Kategori: Jacques Derrida

Sessizliğin Dili: Zerê’de İşaret Dili ve Derrida’nın Différance Kavramı

Kazım Öz’ün Zer filmi, dilsiz bir kadın kahramanın işaret diliyle kendini ifade etme çabası üzerinden, insan varoluşunun, kimliğin ve anlamın sınırlarını sorgular. Bu bağlamda, işaret dili, Jacques Derrida’nın différance kavramıyla ilişkilendirilebilir mi? Différance, anlamın sürekli ertelenmesini, kelimeler arasındaki farkların ve izlerin birbiriyle ilişkili bir ağ oluşturmasını ifade eder. Zerê’nin sessiz

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anlamın Döngüsel Serüveni: Popüler Kültür, Retro Akımlar ve Différance

Popüler kültürün sürekli değişen akımları ve retro dalgalarının geri dönüşü, Jacques Derrida’nın différance kavramıyla anlamın sabitlenememesini çarpıcı bir şekilde açığa vurur. Anlam, sabit bir zemin yerine kaygan bir yüzeyde gezinir; ne tam olarak yakalanabilir ne de nihai bir forma hapsolabilir. Bu döngüsel hareket, bir yandan anlamın sürekli ertelenmesini ve çoğullaşmasını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Popüler Kültür ve Différanceın Kesişim Noktaları

Anlamın Sürekli Ertelenişi Popüler kültür, anlamın sabitlenemediği bir alan olarak, différance kavramının zamansal ve anlamsal erteleme boyutunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Derrida’nın différanceı, anlamın bir öze ya da merkeze sabitlenemeyeceğini, sürekli farklılaşma ve erteleme yoluyla oluştuğunu savunur. Popüler kültürde bu, trendlerin hızlı döngüleri ve geçmişten ödünç alınan estetiklerin yeniden

OKUMAK İÇİN TIKLA

Söylemin Sınırlarında: Foucault ve Derrida’nın Karşılaşması

İktidarın Üretkenliği ve Söylemin Dokusu Michel Foucault’nun iktidar anlayışı, bireylerin ve toplumların nasıl şekillendiğini anlamak için söylemi merkezine alır. İktidar, ona göre yalnızca baskıcı bir kuvvet değil, aynı zamanda öznellikleri inşa eden, bilgi üreten ve toplumsal ilişkileri düzenleyen bir mekanizmadır. Söylemler, bu bağlamda, tarihsel arşivlerde biriken ve bireylerin kimliklerini, arzularını,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kürasyonun Tiyatrosunda Différance’ın Yönetsel Sorusu

Kürasyon pratikleri, bireyin kimliğini bir tiyatro sahnesi gibi düzenleyip sunarken, différance bu düzenlemenin ardındaki yönetsel iradeyi sorgular. Kimlik, kürasyon yoluyla bir anlatıya dönüşür; birey, seçilmiş imgeler, söylemler ve jestlerle kendini bir performans olarak inşa eder. Ancak Jacques Derrida’nın différance kavramı, bu performansın yönetmeninin kim olduğunu, anlamın nasıl ertelendiğini ve farklılıkların

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kimliğin Kürasyonu: Différance ve Çıkışsızlığın Felsefi İnşası

Popüler kültür, bireyin kimliğini bir tür sonsuz yapıbozum süreci olarak şekillendirir; bu süreç, sabit bir özü reddeder ve anlamın sürekli ertelenmesiyle işler. Jacques Derrida’nın différance kavramı, bu inşanın çıkışsızlığını anlamak için bir anahtar sunar: Anlam, hiçbir zaman tam olarak sabitlenemez, çünkü her işaret, başka işaretlere gönderme yaparak kendi eksikliğini açığa

OKUMAK İÇİN TIKLA

Metaforun Dili ve Düşüncenin Dönüşümleri

Anlamın Kaygan Zemininde Metafor Metafor, insan düşüncesinin sınırlarını zorlayan bir araçtır; dilin, zihnin ve kültürün kesişim noktasında durur. Lacan’ın “arzunun kayması”, Derrida’nın “merkezsizleştirme” ve Wittgenstein’ın “dil kullanımı” kavramları, metaforun farklı yüzlerini açığa vurur. Lacan’da metafor, arzunun sürekli yer değiştiren, sabitlenemeyen doğasını ifade eder; bir şeyin yerine başka bir şeyin geçtiği,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Modern Mitlerin Çözülüşü

Anlamın Kırılganlığı Jacques Derrida’nın dekonstrüksiyon yöntemi, mitlerin “logos”unu, yani anlamın kendisini sorgular. Her anlatı, birbiriyle çelişen anlam katmanlarından oluşur ve bu katmanlar çözüldüğünde, modern toplumun kutsal saydığı yapılar birer mit olarak belirir. Demokrasi, bilim, ilerleme gibi kavramlar, mutlak gerçeklik iddiasıyla kendilerini dayatsalar da, dekonstrüksiyon bu iddiaların altında yatan çelişkileri ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aristoteles ve Spinoza’nın Demokrasi Anlayışlarının Sosyolojik Karşılaştırması ve Derrida Perpektifinden Bir Okuma

Toplumun Temel Dinamikleri Aristoteles’in demokrasi anlayışı, Antik Yunan’ın polis merkezli dünyasında kök bulur. Ona göre, toplum bir organizma gibidir; her birey, polisin işleyişinde belirli bir role sahiptir. Demokrasiyi ideal bulan Aristoteles, bu rejimi orta sınıfın erdeme dayalı katılımıyla en iyi şekilde işler görür. Orta sınıf, ne zenginlerin açgözlülüğüne ne de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Derrida’nın Mirası ve Klinik Psikolojide Hikaye Yazımı

Yazının Arkeolojisi: Derrida’nın Kavramı Jacques Derrida’nın “yazı” kavramı, dilin ve anlamın sabitliğini sorgulayan bir felsefi bıçak gibidir. Yazı, onun gözünde, yalnızca bir iletişim aracı değil, aynı zamanda anlamın sürekli ertelendiği, çoğullaştığı ve çözüldüğü bir sahnedir. Logocentrizmi eleştiren Derrida, sözün üstünlüğünü değil, yazının akışkanlığını yüceltir; çünkü yazı, bireyin kendi varoluşsal anlatısını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kürasyonun ve Différance’ın Kesişiminde Kimlik: Özgürlük Tiyatrosu mu, Tüketim Tuzağı mı?

Kürasyonun Maskeli Balosu Popüler kültür, bireye kimlik inşa etme sürecinde bir vitrin sunar: sosyal medya platformları, moda akımları, müzik listeleri ve sinematik anlatılar, bireyin “özgün” bir benlik yaratması için bir araç kutusu gibi görünür. Ancak bu vitrin, bir balo salonundaki maskeler gibidir; her biri özenle seçilmiş, küratörler tarafından düzenlenmiş ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Différance ve Popüler Kültürde Kimliğin Sembolik İnşası

Jacques Derrida’nın différance kavramı, anlamın sabitlenemeyen, sürekli ertelenen ve farklılaşan doğasını işaret eder. Popüler kültürün sembolleri, kürasyon pratikleri ve bireyin kimliğinin harita gibi sembolize edilmesi, bu bağlamda hem bir sabitleme çabası hem de kaygan bir zemin sunar. Sembollerin Çifte Oyunu: Sabitleme ve Kayganlık Popüler kültürün sembolleri—markalar, logolar, ikonlar—bireyin kimliğini bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Popüler Kültürün Kimlik İnşası: Différance’ın Dekonstrüktif İzleri

Popüler kültür, bireyin kimliğini bir dizi alegorik çerçevede yeniden inşa ederken, Derrida’nın différance kavramı bu çerçevelerin sabitliğini sorgular ve anlamın sürekli ertelenmesini, kaymasını vurgular. Kimlik, popüler kültürün kürasyon pratikleri aracılığıyla bir labirent, tiyatro ya da kutsal metin gibi metaforik yapılarda şekillenir; ancak différance, bu yapıların hiçbirinin nihai bir anlam ya

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kadın ve Fallus: Lacan ile Derrida Arasında Bir Çatışma

Jacques Lacan’ın “kadın” kavramını fallus merkezli tanımlaması ile Jacques Derrida’nın ikili karşıtlıkları yapısökümüne uğratma projesi, felsefi düşüncenin derinliklerinde bir gerilim yaratır. Bu gerilim, yalnızca dil ve anlamın sınırlarını değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyetin, kimliğin ve öznelliğin nasıl inşa edildiğini sorgular. Lacan’ın fallus odaklı sembolik düzeni, anlamın hiyerarşik bir yapıda sabitlenmesini

OKUMAK İÇİN TIKLA

Cinsiyet Kimliklerinin Simgesel ve Anlamsal Uçurumları: Lacan, Derrida ve Butler’ın Tartışmaları

Cinsiyet kimlikleri, insan varoluşunun en karmaşık ve çok katmanlı meselelerinden biridir. Jacques Lacan’ın simgesel düzen anlayışı, Jacques Derrida’nın anlamın ertelenmesi fikri ve Judith Butler’ın performatif cinsiyet teorisi, bu konuyu farklı düzlemlerde ele alarak hem bireysel hem de toplumsal boyutlarını sorgular. Bu metin, Lacan’ın sabitlik arayışını, Derrida’nın anlamın sürekli kaçışını ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kimliğin Aynaları ve Mozaiği: Popüler Kültürde Différance’ın İzleri

Popüler kültür, bireyin kimliğini inşa etme ve sunma sürecinde hem bir ayna hem de parçalanmış bir mozaik gibi işler. Jacques Derrida’nın différance kavramı, anlamın sabitlenememesi, sürekli ertelenmesi ve farklılaşması üzerinden kimlik kürasyonunu karmaşık bir oyuna dönüştürür. Aynanın Çatlağı: Popüler Kültürde Kimlik Sunumu Popüler kültür, bireyin kimliğini bir ayna gibi yansıtır;

OKUMAK İÇİN TIKLA