Aristoteles’in Eudaimonia Anlayışı ve Antik Yunan Erdem Etiği

Eudaimonia Kavramının Tanımı ve Felsefi Temelleri Eudaimonia, Aristoteles’in etik düşüncesinin merkezinde yer alan bir kavramdır ve “iyi yaşam” ya da “insanın en yüksek iyiliğe ulaşması” olarak tanımlanabilir. Aristoteles’e göre, her varlığın bir “telos”u, yani doğal amacı vardır ve insanın telos’u, akıl yetisinin rehberliğinde erdemli bir yaşam sürmektir. Bu, haz arayışından

OKUMAK İÇİN TIKLA

Virginia Woolf’un Judith Shakespeare Figürü: Kadın Yazarların Tarihsel Dışlanmasının Evrensel Temsili

Judith Shakespeare Figürünün Yaratılışı ve AnlamıVirginia Woolf’un Kendine Ait Bir Oda adlı eserinde ortaya koyduğu Judith Shakespeare, William Shakespeare’in hayali kız kardeşi olarak kurgulanmış bir figürdür. Bu karakter, kadınların edebi üretimde karşılaştıkları yapısal engelleri temsil etmek için tasarlanmıştır. Judith, yetkinlik ve yaratıcılık bakımından erkek kardeşiyle eşdeğer bir potansiyele sahip olsa

OKUMAK İÇİN TIKLA

Joan Miró’nun Harlequin’in Karnavalı ve Sürrealizmin Çocuksu ile Bilinçaltı Yansımaları

Eserin Görsel Kompozisyonu ve Çocuksu İmgeler Harlequin’in Karnavalı, ilk bakışta kaotik bir kompozisyon gibi görünse de, Miró’nun bilinçli bir şekilde düzenlenmiş unsurlarıyla dikkat çeker. Tuval, çeşitli figürler, organik formlar ve soyut şekillerle doludur. Bu figürler, genellikle yuvarlak hatlara sahip, neşeli ve oyunbaz bir estetik taşır. Çocuksu unsurlar, özellikle bu figürlerin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Karen Horney ve Alfred Adler’in Psikolojik Kavramları Üzerine Bir Değerlendirme

Temel Kaygı Kavramının Kökeni ve Anlamı Karen Horney’in temel kaygı kavramı, bireyin erken çocukluk döneminde çevresiyle olan etkileşimlerinden kaynaklanan derin bir güvensizlik hissini ifade eder. Bu kavram, bireyin kendisini çevresinde savunmasız, yalnız ve çaresiz hissetmesiyle ilişkilidir. Horney’e göre, bu kaygı, çocuğun ebeveynleri veya bakım verenleriyle olan ilişkilerinde tutarsızlık, ihmal veya

OKUMAK İÇİN TIKLA

Freud ve Jung’un Rüya Yaklaşımları: Bilinçdışının Keşfi ve Yorum Farklılıkları

Freud’un Rüya Analizinin Temel İlkeleri Freud, rüyaları bilinçdışının içeriğini açığa vuran bir mekanizma olarak tanımlar. Ona göre rüyalar, bastırılmış arzuların, çatışmaların ve bilinçdışı süreçlerin dışa vurumu olarak işlev görür. Rüya analizi, bu gizli içeriği anlamak için sistematik bir yöntem sunar. Freud, rüyaların iki temel bileşenden oluştuğunu öne sürer: açık içerik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yeni Drapetomani: “Normalleşme” Baskısı ve Farklılığın Akıl Hastalığı İlanı

Sağlamcı Toplumun En Sinsi Tuzağı: Özgürlüğe Kaçış Arzusu Neden “Uyumsuzluk” Sayılır? Yazar: Âkil Bîçare (Tarihin Tekerrürü: Zincir Kırılmayınca, İsim Değiştirip Geri Gelir.) Aziz İnsanlar, Ey Farklı Bedende Zincire Vurulanlar! Tarihin en utanç verici sayfalarından biri olan Drapetomani (kölenin kaçma arzusunun akıl hastalığı sayılması) meselesi, bize şunu öğretir: Bir sistem, kendi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Antakya’nın Sığınağı ve “Tembel” Direnişin Felsefesi

Üç Yıllık Hapis: Depremzede Gencin “Yapmamak” Hakkı ve Normatif Baskının Şiddeti Yazar: Âkil Bîçare (Hayatın Kanununa Karşı Duran Bedenin İsyanı) Aziz İnsanlar, Ey “Yapmak” Zorunluluğundan Yılanlar! Hatay’da, o büyük felaketin ardından, üç koca yıl evden çıkmayı reddeden gencin haberi düştü önümüze. Zorla çıkarılmış, tepkisi ise şu olmuş: “Biraz direnç gösterdim

OKUMAK İÇİN TIKLA

Whistler’ın Annenin Portresi’nde Ton ve Kompozisyonun Duygusal Dinginlik Üzerindeki Etkisi

James McNeill Whistler’ın 1871 tarihli Annenin Portresi (tam adıyla Arrangement in Grey and Black No. 1), sanat dünyasında hem biçim hem de duygu açısından derin bir etki yaratmış bir eserdir. Resim, Whistler’ın annesi Anna McNeill Whistler’ı sade bir oturma pozunda tasvir eder ve ton ile kompozisyonun ustaca kullanımıyla izleyicide sakinlik,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Siyasetin Yeni Silahı: “Trump Sendromu” ve Hakikati Susturma Oyunu

