Engelli Bireyin Labirenti ve Sağlamcılığın İhaneti
Özne Olmanın Bedeli: Ananın Gölgesinden Hades’in Çekiç Gücüne
Yazar: Âkil Bîçare
(Otoritenin Koruyucu Kolları Altında Boğulan Ruhların Ahvalini Anlatan Kadim Hikmet.)
Aziz Okuyucularım, Ey Farklılığın Adını Arayanlar!
Şimdi size, Marion Woodman’ın o keskin Jungcu merceğinden süzülen, Otizm ve Engelliliğin en derin travmasını anlatan bir miti, yani Kore Mitosu’nu anlatacağım. Bu hikâye, sadece bir ana-kız meselesi değildir; bu, bütün bir sağlamcı toplumun, farklı bireyi nasıl “Kore” halinde hapsedip, “Persephone” olarak doğmasını engellediğinin feryadıdır!
I. Kore’nin Hapsi: Simbiyotik Çaresizlik
Mitosun başlangıcındaki Kore (Genç Kız), bizim için Otizmli veya engelli bireyin otantik, henüz isimlendirilmemiş benliğidir.
- Bilinçdışı Bağ (Demeter): Kore, annesi Demeter ile simbiyotik bir ikili içinde yaşar. Bu, sadece aile bağı değil, aynı zamanda sağlamcı toplumun beklentileriyle kurulan bilinçdışı bir bağlılıktır.
- Sosyal Hali: Engelli birey, annesinin/toplumun “koruyucu” kollarında kalır. Bu koruma, tatlı zehir gibidir: Bireyin kendi özgün kimliğini (Persephone adını) almasını engeller. Çocuk, toplumun ona yüklediği “Yardıma Muhtaç Birey” rolünden (Demeter’e bağımlı Kore’den) bağımsız bir ÖZNE haline gelemez.
- Travmanın Çekirdeği: Birey, kendi yeteneklerini, sınırlarını ve farklılığını keşfetmek yerine, sürekli olarak korunma ve bakılma ihtiyacı içinde yaşatılır. Bu, bireysel gelişimin ve kendi adını almanın önündeki en büyük engellerden biridir.
II. Hades’in İşi: Zorunlu Ayrılık ve Erginlenme (İnitiation)
Kore’nin kurtuluşu, yani Persephone’ye dönüşmesi, daima zorlu bir kopuşu gerektirir. Bu kopuşu sağlayan figür, yeraltı tanrısı Hades’tir.
- Hades’in Rolü (İçsel Eril İrade): Hades, burada kötü niyetli bir kaçırandan çok, bireyin içindeki o “çekiç gücü”, yani bilinçli, zorlayıcı eril iradeyi simgeler. Engelli bireyin, annesinin (ve toplumun) himayesinden zorla ayrılmasını sağlayan itici güçtür.
- Gündelik Misal: Otizmli bir gencin, annesinin bütün itirazlarına rağmen bir şeylere yönelmesi veya engelli bir bireyin, sağlamcı tıp sisteminin “Yapamazsın!” dediği halde birşeyler yapabilme kararıdır bu. Bu kararlar, dışarıdan travmatik görünse de, bireyselleşme için hayati bir Hades eylemidir.
- İsim Alma (Özneleşme): Ancak bu kopuş ve erginlenme sonrasındadır ki, Kore kendi özgün adı olan Persephone adını alır. Bu, engelli bireyin, “Sadece engelliyim” etiketinden sıyrılarak, “Ben, (kendi adım), şu özelliklere sahip ve şu hayalleri olan biriyim” deme gücünü bulmasıdır.
III. Psikolojik Tehdit: Tecavüz mü, Güçlü Teslimiyet mi?
Mitosun en tehlikeli sorusu, bu kopuş anındaki gerilimde yatar: “Bu bir tecavüz müdür (kurban edilmek mi)?” yoksa “Bilinçli bir teslimiyetle gerçekleşen dönüşüm müdür?”
- Tecavüz Tehlikesi: Eğer birey, Hades’in gücünü kendi içinde bilinçli bir eril itici güç olarak geliştirememişse, dışarıdan gelen her türlü zorlama (toplumsal baskı, uygunsuz terapi yöntemleri) onu travmatize eder ve kurban psikolojisine hapseder.
- Güçlü Teslimiyet: Eğer birey, annesinin gölgesindeki Kore’yi çekip çıkaracak bilinçli erilliği (kendi iradesini, sınır koyma gücünü) geliştirmişse, bu zorlu sürece bilinçli bir şekilde teslim olabilir. Bu teslimiyet, pasif bir kabul değil, büyüme için acıyı kucaklayan güçlü bir eylemdir.



