1918’de, devam eden Birinci Dünya Savaşı ile birlikte önce Avrupa sonra dünyanın bir çok ülkesini saran İspanyol Gribi salgını iki yıl boyunca üç büyük dalga halinde sürdü ve 50 milyon insanın yaşamına büyük sosyal ve ekonomik yıkıma maloldu.
İspanyol Gribi pandemisi deneyimi, tıptaki ilerlemeler ve gelişen küresel işbirliği gibi farklılıklara rağmen, 100 yıl sonra bile koronavirüs salgınıyla mücadele açısından çok değerli dersler barındırıyor.
Koruyucu Tıp ve Hijyen adlı bilimsel derginin 2020, Nisan sayısında yayımlanan bir araştırma bu derslere ışık tutuyor.
Veriler, 1918 yılının Mart ayında baş gösteren salgının ilk altı ay içinde ciddiyetinin tam anlaşılamamasına ve dünyanın dört bir yanına yayılmasına rağmen, Ağustos ayından itibaren uygulanan önlemlerle Aralık ayı civarında kontrol altına alındığını gösteriyor.
Ancak, önlemlerin zamansız gevşetildiği ülkelerde virüs üçüncü bir dalga halinde yeniden yayılarak binlerce insanın daha ölümüne sebep oluyor ve 1920 yılına kadar devam ediyor.
Birinci, ikinci ve üçüncü dalga: Nasıl başladı?
İspanyol Gribi adıyla anılmasına rağmen tarihte kayıt altına alınmış ilk vaka, 1918 yılı 4 Mart günü ABD’de Kansas’da yaşanıyor.
Fuston kampında aşçı Albert Gitchel ateş, baş ağrısı ve öksürük şikayetiyle revire çıkıyor.
Takip eden üç hafta içinde bu kamptaki 1.100 asker hastaneye kaldırılıyor ve daha binlercesi hastalığı ayakta geçiriyor.
Hastalık Avrupa’da Birinci Dünya Savaşı muharebelerinin devam ettiği Fransa, İngiltere, İtalya ve savaşa girmese de İspanya’da hızla yayılıyor.
1918 ilkbaharında Fransız birliklerinin dörtte üçü, İngiliz askerlerinin yarıdan fazlası grip geçiriyor. Mayıs ayında grip Kuzey Afrika’da, daha sonra Hindistan’ın Bombay kentinde görülüyor, Haziran ayında Çin, Temmuz’da Avustralya’daki ilk vakalar bildiriliyor.
Fakat ilk dalga diye nitelenen bu dönemde hastalığın belirtileri hafif ve süresi kısa olduğu gibi öldürücülük oranı da normal mevsim griplerinden çok farklı değil. Belki de bu yüzden hiç bir ülkede ciddi önlemler alınmıyor.
Ne var ki Ağustos ayına gelindiğinde İspanyol Gribi ölümcül bir ikinci dalga olarak yeniden şahlanıyor, ABD, Avrupa ve Afrika limanları ve daha sonra Avrupa içindeki askeri hareketlilikler üzerinden yeniden yayılıyor.
Altı haftaya yakın devam eden bu ikinci dalga Kuzey Amerika, Orta ve Güney Amerika’ya, Eylül’de Batı ve Güney Afrika’ya ve Avrupa’nın önemli bir kısmına yayılıyor. Buradan Rusya’ya ve onun üzerinden Asya’nın kuzeyine ulaşıyor ve Kasım ayında Çin’de ikinci dalgaya yol açıyor.
Hastalığın çok sayıda ölüme yol açması bir çok ülkede sıkı karantina, hijyen ve izleme önlemlerinin alınmasını beraberinde getiriyor ve 1918’in Aralık ayına gelindiğinde dünyanın hemen hemen tamamında grip salgını durdurulmuş görünüyor.
Ta ki Avustralya 1919 yılında güney yarımküre yaz mevsimini sürerken karantina önlemlerini kaldırıncaya kadar. Salgın yeniden canlanıyor ve buradan yine dünyaya yayılmaya başlıyor.
Ocak sonunda savaş sonrası görüşmelerin sürdürüldüğü New York ve Paris yeniden salgınla boğuşmaya başlıyor. Bu son dalga sırasında daha az sayıda kişi hastalansa da, hastalığın aynı derecede öldürücü olduğu gözleniyor.
1919 Mayıs ayında tam pandeminin son bulduğu ilan edilmişken, önlemlerin gevşemesiyle birlikte Japonya’da salgın yeniden baş gösteriyor ve 1920 yılına kadar sürüyor.
Hastalık hakkında çok az bilgi var
İspanyol Gribi de Koronavirüs gibi farklı yaş gruplarını farklı etkiliyordu ama en ölümcül etkileri çocuklar ve yaşlılar üzerinde görüldü.
Savaş zamanı bir çok ülkede hükümetlerin ölüm ve vaka sayılarını açıklamayı reddetmesi nedeniyle hastalığın yaygınlığı ve öldürücülüğünün boyutları tam olarak anlaşılamadı.
İspanyol Gribi’ne bir virüsün yol açtığı bile tam olarak 1930 yılında tanımlanabildi ve ilk virüsün laboratuvar ortamında ayrıştırılabilmesi 1933’ü buldu.
Hastalığın adının İspanyol Gribi olarak kalması bile yanlış bilgiye dayalı. İspanya Birinci Dünya Savaşı’nda tarafsız kaldığı için pandemiyle ilgili haberlerin basında serbestçe duyurulabildiği sayılı ülkelerden biriydi.
Gazetelerin birinci sayfalarında listeler halinde salgında ölenlerin isimleri duyuruluyordu. Bu nedenle dünyanın bir çok yerinde hastalığın İspanya’da başladığı varsayılmıştı.
Aşı yokluğunda anahtar: Kamu sağlığı önlemleri
Koronavirüs salgınında olduğu gibi İspanyol Gribi pandemisinde de aşının ve bilinen bir tedavinin olmadığı ortamda salgını durdurmanın anahtarı önleyici tedbirlerin sıkı bir şekilde uygulanmasındaydı.
Pandemiye karşı ilk resmi önlemler hastalığın ilk ortaya çıkışından 6 ay sonra 1918 yılı Ağustos ayında uygulanmaya başlandı. Bir çok Avrupa ülkesinde şüpheli vakaların bildirilmesi zorunluluğu getirildi, okullar, yatılı okullar ve kışlalar gözlem altına alındı.
Ekim ayına gelindiğinde Avrupa’da bir çok ülke bu önlemleri iyice sıkılaştırmış ve yenilerini eklemişti.
İnanların toplu bulunduğu mekanlar kapatılıyor, toplantılar yasaklanıyordu.
Bir çok ülkede kiliselerdeki Pazar ayinleri ya yasaklandı ya da çok kısa sürelerle sınırlandırıldı.
Taşıma araçları, dükkanlar ve çevresinde toplanan kalabalıklara müdahale edildi. Sokaklar ile atölyeler, tiyatro ve sinemalar, kiliseler gibi kamusal alanların dezenfekte edilmesine başlandı.
Sağlık yetkilileri ekonomik durumu daha kötü olanlara bedava sabun ve temiz su dağıtımına giriştiler, insan atıkları ve çöplerin temizlenmesi konusuna titizlik gösterildi, gıda ürünleri denetime tabi tutuldu, sokaklara tükürmek yasaklandı, suyun iyileştirici etkilerini anlatan bildiriler dağıtıldı.
En çok etkilenen yerlerde cenaze törenleri iptal edildi.
Bu önlemlerin ne kadarı hangi ölçüde etkili oldu tam olarak ölçmek zor ama bunlara bilhassa şüpheli vakaların tespit edilerek izlenmesinin önemli olduğu düşünülüyor.
İki yıla yakın bir süreyle dünyanın dört bir yanında milyonlarca insanın ölümüne yol açan bi pandemi, yeni virüslerle karşı karşıya gelinen bugünün dünyasına bir çok kıymetli ders bıraktı.
Sağlık eğitimi, izolasyon, hijyen, vakaların izlenmesi gibi stratejilerin grip türlerinin yayılmasını engelleme konusundaki etkileri hep bu dersler arasında.
İspanyol gribinin dalgalar halinde iki yıl devam edebilmesi ise bu önlemlerin zamanından önce gevşetilmesinin ağır maliyetini gösteriyor.
Kaynak: 3 Nisan 2020 bbc.com/turkce