Ortada Duranın Sonu: Siyaset Meydanında Ilımlılığın Laneti
Seçmen, Neden Köşedekini Sever de, Ortancıyı Sevmez?
Yazar: Âkil Bîçare (Amerikan Siyasetindeki O İnatçı Sırrın İfşası)
Aziz Okuyucularım, Ey Siyaset Analizini Basit Sananlar!
Şimdi size, o koca Amerika’da, yani “demokrasinin beşiği” dedikleri yerde, seçimlerin ardındaki inanılmaz ve mantık dışı bir sırrı açıklayacağım. Hani o televizyonlara çıkan siyasî yorumcular, her seçim sonrası aynı türküyü söylerler ya: “Efendim, seçmenler ‘ılımlılığı’ (moderasyonu) tercih etti, aşırılıktan yoruldu!”
İşte bu, kocaman bir yalandır! Radikal Psikoloji uzmanları (Neil Wollman ve Leonard Williams), istatistiklerle ortaya koymuştur ki: Seçmen, yelpazenin ortasında duranı değil, tam da en ucunda, köşede duranı ödüllendirir!
I. Geleneksel Bilgeliğin İflası: Ilımlı Kaybeder
Bu araştırma, 1994 ve 1996 yıllarındaki ABD Temsilciler Meclisi seçimlerini inceleyerek, herkesin bildiği o yanlış bilgeliği yerle bir ediyor.
- 1994 Cumhuriyetçi Zaferi: Herkes dedi ki, seçmen eski tip “liberalizmi” reddetti. Oysa istatistikler, en çok kaybedenin ılımlı Demokratlar olduğunu gösterdi! Aşırı solcu (liberal) Demokratlar, ılımlı meslektaşlarından daha başarılıydı.
- 1996 Demokrat Zaferi: Bu kez dediler ki, seçmen Cumhuriyetçilerin “aşırılığından” (Newt Gingrich’in radikalliğinden) yoruldu, merkeze döndü. Ama yine yanlış! Aşırı muhafazakâr Cumhuriyetçiler, ılımlı muhafazakârlardan daha fazla kazandı!
Acı Gerçek: Ortada Duranın Sonu
Araştırmanın özü, hem Demokratlar hem de Cumhuriyetçiler için aynıdır: Amerikalılar, Kongre üyelerini reddettiklerinde, en çok ılımlıları reddederler! İdeolojik yelpazenin iki ucundaki adaylar, ortada duranlardan daha iyi sonuç alır.
II. Neden Ilımlılık Ceza Alır?
Bu durum, insanın psikolojik doğasıyla ilgilidir. Seçmen, neden “sokağın ortasında” duran siyasetçiden rahatsız olur?
- Kimlik ve Netlik İhtiyacı: Aşırı uçlar, seçmene net bir kimlik ve kesin bir duruş sunar. Bu, belirsizlikten yorulan modern insanın aradığı şeydir. “Ben şuyum ve bunu savunuyorum!” diyen biri, “Belki şuyum, belki buyum, biraz da şundan” diyen birinden daha güvenilir görünür.
- Marjinal Bölgenin Kuralı: Asıl rekabetin yaşandığı marjinal bölgelerde, ideoloji önemsizleşmek bir yana, daha da önemli hale gelir! Seçmen, rekabetin yüksek olduğu yerde, pusulası şaşmayan, kesin inançlı liderler ister.
- İki Tarafta Duramamak: Sokağın ortasında durmak, ne sağa ne de sola tam olarak ait olamamaktır. Seçmen, ortancıyı görünce şöyle der: “Sen ne sağın davulunu çalabiliyorsun, ne de solun kavalını üfleyebiliyorsun!” Yani, her iki tarafı da tatmin etmeyen bir figür haline gelir.
III. Siyasetin Tek Düzlemi: Köşede Durmak
Bu durum, siyasetin ortak zemin arayışı vaadinin aksine, ayrışmayı ve kutuplaşmayı ödüllendirdiğini gösterir.
- Seçmenin Seçimi: Seçmen, “bizden olan” ve “onlardan olan” ayrımını netleştirenleri sever. Köşede duran, “benim mahallemin temsilcisi” mesajını verirken; ortada duran, “kime hizmet ettiği belli olmayan, ilkesiz uzlaşmacı” şüphesi yaratır.



