Halkın İçinde – Maksim Gorki ‘Bir halkın ayaklanış ve uyanış öyküsü’

Rus edebiyatının büyük yazarı Maksim Gorki, gerçekten de “halkın içinde” geçmiş yaşamını roman ve öykülerine büyük bir ustalıkla yansıtmıştır. Rus işçi sınıfını, köylüleri, her kesimden insanları ölümsüz kıldığı yapıtlarının evrenselliği de buradan gelir. Halkın İçinde adlı bu önemli romanın baş kahramanı İgor Petroviç, devrim örgütlenmesi için bir Rus köyüne gider. Köylüleri, halktan ezilmiş kimseleri aralarına girmiş bir tohum gibi besler, inancının ateşini onlara verir, bu nedenle yakalandığında hiçbir pişmanlık, kendi adına hiçbir üzüntü duymaz.
 Elinizdeki kitapta Halkın İçinde’den başka Gorki’nin bir de öyküsü var. Öğretmen Vera’nın bir grup askerle konuşmalarını anlatan Askerler adlı bu öykü de yine devrimci örgütlenmenin aşamalarından birini anlatır. Devrime adanmış, hiç eskimeyecek bir yapıt. Mustafa Balel?in unutulmaz çevirisiyle.

‘Mutsuzluk güçlülerin okuludur’ – Asuman Kafaoğlu
(01/05/2009 Tarihli Radikal Gazetesi Kitap Eki)
Gorki, ‘Halkın İçinde’ adlı eserinde devrim öncesi halkın ayaklanış ve uyanış öyküsünü anlatır. Genelde birinci tekil şahısta, kendi deneyimlerinden yola çıkarak yazmasına rağmen klasik gerçekçilik akımına sadık olarak, çok nesnel bir anlatım kullanır. Tanıdığı insanları, gördüğü şiddet ve haksızlığı roman içinde duygusallıktan uzak olarak ele alır.
Yetmişli yıllarda Türkiye?de kütüphanesi olan evlerin büyük bir çoğunluğunda Maksim Gorki?nin Ana romanının eskimiş bir cildi dururdu. Bazı yazarlar bir tek eserleriyle özdeşleşirler, sanırım o yıllarda Gorki de Ana ile tanınan bir yazardı. Bugün aklımda kalan, romandan çok Bertolt Brecht?in bu romana gönderme yapan piyesi. Geçen hafta Maksim Gorki?nin daha önce basıldığını hatırlamadığım Halkın İçinde romanı, yazarı yıllar sonra yeniden okuma fırsatı verdi.
Gorki, küçük yaşta babasını kaybetti, ardından dayak ve sefaletin bol olduğu dedesinin evine gönderildi. Onu okula yollamayan dedesi daha on yaşında bile değilken çalışmasını eve para getirmesini talep etti. Girdiği işlerde de zalim patronlardan çok çekti. Nihayet on sekiz yaşına geldiğinde evden kaçtı; yirmi bir yaşında da intihara teşebbüs etti. Bu yıllar içinde okumaya merak saldı. Yazmaya başlamasıyla sonunda hayatı düzene girdi. Yine de ?acı? anlamına gelen Gorki soyadını edindi, kuşkusuz acılarla dolu çocukluk yıllarının izini tüm hayatı boyunca taşıyacağını biliyordu.
Gorki?nin hikâye ve romanlarının en belirleyici özelliği, hayal yerine yaşanmışlıktan beslenmeleridir. Genç yaşta evden ayrıldığında birkaç yıl süreyle Kafkaslarda ve Güney Rusya?da çeşitli işlerde çalışarak maceralı bir dönem geçiren yazar, bu yıllarda tanıştığı fahişeleri, yoksulları ve toplumun en alt tabakasında yer alanların hikâyelerini eserlerine taşımıştı. Gorki okumak, bir bakıma bir dönem halklarının en acı çeken sınıflarını tanıtır okura. Yazdığı her şeyi görmüş ve yaşamış olması, içerden bir tanımışlık verir ona.
Gorki eserlerinde devrim öncesi halkın uyanış hikâyelerini anlatır. Daha sonra Stalin tarafından Sovyet Yazarlar Birliği?nin başkanlığına getirildiğinde, Sosyalist Gerçekçilik akımının da öncülüğünü yaptı. Halkın İçinde sosyalist gerçekçiliğin iyi bir örneği olarak incelenebilir çünkü akımın en temel özelliklerini taşıyor. Sosyalist gerçekçilik dendiğinde ilk akla gelen, gelenek dışı yeni bir form arayışıdır. Bu akımın sanatçıları, plastik sanatlarda yapısalcılık, şiirde ise avantgard ve yenilikçi bir tavır benimsemişti. 1932?de sosyalist gerçekçilik, devletin resmi sanat politikası olarak ilan edilmişti. Bu durumdan dönemin çoğu yazarı hoşnut değildi, eserleri baskı altında tutuluyor, çok katı bir sansürle karşılaşıyorlardı. Bu konudaki sertlik ilk kez 1954?de kırılmaya başladı; daha sonra 1980?lerde Gorbaçov?un glasnot politikalarıyla gücü azaldı. Bu demektir ki, yüzyılın büyük bir bölümünde Sovyet yazarlarının uyması gereken bir akım olarak gücünü korudu.

