Güzelliğin Laneti: Mağduriyetin Kutsal Cilası ve Sanatın İhaneti
Othello’dan Madam Butterfly’a: Istırap, Ne Zaman Estetik Bir Tüketime Dönüşür?
Yazar: Jungish
(Sanat, Acıyı Dindirmek Yerine, Neden Onu Görkemli Hale Getirir?)
Aziz Okuyucularım, Ey Sanatın İkiyüzlülüğünü Görenler!
Şimdi size, o koca sanat âleminin en karanlık, en dürüst itirafını sunacağım. Meselemiz, “Mağdur bırakmanın acımasızlığı, imgeleri kutsallaştıran sanat biçiminin güzelliği ile peçelenir.” Bu ne demektir? Demektir ki: Biz, başkalarının acısını izlerken zevk alıyoruz ve sanat, bu acımasızlığı görkemli bir örtüyle gizliyor!
I. Sanatın Büyük İhaneti: Istırabın Kutsallaştırılması
Bakınız, o büyük eserlere, o unutulmaz trajedilere:
- Othello’nun Cinayeti: Shakespeare’in Othello’sunu düşünün. Kıskançlık ve manipülasyon sonucu Desdemona’nın boğulması… Bu, saf bir cinayettir. Lakin tiyatro sahnesinde, bu olay yüce bir trajediye, aşkın en yüksek ifadesine dönüştürülür. Othello’nun kederi, bize şiirsel gelir. Biz, cinayeti değil, onu anlatan güzel dili alkışlarız.
- Madam Butterfly’ın İntiharı: Puccini’nin Madam Butterfly operasını hatırlayın. Genç, masum bir kadının Batılı bir denizci tarafından terk edilip intihar etmesi… Bu, sömürgecilik ve ihanetin en acımasız örneğidir. Lakin opera salonunda, o yüksek notalar, o görkemli müzik, acının kendisini estetik bir güzelliğe dönüştürür. Seyirci, trajediyi izleyerek “katarsis” (arınma) yaşar; ama mağdurun acısı, bizim sanatsal tüketimimiz için bir araç olmuştur.
II. Mağduriyet, Ne Zaman Bir Sembole Dönüşür?
Bu listedeki eserler, hep aynı dramatik temayı işler:
- Kadınlar ve Kurban Edilme: Anna Karenina’nın kendini trenin altına atışı, Anna Boleyn’in giyotine gidişi, La Traviata’nın Violetta’sının fedakârlığı… Bu kadınlar, ataerkil toplumun yasaları, aşkın imkansızlığı veya ahlaki ikiyüzlülük karşısında mağdur bırakılır. Sanat, onların mağduriyetini alıp, onu kutsal bir sembole çevirir.
- Psişik Parçalanma: Sylvia Plath ve Anne Sexton’ın şiirlerindeki derin depresyon, intihar eğilimi ve ruhsal parçalanma, büyük bir ıstırabın ürünüdür. Ancak bu acı, **”sanatsal deha”**nın kanıtı olarak kutsallaştırılır.
III. Sonuç: Sanatın Vicdanı
Bu eserlerin büyüleyici güzelliği, bize kendi zalimliğimizin üzerini örtme konforunu sunar.
- Mağdurun Sesi: Biz, mağdurun acısını görsel ve işitsel bir şölen olarak tüketirken, bu acıyı yaratan sistemsel adaletsizliği (iktidar, ahlak kuralları, ataerkil yapı) sorgulamayı ihmal ederiz. Sanat, bir nevi uyuşturucu görevi görür.
- Gerçek Çağrı: Sanatın asıl vazifesi, o kurban edilmişlerin anısını, güzellik kisvesi altında dahi olsa, unutulmaz kılmaktır. Bizim görevimiz, o yüce operayı dinlerken, müziğin ihtişamına kapılmak yerine, mağdurun o acımasız sistem karşısındaki çaresizliğini hatırlamaktır.



