Kategori: Sosyo-Politik

Gözlerinizi Kullanmadan Nasıl Gülümsersiniz? Parçalanma ile Entegrasyon Arasındaki Gizli Bağ

1. Lotus Yiyenler ve Umut Kaybı 2. Parçalanma Çağı 3. Gösteri ve Tutarsızlık 4. Parçalanma–Entegrasyon Diyalektiği 5. Teknoloji ve Hafıza 6. İçselleşme Krizi 7. Mesafe ve Mahremiyetin Yitimi 8. Mahremiyetin Krizi 9. Okuryazarlığın Dönüşümü 10. Sonuç: Parçalanma İçinde Kendini Toplamak 💡 Özet Düşünce:Modern toplum, parçalanma ve entegrasyonu aynı anda üretiyor.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yoksulluktan Zenginliğe: Sınıf Bilinci Evrim Geçirir mi?

Karl Marx’ın teorisinin merkezinde yer alan sınıf bilinci kavramı, bir sosyal sınıfın kendi toplumsal ve ekonomik konumunu, sınıfının yapısını ve ortak çıkarlarını idrak etmesi anlamına gelir. Marx, bu bilincin işçi sınıfını devrime götüreceğine inanıyordu. Ancak bir bireyin yoksulluktan zenginliğe geçişi, yani sosyal hareketlilik, onun sınıf bilincini nasıl etkiler? Sınıf bilinci bu süreçte “evrim”

OKUMAK İÇİN TIKLA

AVM’lerin Lüksü Neden Çekicidir ve Ona Neden Teslim Oluyoruz ?

Alışveriş merkezleri (AVM’ler), modern yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Özellikle lüks AVM’ler, sadece birer alışveriş alanı olmanın ötesine geçerek, bizleri adeta bir cazibe ağına düşürüyor. Peki, AVM’lerin sunduğu bu lüks neden bu kadar çekici? Ve daha da önemlisi, bu cazibeye neden kolayca teslim oluyoruz? Bu durumun ardında yatan psikolojik, sosyolojik ve ekonomik dinamikleri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Rüşvet: Burjuvazi, Manipülasyon ve Psikodinamik Bir İnceleme

Rüşvet, toplumun kılcal damarlarına sızan, güveni kemiren ve adaleti yozlaştıran evrensel bir olgudur. Tarihsel olarak insanlık kadar eski olan bu pratik, sadece bireysel ahlaki zaafiyetlerden değil, aynı zamanda burjuvazinin manipülatif stratejilerinden ve bireyin psikodinamik süreçlerinden beslenir. Bu yazıda, rüşvetin bu üç boyutlu karmaşıklığını ele alacak, neden bu kadar yaygın olduğunu ve neden bu kadar

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Normal”in Çarpıklığı: Türkiye’de Yozlaşmış İlişkiler ve Ahlaki Değerlerin İfşası

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın “Ben Deli Miyim?” romanında Şadan ve Kalender Nuri’nin “deliliği” aracılığıyla toplumun “normal” kabul ettiği ama aslında yozlaşmış ilişkilerini ve ahlaki değerlerini ifşa etmesi, edebiyatın keskin bir gözlemidir. Türkiye toplumunda da, dışarıdan bakıldığında “normal” veya “kabullenilmiş” gibi duran, ancak aslında derin bir yozlaşmayı ve ahlaki erozyonu barındıran pek

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Sanatı, bilimi, medyayı denetim altına alın – özgür zihin tehlikelidir.” Asıl tehlikeli olan bu mu ?

“Asıl tehlike özgür zihin mi?” — Yoksa özgür zihinden korkan iktidar mı? Genel olarak iktidarda olanlar sıklıkla bunu söylerler aslında ima ettiği şey nettir : Sanat sorgular, bilim şüphe duyar, medya bilgi yayar.Bunların hepsi birer tehdit.Kime?Kontrol takıntısı olanlara. 🎭 Sanat – Bastırılan duyguları görünür kılar.– Gündelik olanın içindeki politikayı açığa

OKUMAK İÇİN TIKLA

”İnsanların beyin tembelliğini gördükçe her istediğimizi yap(tır)abiliriz.” Adolf Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in II.

🧵 Bir propaganda ustasının karanlık zekâsını, gündelik hayat üzerinden okuyalım: 1️⃣ Beyin tembelliği ne demek? Goebbels’in kastettiği “tembellik”, eleştirel düşünmenin, sorgulamanın, bağlantı kurmanın terk edilmesidir.İnsanların pasifleştiği noktada propaganda, adeta açık kapıdan yürür. 2️⃣ Modern versiyonu: “Sen yorulma, biz senin yerine düşünürüz.” Günümüzde bu tembellik şöyle kışkırtılır:– 15 saniyelik videolar– Hazır

OKUMAK İÇİN TIKLA