İmkânsızlığın kıyısında bir aşk hikâyesi: Kız Kulesi ve Galata Kulesi – Elif Şahin Hamidi

İstanbul deyince aklıma kuleler gelir
Ne zaman birinin resmini yapsam öteki kıskanır.
Ama şu Kız Kulesi’nin aklı olsa
Galata Kulesi’ne varır,
Bir sürü çocukları olur.

Bedri Rahmi Eyüboğlu

“Bir yaprak ancak rüzgârda mutludur” diye düşünüp, varmaktan çok yolda olmaktan haz duyanların kentidir İstanbul. Kendini arayış yolculuğudur sanki dünyanın başkenti bu yedi tepeli şehir. Yollar bitmez, arayış sürer…

Nice sevdalar yeşertmiş, nice efsaneler doğurmuştur bu emsalsiz kent. Her köşesi, biraz hüzünlü, biraz gamlı, kim bilir biraz damdan düşer gibi ve biraz da kalender bir aşk masalını fısıldar durur. Nice efsanenin mahzun hayaletleri uçuşur her sokak arasında…

Aşk dediğin erişilmez olmalıydı belki de…
Aşkların, âşıkların, aşk ateşiyle sarhoş olmuşların diyarıdır şehr-i İstanbul… Hele denizin orta yerinde, beyaz gerdanlı güzel, Kız Kulesi ile karşı kıyıda naçar bekleyip duran vakur delikanlı Galata Kulesi’nin aşkı var ki bir ömre bedel. Aşkın ilacı vuslattır derler ya ne çare; vuslat çok uzakmış onlara. Aşk dediğin erişilmez olmalıydı belki de… İmkânsızlığın kıyısında, uzaktan uzağa göz süzüp, fısıldar dururlar sevdalarını asırlardır birbirlerine. İstanbul’un göğü mavi, toprağı yeşil, denizi yakamozlu, ahalisi “insan”mış bizimkilerin sevda ateşinin alevlendiği vakit. İstanbul, bu canım şehir artık “o eski İstanbul” olmasa da; mavisi küsmüş, yeşili solmuş, martısı susmuş olsa da hiç tükenmemiş, hiç eskimemiş, hiç eksilmemiş onların sevdası. İmkânsız bir aşk için yaratılmış ve ne kavuşmayı ne de unutmayı becerememişlerdi işte. Kim bilir yaşadıkları, sevdaların en karasıydı belki…

Şairin dediği gibi çocuğunu asma köprüde sallayan bir anneydi İstanbul; Kız Kulesi de, onun soğusun diye suya tuttuğu biberonu yahut İstanbul’un saçlarını toplayan beyaz bir toka… Mehtapsız gecelerde deniz yakamoza bulandığında, maviliğin orta yerinde, yalnızlığının kuytusunda uykuya dalan Kız Kulesi’nin beyaz gerdanının ışıltısı karşı kıyıya uzanır. Kulağı martı çığlıklarında, her an yardan haber bekleyen yağız delikanlının gözleri kamaşır bu büyülü ışıkla; mest olur. Nereye baksa onu görür. Zarif hanımefendi Kız Kulesi’nin tenini okşayıp öteye ulaşan rüzgâr, hasret türküleri fısıldar bıçkın delikanlı Galata’nın kulağına… Ne de güzeldir güneşin yalımları saçlarını tarayıp, yıldızlar beyaz tenine düştüğünde bu ince, uzun, narin kız…

Asırlardır süren bekleyiş…
Gözü uzaklarda, bekler durur Kız Kulesi. Asırlardır… Kimileri “Şu Kız Kulesi’nin aklı olsa, varır Galata Kulesi’ne; bir sürü çocukları olur” der… Kız Kulesi de istemez mi bunu? İster elbet, ister ama ne mümkün… Araya girmiş kötü büyücüdür “boğaz”; mümkün değil izin vermez bu izdivaca. Balıklarla, martılarla paylaşır kederini, yüreğinin dinmeyen çığlıklarını Kız Kulesi… Yorgun balıkçı teknelerinin sesini işitir ötelerden, yüreği yerinden fırlayacakmış gibi olur. Mektup gelmiştir belki maşukundan?!. Karşı kıyıya uzanan bir eldi bu tekneler onun için. Bir umuttu işte… İstanbul’un uyuyan güzelinin kaderi yalnızlık olmuştu; asırlardır süren, koyu bir yalnızlık…

Kavuşamayacağını bilmenin umarsızlığı…
Güneş, gök kubbeyi terk edip gece mehtaba kavuştuğunda, martılar susup balıklar uykuya daldığında, karşı kıyıda çaresizlik içerisinde çakılı kalan bıçkın delikanlı Galata, gün boyu yazdığı şiirleri, dalgaların sırtına vurup denizin ortasında elem içerisinde bekleyen güzele gönderir. Keşke elinden başka bir şey gelse, şiirler yazmaktan öte… Keşke bir son verebilse bu ayrılığa, bu “kavuşamazlığa”. Ama ne çare… Bu çileli bekleyişte ne yangınlar depremler, ne yağmurlar fırtınalar görmüş, ama pes etmemişti asla. Hâlâ bütün ihtişamı ve mağrurluğuyla dimdik ayaktaydı. Hâlâ sıcacıktı sevdası…

Kız Kulesi de kavuşamayacağını bilmenin umarsızlığında bir ömür beklemeye hazırdı. Bugüne kadar usanmadan bekledi. Bundan sonra da aynı sabırla bekleyecekti elbet. Vuslatın imkânsızlığını bile bile… Aşk kavuşamamaktı belki de…

NOT: Bu yazı, 2010 yılında “Kardiyograf” adlı dergide yayımlanmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir