Haymatlos’a dair – Selma Sayar

Dünyaya gelirken seçimlerinizde ne kadar özgürdünüz? Ailenize, yaşadığınız çevreye, dost-arkadaşlarınıza siz karar vermediniz. Dolayısıyla yüklenilen sorumlulukların size ağır geldiği, kaçmak istediğiniz bir başka dünyanız varsa, şimdiden gözünüz aydın! Varoluşla yokoluş, yersizlikle yurtsuzluk bir parçanız ise, birilerinin hatırına konmuş can sıkıcı kuralları kimi zaman çiğnemek isteği yatıyorsa yüreğinizde bir parça Haymatlosluk vardır ya da onun özlemini taşıyor olabilirsiniz. Haymatlos kim mi? Şimdi hikayesine bir göz atalım.

1962?de doğan, 1985 yılında Hacettepe Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü?nden mezun, bitirme tezini de Kırşehir?in Mucur İlçesi?ne bağlı Dalakçı Köyü?nün folkloru ve etnoğrafyası üzerine yapan( bu köyün adını hafızanızda tutun, zira Dalakçı Köyü, yıllarca Muharrem Ertaş, Çekiç Ali, Neşet Ertaş gibi ozanları ağırlamış, Yanık Ahmet gibi kendi ozanları da olan bir yer. Aynı zamanda 70li yıllarda ilk köy gazetesini çıkarmış, halen bu gazeteyi yayımlamayı sürdüren, kendi internet sitesi, televizyonu, radyosu, kadınlar korosu olan bir köy. ) 1990 yılında Akademi Kitabevi Edebiyat Ödülleri?nde öykü dalında özendirme ödülüne layık görülen, yazıları ve öyküleri pek çok dergide yayımlanan, halen İstanbul Amerikan Robert Lisesi?nde edebiyat öğretmeni olan Birol Özdemir?in ilk öykü kitabıdır.

?Kitap farklı coğrafyaları, gerçeklikleri anlatıyor. Kitabın ilk bölümü ikinciye oranla şiirsel yoğunluğu gelişkin metinlerden, ikinci bölümüyse gülmece ve ironi öğeleri barındıran kurmaca metinlerden oluşuyor.?denilerek kısa bir özet verilmiş arka kapakta.

Öykülerinin her birinin insanda bıraktığı tat farklı güzellikte; ama beni en çok ?Kıyamet Yüreğinde mi Hala?? adlı öykü, doğup büyüdüğüm yer olan Nahırlı Köyü?nü, orada yaşananları, ora insanının batıl inançlarını, korkularını, özlemlerini canlı bir tasvirle anlattığı için etkiledi.

Kitabın giriş öyküsü olan ?Simitçi? yüreğimi burktu. Kendisinden simit alan ve adını dahi bilmediği, karşılıksız bir sevgiyle bağlandığı kıza bir türlü açılamayan simitçinin tüm cesaretini toplayıp beraber çay içmeyi teklif etmesi; ama kibarca reddedilmesi hikayenin en hüzünlü anı. Hayatın farklı dilimlerinde benzer durumlarla karşılaşmışızdır. Platonik aşklarla bağlanılmış, karşılık bulamayınca da yüreğine gömmüş kim bilir kaç insan vardır şu coğrafyada?

Öykülerden en çok etkileyenlerden söz etmeye devam edersem eğer, başka bir berbere gittiği için kendi berberinin dükkanının önünden geçmeye utanan, berberinin her tavrına bir anlam yükleyerek bu konuyu kafasında büyük bir sorun haline getiren takıntılı bir adamın iç dünyasını sade bir şekilde anlatan ?Berberinin Önünden Geçemeyen Adam? adlı öykü de taşıdığı mizah ve masumiyet anlamında bir iz bırakıyor insanda. Dünyada bunca çirkinlik yaşanırken, kahramanın duyarlılığı, hassasiyeti bize ders verir: İnsanlık Ölmedi!

?Optik? adlı öykü yazarın bizatihi kendisini anlattığı öyküsüdür.( Naçizane benim yorumum)Uzun yıllar önce tanıdığım yazarın gözlük numarası oldukça kalındı. Görüşemediğimiz yıllar içinde gözlüklerini atmış, gözleri bir nevi özgürlüklerine kavuşmuştur. Ama hakkını vermek gerekirse hem bu öyküsünde hem de diğerlerinde kullandığı dil kusursuz. Sözcükler yerli yerinde. Yazarın kendi ağzından:

?Dilin sınır boylarında dolaşmak kuşkusuz yeni bir dil kurmak için ön koşuldur. Öte yandan dil zorlamayı kaldırmaz, yaşamla dil arasındaki bağı koparırsanız yazdıklarınız da sahiciliğini yitirir. Bu anlamda bende her öykü kendi dilini de beraberinde getiriyor diyebilirim. Oto sanayide geçen, argo bir dile de zaman zaman yer veren bir öykümle, İstanbul?da geçen, fantastik öğeler barındıran Kumral Öykü adlı öykümün dili kuşkusuz aynı değil örneğin. Burada öykünüz için seçtiğiniz ton, tarz da etken elbette. Örneğin okul ortamlarındaki bir olguyu anlattığım Kemiklerinizi Kırarım adlı öykümün dili bütünüyle farklıdır.?

Öykülerin tamamında farklı duygu ve kahraman halleri var: aşk, hüzün, hayalkırıklığı, masumiyet, fantezi etkili bir üslupla dile getirilmiş. Her bir kahramanın duygusallığı, gerçekliği çarpıcı bir gözlemle anlatılmış. Yazar kimi zaman yaşanmışlıklarından kimi zaman da hayal dünyasının zenginliğinden esinlenerek kotarmış öykülerini. Betimleyici bir anlatım, soyut, ruhsal tasvirlerde oldukça etkileyici.

Uzun soluklu bir yazma eylemi diliyorum Sevgili Birol Özdemir. Yüreğine ve emeğine sağlık!

Selma Sayar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir