Kategori: Musa Anter

Yaşar Kemal’in deyişiyle, ‘Öfkesiz Kürt’: ‘Apê’ Musa Anter

20 Eylül 2013 günü, Musa Anter’in ölümünün 21. yıldönümüydü. ‘Apê’ Musa Anter, Kürt milliyetçiliğinin sembol isimlerinden biriydi. (‘Ap’, Kürtçede, ‘amca’ demek. Sondaki ‘ê’ tamlama eki. Kürtler bu ifadeyi, saydıkları ve sevdikleri kişiler için kullanıyor.) Musa Anter, gazeteciydi, tarihçiydi, dengbejdi, bilgeydi. 1960’lardan itibaren kendisini yakından tanıyan Arslan Kılıç’a göre Musa Anter

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kımıl – Musa Anter

31 Ağustos 1959 günü, Diyarbakır’da yayınlanan İleri Yurt gazetesinde Musa Anter, “Amma Ne İleri Yurt” adlı hiciv sütununda “Qimil” (Kımıl) adlı Kürtçe şiir yayınladı. Olayın ayrıntılarına girmeden söyleyelim, “kımıl”, can yoldaşı “süne” ile birlikte, tüm Cumhuriyet tarihimiz boyunca (hatta bugün de) bir türlü baş edemediğimiz bir hububat zararlısıydı. Kürtçe şiirin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hatay meselesi ve Dersim hadisesi – Musa Anter

Adana’da bulunduğum sıralarda beni etkileyen iki büyük siyasi olay geçti. Biri Hatay meselesi, diğeri Dersim isyanıdır. O vakit, Suriye Fransızların müstemlekesiydi. Ancak bu müstemleke, Fransa’nın diğer müstemlekelerine benzemiyordu. Çünkü Birinci Dünya Harbinden sonra Suriye Osmanlı Imparatorluğu’ndan koparılınca, o zamanki Cemiyeti Akvam, yani Milletler Cemiyeti idaresince, yirmi yıl müddetle ve emaneten

OKUMAK İÇİN TIKLA

12 Eylül 1980 – Musa Anter

Bolu’dan, kasabamız Akarsu’ya bir komando taburu gelmişti. Gece saat 03’te, yatağımdayken kapım tekmelenmeye başlandı. Açmaya vakit bırakmadan cam ve çerçeveler aşağı indirildi. İçeriye bir yüzbaşı, bir teğmen ve bir yığın mavi bereli girdi. Ben yatağımdan çıkmadan, yüzbaşı çamurlu çizmeleri ile yatağıma çıktı ve başucumdaki tüm kitapları yüzüme, suratıma vurarak yerlere

OKUMAK İÇİN TIKLA

Musa Anter: Falih Rıfkı Atay’dan hem hoşuma giden ve hem de okuyucularımı düşündürecek üç fıkrasını anlatayım

40’lı yıllarda Feneryolu Bedirhani Murat Paşa Köşkü’nde oturuyordum. Yeni evliydim. Büyük oğlum Anter 3 yaşında, kızım Rahşan da 1 yaşında idi. Bugün Adana zenginlerinin eline geçen Çiftehavuzlar’daki meşhur Ragıp Paşa Köşkü o vakit Marmara Yat Klübü idi ve müdürü de Falih Rıfkı Atay’dı. Çarşamba günleri ailelere açıktı. Giderdik. Falih Rıfkı’yı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Musa Anter’in Hatıralarında Neyzen Tevfik

Aslen Çerkesdir. Amcasının oğlu ve kendisi gibi içki düşkünü Kemal Efendi, Fırat Yurdu’nda aşçım idi. Bu bakımdan “Çerkes” di diyorum. Yoksa Neyzen’in ağzından değil milliyetini, insanlığını bile dinlemek mümkün değildi. Adana Lisesi’nden beri hâlâ arkadaşlığımı sürdürdüğüm, Rodos Adası’ndan İhsan Ada, Neyzen’in çok yakını idi. İhsan Ada bir ara Vatan’da yazı

OKUMAK İÇİN TIKLA

Musa Anter’in Hatıralarında Halide Edib ve A. Adnan Adıvar

Denilebilir ki, yahu Musa sen kim Halide Edib ve Ahmed Adıvar kim? Ama öyle düşünmemek lazımdır. Bazen fakir bir adam define bulur veya toto-lotodan para çıkar, aniden zengin olur. İşte ben de böyleyim. Zıvıng’ın mağara çocuğu, kimleri bulup zengin olmadı ki! İşte şimdi anlatacağım Adıvar ailesi de bulduğum en değerli

OKUMAK İÇİN TIKLA

Musa Anter Cinayeti / Birkaç Kitapta Açık Olarak Anlatıldığı Halde 20 Yıldır Çözülmedi.

Musa Anter, 20 yıl önce bir 20 Eylül akşamı Diyarbakır’da göçzedelerin yaşadığı Seyrantepe semti Cumhuriyet mahallesinde başında Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın bulunduğu itirafçı ve jitemcilerden oluşan kontrgerilla ekibi tarafından katledildi. Musa Anter katledildiğinde yanında yeğeni Orhan Miroğlu da vardı. Saldırıda o da yaralı olarak kurtuldu. Cinayet günü olay yerine

OKUMAK İÇİN TIKLA

Vakayiname – Musa Anter

Vakayiname’de Musa Anter, 1987-1992 arasında meydana gelen olayları ve bu olaylara ilişkin düşüncelerini anlatıyor. Anter’in çeşitli gazete ve dergilerde yayınlanan makalelerinin bir araya getirilmesiyle oluşan kitap, “Kürt sorununa” yaklaşım ve bir aydının yaşanan sorunlara karşı duruşunu ortaya koyması yönüyle dikkate değerdir. Anter, Kürtlerin yaşadığı sorunlara işaret ederken bir Kürt ve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kürt şair, yazar Musa Anter’in kitapları yasaklandı.

Silahlı saldırı sonucu 1992 yılında yaşamını yitiren Kürt şair ve yazar Musa Anter?in kitaplarına?yasak? getirildi. Anter?in kitaplarının yayımlandığı Aram Yayınları hakkında, ?kitapların örgüt propagandası yaptığı? iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Musa Anter?in oğluDicle Anter, tepkisini, ?Savcılık bize?ölmüş bir adamın kitaplarını neden basıyorsunuz? diye sorular yöneltti. Bize susun, konuşmayın,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Musa Anter’le kahve sohbetleri

16-25 Eylül arası Köşem Kahvehanesi’ne gidenler Musa Anter’in sesinden hikayeler dinleyebilecek. 1992?de öldürülen Kürt aydın Musa Anter?in gelini Helin Anter, toplumsal sorunların konuşulduğu kahvehaneye en uygun düşen kişi olduğunu düşündüğü kayınpederinin anısına ?Apê Musa? isimli ses enstalasyonu hazırladı. 16-25 Eylül tarihleri arasında Diyarbakır?ın Saraykapı semtindeki Köşem Kahvehanesi?nde dinlenebilecek ses enstelasyonunun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Birina Reş / Kara Yara ? Musa Anter

Musa Anter’in 1959 yılında Harbiye Askeri Cezaevi?ndeki hücresinde yazdığı ve 1964 yılında ilk baskısı yapılan Birîna Reş (Kara Yara) adlı kitabı, Türkiye’de Kürt Tiyatrosu’nun ilk oyun metnidir. “Aziz okurlarım Bu eseri 1959’da İstanbul Harbiyesinde 38 No’lu hücrede tutuklu iken yazdım. Vak’anın mühim bir kısmı, kendi hayat hikayemdir. Doğuda “Kara Yara”lar

OKUMAK İÇİN TIKLA

Fırat Marmara’ya Akar / Ülke ve Gündem Yazıları – Musa Anter

“Musa Anter denince benim aklıma üç önemli niteliği, boyutu geliyor: Sadece duygusallığa değil, akla da dayalı bir Türk-Kürt kardeşliğinin militanı, bir mizah ustası ve nihayet bir gazeteci… Kürt-Türk kardeşliğinin militanlığını yapan Anter’in bu yanına önümüzdeki dönemlerde çok daha fazla ihtiyaç duyacağız. O, Marmara Denizi ile Van Gölünü, Uludağ ile Cudi’yi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hatıralarım I / II – Musa Anter

“Türkiye’nin 55 yıllık girdisinin, çıktısının yeminli, canlı bir şahidiyim. ‘Hem yalnız şahidi mi?’ Değil!.. Sanığıyım, mahkumuyum ve davacısıyım.” Musa Anter (***) kekik, reyhan ve kaçak tütün kokusu taşırdı rüzgar. alçak damlı evlerin yüksek, küçük pencerelerinden soluk ışıklar yayılırdı geceye köpek havlamaları korkulara karışır kaygıları beslerdi. sonra dağlardan kurşun sesleri gelirdi

OKUMAK İÇİN TIKLA