Devrimci ruhu yaymak
Sosyalist gerçekçilik her şeyden önce proletaryanın anlayacağı dilde yazılmalı, toplumun her kesimine hitap etmeli ve her şeyden önemlisi sıradan halkın gündelik yaşamına dair olmalıydı. Gerçekçi akıma bağlılığı da, metafordan uzak, temsili anlatıma ağırlık vermesinde yatıyordu. Fakat tüm bunlardan daha önemli olan bir öğesi partizan görüşlerin ve devlet politikalarını destekler nitelikte olmasıydı. Gorki romanlarında bu öğelere neredeyse tamamen uydu. Halkın İçinde adlı eserinde de devrim öncesi halkın ayaklanış ve uyanış öyküsünü anlatır. Genelde birinci tekil şahısta, kendi deneyimlerinden yola çıkarak yazmasına rağmen Gorki klasik gerçekçilik akımına sadık olarak, çok nesnel bir anlatım kullanır. Tanıdığı insanları, gördüğü şiddet ve haksızlığı roman içinde duygusallıktan uzak olarak ele alır. Doğa anlatımlarında da bakışı son derece nesneldir. Doğayı yaşam koşullarının ağırlığı altında anlatır. Nesnel bakışı neredeyse anlatısının amacı haline getirir. Hep belli bir mesafede durarak, bir gazetecinin rapor etmesi gibi dile gelir halk öyküleri onun eserlerinde.
Halkın İçinde?yi okurken Gorki?nin olayları ve kahramanlıkları yüceltmeden anlatması beni şaşırttı. Ana?dan aklımda kalan daha yüceltilmiş bir devrim kahramanlığıydı, oysa bu romanda kahramanlarında zayıflıklarına değinen bir anlatı buldum. Kuşkusuz anlattığı insanlar korkusuz ve güçlü fakat yaşamı tüm çirkinliğiyle vermekten de kaçınmamış yazar.
Roman, İgor Petroviç adında bir gencin küçük bir köye gelmesiyle başlar. ?Propaganda amacıyla, köylüleri eğitmek için Yukarı Yuvalar köyüne gönderilmiştim? sözleriyle başlar anlatmaya. Burada kendine yakın, zaten onun gelmesini bekleyen birkaç devrimci daha vardır. Birlikte kitap okuma seansları düzenler ve plan yapmaya başlarlar. Önlerindeki tek engel halkın cehaleti değildir, burada aynı zamanda güçlü düşmanlar vardır. İgor Petroviç?in amacı, köy halkını uyandırmak, devrimci ruhu yaymaktır. Fakat Gorki?nin köylüsü masallarda anlatılan köylülere benzemez, çok gerçektir: hep şikâyet eder, kendi çıkarlarını her şeyden önce tutar. Özellikle sekizinci bölümde bir araya gelen köylülerin konuşmalarını aktardığı satırlar, bir kurgu içinde görmeye alışık olmadığımız denli gerçek anlatılmıştır. Önemsiz konularda bazen zırvalayan köylülerin yanı sıra bazen de ?Mutsuzluk güçlülerin okuludur? gibi çok bilgece sözler duyarız köylülerden.

Aynı kadına âşık iki adam
Romandaki en önemli karakterlerden biri Varvara, aynı zamanda güzel ve zarif bir kadındır. Roman kahramanı İgor Petroviç de ondan hoşlanır. Kocası hapis yatan Varvara yalnız olduğu için köydeki diğer erkeklerin de ilgisini çeker. Geçimini temizlik ve dikişle kazanan kadın, dürüst ve çalışkan biri olarak anlatılır. İgor?un Varvara?yla birlikte olmaya başlamasıyla konu devrimcilikten bir kadına sahip olmaya kayar. Zıt politik görüşlere sahip olmanın ötesinde aynı kadına ilgi duyan iki erkek arasındaki karşıtlık artar. Gorki, Varvara?yı ilk başta güzelliğini öne çıkararak anlatır. Roman kahramanı İgor da onun güzelliğinden etkilenmiştir. Fakat konunun bu noktasında Gorki ilişkiye duygusal açıdan yaklaşmaz. İgor devrimci bir erkek portresi olarak çizildiğinden, kendini duygularına kaptırmaz. Aslında Gorki?nin bu ilişkiyi anlattığı satırlar hem çok tanıdık hem de saflıkla anlatıldığından hoş geldi. İgor Varvara?ya âşık olur ama ancak kadın kitap okumaya ve devrimci ideallerini paylaşmaya başlayınca duyguları rahatlar.
Gorki?yi ve özellikle sosyalist gerçekçilik akımını tanımak isteyenler için güzel bir kitap Halkın İçinde. Kurgusal açıdan çok sağlam olmasa da, canlı insan portreleri sayesinde zevkle okunacak bir roman. Bu kitaba bir de ?Askerler? adlı, yirmi kadar sayfalık bir öykü eklenmiş. Birlikte okunduğunda yazar hakkında daha iyi fikir edinmek mümkün. Bu türden propaganda romanlarının moda olmadığı bir dönemde yaşıyoruz belki fakat benim için bu yazının 1 Mayıs?a denk gelmesi hoş bir rastlantı oldu.

Kitabın Künyesi
Halkın İçinde (Askerler)
Yayınevi: KavisKitap
Yazar: Maksim Gorki
Çeviri: Mustafa Balel
1. Baskı: Nisan 2009
Sayfa: 220

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir