2011 yılında Man Booker Ödülü?nü kazanmış Julian Barnes?in ?Bir son Duygusu? isimli romanı okuyucuyla buluştu. ?Metroland ?, ?Flaubert’in Papağanı?, ?Seni Sevmiyorum? adlı romanlarıyla dikkat çeken yazar, son romanıyla daha önce dört kez aday gösterildiği Man Booker Ödülü?nü kazandı.
Roman, yaşlı bir adamın yaklaşık kırk yıl önce yaşadığı bazı olayları hatırlaması- en yakın arkadaşıyla arasında geçenler- ve bu olaylara dair yaşanan yeni gelişmeler etrafında şekilleniyor. Geçmişi anlatarak başlayan roman günümüze dönüyor ve esas olarak insanın hatırladıklarıyla yaptıkları arasındaki farklılıkları vurguluyor. Kurgusunun okuyucuyu etkileyebildiği ve merak uyandırdığı açık. Ancak yer yer verilen gereksiz detayların ve sorgulamaların kitabı sıkıcı hale getirdiğini de düşünmeden edemiyorsunuz. Örnek vermek gerekirse, devam eden olay örgüsünü es geçerek ana karakterin eski karısıyla ilgili anılarını okurken buluyorsunuz kendinizi. Zira ana karakter dahi bu tarz olayla ilgisiz bir detaydan bahsederken konuyu saptırdığından bahsediyor, yani ana karakterini konuştururken yazar dahi konudan saptığını kabul ediyor. Ve bir süre sonra kitabın sadece olay örgüsüyle ilgili kısımlarını okuduğunuzu ve atlayarak ilerlediğinizi fark ediyorsunuz.
Kitabın sonu şaşırtıcı. Ancak tüm kitap boyunca bahsi geçen ve olayın temelini oluşturan günlüğü okuyamıyorsunuz. Ana karakterlerini titizlikle oluşturan yazarın günlükten sadece bir sayfa okutması ve bu sayfanın da karakterin ruh halini anlamaktan ziyade bir gizemmiş havası verilmesi kimi okuyucunun hevesini kırabilir ve beklentiyi düşürebilir.
Romanda yer yer sorgulamalar ve çeşitli konular üzerinde yorumlar ve yazarın düşüncelerini bulmak mümkün. Yazar tarihe ve felsefeye dair söylemek istediklerini kurguya güzel bir şekilde uyarlıyor ve karakterlerini bu doğrultuda şekillendiriyor. İronileriyle dikkat çeken karakterin yazarla da özdeşleştiğini düşünmek belki de mümkün. Zaten bu karakterin ağzından tartışmalara tanık oluyoruz, yorumlarını dinliyoruz. Yine olay örgüsü içinde geçirdiği yazarlar ve müziklerle de bu alanlarda kendini yansıtabiliyor.
Kitabın dilinde herhangi bir sıkıntı yok. Düşen tempoyu bir nebze kurtaran kitabın dili oluyor. Ancak kitabın kimi kısımlarında yazım yanlışlarının ve imla hatalarının olduğunu belirtmekte fayda var.
Sonuç olarak kitabın kurgusunda sorun olmasa da fazla ayrıntıya boğulduğunu ve kısmen yaratılmak istenenden farklı noktaya düştüğünü söylemek yerinde olacak.

Deniz Antepoğlu
denizantepoglu@hotmail.com

Kitabın Künyesi
Bir Son Duygusu,
Julian Barnes,
Ayrıntı Yayınları,
Çev: Serdar Rifat Kırkoğlu,
2013
150 sayfa

Previous Story

Eleştiri Üzerine Bir Bakış (2) – Faiz Cebiroğlu

Next Story

Zamanın Yüreğini Kanatan Sözler (4) ? Mehmet Ercan

Latest from Romanlar

Sarsılmak – Zafer Köse

Sarsılmak, derin ve katmanlı bir roman. Gündelik dilin nüanslarını yansıtan akıcı bir dille yazılmış olması da önemli.Zafer Köse sadece bir depremi değil, toplumsal ve
Go toTop

OKUMA ÖNERİLERİMİZ