Joseph Conrad ‘ın Talih adlı romanına dair – Ceylan Koryürek

Dönme dolap dönüyor yüzyılda geçse aynı yere geliyoruz. Kuşbakışı ne kadar masumdur düşüncemizde süslediğimiz insanlar. Dönme dolaptan indiğimiz yerde gerçek dünya çağırıyor bizi korku tüneline. Gerçek orda yatıyor, saflığımızı öldüren, aşağılarken uzun sivri tırnaklarıyla yüreğimizi kanatan, acımasız adaletsiz yargıçlar gibi insanlarla karşılaşıyoruz her yerde.
Yukarıdaki kısa metni Joseph Conrad?ın Talih adlı kitabında ki zaman zaman okurken duygudaşlık duyduğum kahramanlarından Flora de Barral?a adamak istiyorum.
Joseph Conrad ruhumda köklendi. Romanda saflığın, tutkunun, aşkın, kuşkunun, kaygının, çelişkilerin, korkunun, acımasızlığın doruk noktalarına kadar gelip düşüşünü izledim. Talih sınırların zorlandığı, soluğumu kesen üslubuyla hayran olduğum, kahramanların ruhlarını sanki uçuruma gerilmiş tellerde gibi hissettiğim, içsel gerilimli bir roman.
Joseph Conrad 1857 Ukrayna’da doğdu. 1865’de annesini kaybetti Fransız ve İngilizce çevirmeni olan babası 1863 Çarlık Rusya?sına karsı destek veren eylemleri nedeniyle Sibirya?ya sürüldü. Babası ile sürgünde yaşadı. 1869 da babasını kaybetti. Dayısının yanında büyüdü. Genç yaşta denizci oldu.
Joseph Conrad?taki anlatım canlılığı, kahramanların içsel dünyasını aydınlatırken farklılıkları başlı başına çelişen, gerginliği yaratan uçuruma ışık salan bir gözle değerlendirmiş. İçsel yaşantının ve evrenin karmaşasından imge sanatı ortaya çıkıyor. Joseph Conrad imge sanatını çok iyi kullananlardan. Yaşanan duyguların gücünü, imge sanatıyla anlatmak gerçeğe düşlerin dokunmasıdır. Her an her şeyin ters yüz olasılığıdır. Joseph Conrad?ın bir başka büyük özelliği de kahramanlarının hareketlerine duygularını vermiş. Okurken haz rüzgarlarını estiren, uçurtmanın kuyruğunu andıran uzun cümleler, durgun bir denizin birazdan patlayacak rüzgarda, dalgalara birikmesi gibi. Gökyüzünde her uçurtmanın yazısı kalmıştır, onu seyreden bir çift göz olsa bile.

Aşkın ve Ölümün Gözü
Joseph Conrad, anlatıcı Marlow?u, Lord Jim ve Karanlığın Yüreği adlı yapıtlarında da kullanmış. Marlow karakteri, Joseph Conrad?ın hayat hikayesiyle incelediğim kadarıyla örtüşüyor, yaratıcı insanın hayal gücünden gelen eklentiler, sapmalar olabilir. Joseph Conrad?ın gerçeği Marlow?un okuyucuda istek uyandırmasını sağlamak, sonuçta geçen zamanla birlikte Marlow?daki değişimleri ruh hallerini okuyucuya yansıtmaktı. Joseph Conrad okuyucuda tutku yaratacağını hissediyordu, düşüncelerini, duygularını geçirebilen bir yazar, dehşeti gözler önüne sererken, ruhumuza eldiven gibi bir korunak, tanıdık bir yüz Marlow?u çıkardı. Marlow anlatımda ki çekiciliğini merak ve gözlemden alan, yazgıyı dize getirmenin, küçük talih fırsatlarını değerlendirmekte olduğunu düşünen, bilge ve hayata gülümseyerek bakan bir insan. Marlow ya tanıklık etmiş ya da dinlemiş, harmanlamış görüp duyduklarını, geçmişe kıs kıs gülerken, kadın, erkek ve hayat hakkındaki düşüncelerini söylemeyi ihmal etmemiş. Yürekleri kanatan av mevsimlerinin tanığıdır o. Kimi zaman aşkın kimi zaman ölümün gözüdür. Kendisiyle barışık, bunca acıyı gülümseyerek anlatıp kendi yalnızlığını uyuşturuyordu. Lambalar kısılsa gölgelerden anlam çıkarırdı. Yalnız insana başka insanları gözlemek konaklayacak bir handır.

Yazgı Değişir Atılan Zarla
?Talihin gücü çok büyüktür; karşı konulması olanaksızdır ama kendini çoğunlukla, insan oğlunun sahici ya da aldatıcı büyüsü gibi, kırılgan biçimlere bürünerek ortaya koyar.? Sayfa 11. Flora de Barral çocukluğundan beri parçalanmış bir kimlik, ?varsıllıktan yoksulluğa? düşen iki kez ölümün kıyısına gelip talihin döndürdüklerinden. Acılar içinde genç ve deneyimsiz, tek kalesi dürüst ve soğukkanlı oluşu. Kayıplara karışan yalnızlık duygusuyla, ölüme yüreklenmiş bir kalp. Ölümün kanlı kollarına kendini atmaya hazırlanırken Mr Antony ile karşılaşır, dipsiz bir kuyuya gün ışığı vurmuş gibi hayatın canlı yüzünü görür. Acılar içinde kıvranırken verilen umutla yeniden sıfırdan hayata köklenir. Deneyimsizliği ve çektiği büyük acılardan dolayı içine sevginin tohumlarının atıldığını bilemez, o an sadece, can suyu gibi el konmuşluk ve güven duygusu ile canlanır. Zincirlenmiş bir bakışa kaçış yolu, iki yalnızı birleştiren kapalı kutudur tutku. Mr Anthony çabuk alevlenir, için için yanan yalnız bir yürek, gün batımında denize vurmuş güneş gibi, özlemini yansıtır kendini bırakışa, günün gözleri sonsuzluğa kapanır. Böyle bir kendine verişe karşı koyulamaz ve sevgi gecikmelide olsa elbette yanıt bulacaktır. Yollarını değiştirecek aynı yazgının içine düşeceklerdir.
Dünyada acımasız haksızlık eden yargıç gibi insanlar oldukça, karanlık yüzlü ölümü bile bir çare olarak gören, saf yürek Flora?lar olacaktır önemli olan kanmadan, anlayıp inanan bir sese kulak verip acıları bir kenara itip o sesin peşinden gitmektir.

Yarıda Kalan Sevinç
Batık banker kayınbaba de Barral, Anthony?i hiç sevmez. Flora ve Anthony aşkı rüzgara karşı korunaksızdır. ?Kendi yolunu kendi çizen bir insan pek ender mutlu olur, çünkü çizdiği yolun kendisi genellikle, asla tam olarak doyurulamayan arzular dünyasında pek de uzağa götüremeyeceğini anlayıverir.? sayfa 429. Aşk varıp demirlenen bir liman değildir, her zaman yol almak gerekir, durduğun an kopuşlar olur çünkü gerçekle karşılaşılır. Kendi yitişini izleyen eşikte duran Mr Anthony, düşünceler saplanmış yüreğine yarası sıcak içine kapanarak suskun durur. Gölgelerden anlaşılan düşmek üzere olan bir gemidir. Yüreklerin avcısıdır suskunluk, av mevsimi başlatır. Biriken suskunlukta, ağa takılan derinden gelen acılı bir ses, yüreklerde parçalanan kurşundur.
?Yeşile dönmüş camda yüzü bir havuzun dibinde boğulup kalmış bir ölünün mosmor kesilmiş yüzü kadar uzak görünüyordu.? sayfa 416. Bir yıldızken sönük bir ışığa dönen Flora öleceğini hissettiği bir yol ayrımındaydı. Ağa düşmüş balıklar gibi ölüme çırpınıyordu. Denizden kopup gelen çığlıklarda sözcüklerde kan boşanıyordu.
Romanda anlatılanlar yalnız insanlardı. Aynı yazgıda yollarını şaşırmışlardı. Her şeyi unutturan talih yüzlerine gülerse başladıkları aşkın kıvılcımlanan ilk günkü noktasına mı gelecekler, yoksa ölü bir yıldız olarak mı yaşayacaklardı?

Mr Anthony küllerini savurarak ufka doğru gidiyordu, biz limanda kalanlar Flora, Powell ve Marlow el sallıyoruz geçmişe. Hayatı gördük, şimdi mutlu olma zamanı.
(Bu yazı, 14.10.2010 tarihli Cumhuriyet Kitap’ta yayınlandı.)

Yazan: Ceylan Koryürek

Kitabın Künyesi
Talih
Joseph Conrad
Kırmızı Yayınları / Roman Dizisi
Çeviri: Nilgün Şarman
İstanbul, 2010 1. basım
485 sayfa

Bir yorum

  1. Sn Ceylan Koryürek, eşsiz anlatım ve betimlemelerinizle bizi yazılarınıza adeta müptela ettiniz. Bize kalırsa siz artık yorum sanatını aştınız. Anlatımınız o kadar çarpıcı ve sürükleyici ki artık kitapların orjinallerini değil sadece sizin yorumlamalarınızı okumak istiyoruz ve sizden de yeni ve size ait eserler bekliyoruz. Başarılarınızın devamını dileriz.
    Çağdaş okuyucular adına Yasemi Vural

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir