Kategori: Fırat Devecioğlu

Lazarus – Tanrı Oyuncağı – Fırat Devecioğlu

Yazar, eğitmen, yapımcı ve kültür girişimcisi Fırat Devecioğlu’nun yeni kitabı “Lazarus – Tanrı Oyuncağı” Destek Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Lazarus – Tanrı Oyuncağı ana karakterin sıradan bir fotokopiciden, kendi içindeki karanlıkla yüzleşen bir katil olma yolculuğunu ele alıyor. Bu süreç, hastanede geçirdiği dönem ve orada yaşadığı olaylar aracılığıyla dramatik bir şekilde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yüzleşme – Fırat Devecioğlu “İnsanı yüzleşemediği boşlukları yönetir”

Fırat Devecioğlu’nun bu satırları “beyaz yakalı”, “kariyer odaklı birey” veya “idealist” gibi tasvir edilen günümüz insanının yaşamsal kaygılarını dile getiriyor. Mutlu olmak için Nepal’e yolculuk yapmak veya ünlü kariyer koçları ile bir sahnede zıplamak zorunda mıyız? Belki daha basit bir yol izleyebiliriz. Devecioğlu gibi “İnsanı yüzleşemediği boşlukları yönetir,” der ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hatayı Kendinde Arayan İyi Yürekliler – Fırat Devecioğlu

Neredeyse her gün, hayal kırıklığı yaşayan, iyi yürekli birinin üzüntüsüne şahit oluruz. Belki de bugün, önemsenmeyen inceliklerimiz yüzünden kırılan kalp bize aittir. Gördüğümüz en hüzünlü bakış, yaşadığı kötülükleri anlamaya çalışan ve her defasında kendini suçlayan iyi yürekli insanların gözlerindedir. Kimseye zararı olmayan ve kendine has naif üzüntüleriyle dolu iyi insanları

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kalabalıkların ve Güçlülerin İçinde Kaybolmak Zayıfların İşidir, Yalnızların Değil!

Geçtiğimiz yıllarda, dünyada çok ses getiren bir kitap yayınlandı. Yazar Bronnie Ware “Ölmek üzere olanların en yaygın 5 pişmanlığı” adlı çalışmasında, sayılı günleri kalan hastalarla bir dizi röportaj gerçekleştiriyor ve yaşamlarındaki en büyük pişmanlıklarını soruyor. Ölüm ile burun burana olan bu insanların, pişmanlık konusundaki ortak cevabı ise şöyle;

OKUMAK İÇİN TIKLA

Modern Zaman Tuzağı; ‘Sevdiğin İşi Yap!’ – Fırat Devecioğlu

Çoğu zaman coşkulu bir ifadenin arkasına saklanmış  bir ‘gerçek’ vardır ve onu göremeyiz. Kelimelerin büyüsüne kapılır gideriz. Mesela birileri çıkar ve ’’sevdiğin işi yap!’’ der. Bir an ‘başka bir diyara’ götürür bu kelimeler…’’sen önce sevdiğin işi yap gerisi gelir’’. ‘’sevdiğin işi yaparsan hiç çalışmamış gibi olursun!’’ Oysa sevdiğin işi yap denildiğinde benim aklıma;

OKUMAK İÇİN TIKLA