmek için bilinçli ya da bilinçsiz şekilde başkalarının davranışlarını şekillendirme girişimlerini içerir. Pragmatik etik anlayışı, bireylerin ahlaki ilkeleri esneterek sonuç odaklı hareket ettiğini öne sürer. Bu bağlamda, manipülasyon,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gaudí’nin Mimarisinde Politik Sesin İzleri

Mimarinin Toplumsal YansımalarıAntoni Gaudí’nin eserleri, estetik ve teknik yeniliklerin ötesinde, toplumsal dinamikleri yansıtan birer araç olarak değerlendirilebilir. 19. yüzyılın sonları ve 20. yüzyılın başlarında Katalonya, İspanya’nın merkezi otoritesine karşı özerklik arayışında olan bir bölgeydi. Gaudí’nin eserleri, bu bağlamda, Katalan kimliğinin ve modernizmin bir yansıması olarak ortaya çıktı. Sagrada Familia gibi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çözüm Odaklı Kısa Süreli Terapi ile Psikanalitik Terapi: Bireysel Değişim Süreçlerinin Karşılaştırmalı Analizi

Değişim Sürecine Yaklaşım FarklılıklarıÇözüm odaklı kısa süreli terapi (ÇOKST), bireyin değişim sürecini hızlı, pragmatik ve hedef odaklı bir yaklaşımla ele alır. Bu yöntem, bireyin mevcut problemlerine odaklanmak yerine, istenen sonuçları tanımlamaya ve bu hedeflere ulaşmak için pratik stratejiler geliştirmeye öncelik verir. Terapist, bireyin güçlü yönlerini ve geçmiş başarılarını vurgulayarak, kısa

OKUMAK İÇİN TIKLA

Proto-Dil’in Kökenleri ve Bilişsel Evrim

Bilişsel Temeller ve Evrimsel Kökenler Proto-dil, insan iletişiminin erken biçimlerini ifade eder ve bilişsel evrimin karmaşık bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. İnsan beyninin prefrontal korteksindeki gelişim, soyut düşünme ve sembolik ifade kapasitesini artırmıştır. Bu süreç, yaklaşık 2 milyon yıl önce Homo habilis döneminde başlayan alet kullanımıyla paralel ilerlemiştir. Alet yapımı,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaşar Kemal’in Yer Demir Gök Bakır’ında Toplumun Psikolojik Yönelim Bozukluğunun Anlatı Yoluyla Yansıtılması

Anlatının Toplumsal Zeminle Bağlantısı Yer Demir Gök Bakır, kırsal bir topluluğun yaşam mücadelesini merkeze alarak, birey-toplum ilişkisinin karmaşık dinamiklerini ele alır. Anlatı yapısı, toplumun kolektif bilincindeki çelişkileri ve psikolojik yönelim bozukluklarını açığa çıkarır. Roman, Çukurova bölgesinin feodal yapısı ve tarımsal yaşamın zorlukları etrafında şekillenir. Bu bağlamda, topluluğun ekonomik ve sosyal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kierkegaard’ın Bireysel Özgürlük Anlayışının Modern Birey Üzerindeki Etkileri

Bireysel Özgürlüğün Felsefi TemelleriSøren Kierkegaard’ın bireysel özgürlük kavramı, bireyin varoluşsal sorumluluğunu merkeze alarak modern düşünceye derin bir katkı sunar. Özgürlük, Kierkegaard için, bireyin kendi varoluşunu anlamlandırma ve seçim yapma kapasitesidir. Bu, bireyin dışsal otoritelerden bağımsız olarak kendi anlamını inşa etme sürecini ifade eder. Özgürlük, yalnızca bir hak ya da politik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Theodor Adorno’nun Sanatın Özerkliği: Modern Kapitalist Toplumlarda Sanatın Rolü

Sanatın Özerkliğinin Kavramsal Temelleri Sanatın özerkliği, Adorno’nun estetik teorisinin temel taşlarından biridir ve sanatın toplumsal işlevlerden bağımsız olarak kendi iç mantığına dayalı bir alan olarak var olabileceğini savunur. Bu görüş, sanatın estetik değerinin, dışsal ekonomik ya da politik baskılardan bağımsız olarak değerlendirilmesi gerektiğini öne sürer. Ancak Adorno, modern kapitalist toplumlarda

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anaksagoras’ın Nous’u ve Aristoteles’in İlk Hareket Ettirici Kavramlarının Evren Anlayışındaki Rolleri

Anaksagoras’ın Nous Kavramı Anaksagoras, evrenin oluşumunu açıklamak için nous kavramını öne sürer. Nous, maddi olmayan, sonsuz, değişmez ve saf bir akıl olarak tanımlanır. Evrendeki tüm maddeler (tohumlar ya da “spermata”) başlangıçta kaotik bir karışım halindeyken, nous bu karışımı hareket ettirerek kozmik düzeni başlatır. Bu ilke, evrendeki çeşitliliği ve düzeni mümkün

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anna Karenina’da Aristokrasi ve Köylülük: Rus Toplumunun Sosyolojik Aynası

Toplumsal Hiyerarşinin KökenleriAnna Karenina, 19. yüzyıl Rus toplumunun aristokrasi ve köylülük arasındaki gerilimi, sınıfsal ayrışmanın tarihsel ve ekonomik temellerine dayanarak yansıtır. Aristokrasi, servet, eğitim ve siyasi ayrıcalıklarla tanımlanırken, köylülük tarımsal emeğe ve geleneksel yaşam biçimlerine bağlıdır. Bu iki grup arasındaki ekonomik bağımlılık, aristokrasinin köylülere toprak ve iş sağlama rolüyle şekillenir,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler’inde Çoksesli Roman Kurgusunun İşleyişi

Çoksesliliğin Temel Yapısı Çoksesli roman, tek bir anlatıcı sesinin otoritesine dayanmaz; bunun yerine, karakterlerin her biri kendi bağımsız bilinciyle hareket eder. Karamazov Kardeşler’de bu yapı, Dmitri, İvan ve Alyoşa gibi ana karakterlerin her birinin kendi dünya görüşünü, inançlarını ve iç çatışmalarını özgürce ifade etmesiyle belirginleşir. Anlatıcı, karakterlerin düşüncelerine müdahale etmez

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yaratıcılık ve Akış: Psikolojide Sanatsal Üretimin Farklı Yüzleri

Yaratıcılığın Psikolojik Temelleri Yaratıcılık, insan zihninin karmaşık süreçlerinden biri olarak, yeni ve özgün fikirlerin üretimiyle ilişkilendirilir. Psikolojide yaratıcılık, bilişsel süreçler, duygusal dinamikler ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle incelenir. Araştırmalar, yaratıcı düşüncenin, problem çözme, esnek düşünme ve özgün bağlantılar kurma yeteneğiyle şekillendiğini gösterir. Yaratıcı süreç, bireyin bilgi birikimiyle hayal gücünü birleştirerek yeni

OKUMAK İÇİN TIKLA

Acı Mirasının Varoluşsal İzleri: Yüzünde Bir Yer’de Felsefi Dönüşüm

Nesiller Arası Devamlılık Acının nesiller arası aktarımı, bireysel varoluşu kolektif bir yükle şekillendirir. Romanın merkezindeki genç kadın karakter, babaannesi Bese’nin 1938 Dersim olaylarından kalan travmatik deneyimleri üzerinden bu aktarımı deneyimler. Bese’nin sessizliği, yalnızca bir suskunluk değil, travmanın epistemolojik bir bariyer oluşturmasıdır; bu, bireyin kendi kimliğini sorgulamasına yol açar. Felsefi olarak,

OKUMAK İÇİN TIKLA