Martha Mitchell’in Hayaleti: Akıl Sağlığı Üzerinden Yürütülen Kirli Savaş Yazar: Âkil Bîçare (Politik Nefret, Nasıl Olup da Tıbbi Bir Teşhis Kılığına Girer?) Aziz Okuyucularım, Ey Siyasi Oyunların Perde Arkasına Bakanlar! Şimdi size, Amerikan siyasetinin o koca arenasında kullanılan, sözün bittiği yerde başlayan yeni bir silahtan bahsedeceğim: “Trump Derangement Syndrome” (TDS)

OKUMAK İÇİN TIKLA

Odysseus ile Leopold Bloom’un Yolculukları: Homeros’un Odysseia’sı ve Joyce’un Ulysses’i Arasındaki Bağ

Antik ve Modern Kahramanların Yolculuklarının Yapısı Homeros’un Odysseiası, Odysseus’un Troya Savaşı’ndan sonra Ithaca’ya dönüş yolculuğunu on yıl süren bir destan olarak anlatır. Bu yolculuk, fiziksel ve zihinsel engellerle doludur; Odysseus, doğaüstü varlıklarla, tanrılarla ve kendi iç çatışmalarıyla mücadele eder. Öte yandan, Ulysses’te Leopold Bloom’un yolculuğu, Dublin’de tek bir gün içinde

OKUMAK İÇİN TIKLA

Odysseos’un Eve Dönüş Yolculuğunun Kesintilere Uğramasının Anlatısal ve Tematik İşlevleri

Odysseia, Antik Yunan edebiyatının en önemli destanlarından biri olup, Odysseos’un eve dönüş yolculuğunun (nostos) sürekli kesintilere uğraması, eserin anlatısal yapısını ve tematik derinliğini şekillendiren temel unsurlardan biridir. Bu kesintiler, anlatının dramatik yapısını güçlendirmekle kalmaz, aynı zamanda insan doğası, toplumsal düzen, bireysel mücadele ve evrensel değerler üzerine çok katmanlı bir sorgulama

OKUMAK İÇİN TIKLA

Cinsiyet İlkesinin Yaratıcı Projelerde Eril ve Dişil Enerjilerin Dengelenmesi

Cinsiyet İlkesinin Temel Kavramları Hermetik felsefede cinsiyet ilkesi, evrendeki tüm yaratıcı süreçlerin temelinde eril ve dişil enerjilerin karşılıklı etkileşiminin bulunduğunu öne sürer. Bu ilke, biyolojik cinsiyetten ziyade, evrensel bir dengeyi temsil eden soyut bir kavram olarak ele alınır. Eril enerji, genellikle yönlendirici, aktif ve yapılandırıcı özelliklerle ilişkilendirilirken; dişil enerji, alıcı,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hurufilik’in Modern Numeroloji Üzerindeki Dolaylı Etkileri ve Aktarım Yolları

Hurufilik’in Temel Yapısı ve Numerolojik Yaklaşımlar Hurufilik, 14. yüzyılda Fazlallah Astarabadi tarafından İran’ın Astrabad bölgesinde sistemleştirilmiş bir düşünce akımıdır. Bu akım, Arapça alfabenin harflerini ve bunlara atfedilen sayısal değerleri evrenin yapısını açıklamak için kullanır. Her harfin belirli bir numerik karşılıkı vardır ve bu karşılıklar, Kur’an-ı Kerim’in metinlerinde gizli anlamlar çıkarmak

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski’nin Öteki’sinde Golyadkin’in Kimlik Çatışması ve Modern İnsan

Golyadkin’in İkiye Bölünmüş Kimliğinin Kökenleri Dostoyevski’nin Öteki adlı eserinde, Yakov Petroviç Golyadkin’in ikiye bölünmüş kimliği, bireyin kendi benliğiyle yüzleşme ve toplumsal roller arasındaki gerilim üzerinden şekillenir. Golyadkin, bir devlet memuru olarak sıradan bir yaşam sürerken, kendi iç dünyasında bir çatışma yaşar. Bu çatışma, onun “öteki” olarak adlandırdığı bir ikizle somutlaşır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Pythagoras’ın Matematiksel Gerçeklik Anlayışı ile Platon’un İdealar Dünyasının İlişkisi

Pythagoras’ın Matematiksel Evren Anlayışı Pythagoras, evrenin matematiksel bir düzenle işlediğini öne sürmüş ve bu düzeni sayılarla ifade edilebilen evrensel bir uyum (harmonia) olarak tanımlamıştır. Ona göre, sayılar yalnızca bir hesaplama aracı değil, aynı zamanda gerçekliğin özünü oluşturan temel varlıklardır. Evrendeki her şey, yıldızların hareketlerinden müziğin uyumuna kadar, matematiksel oranlarla açıklanabilir.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Nietzsche’nin Üstinsan ve Rönesans Hümanizminin Birey İdeali

Nietzsche’nin Üstinsan Kavramının Kökenleri ve Özellikleri Nietzsche’nin Üstinsan (Übermensch) kavramı, onun felsefi sisteminin merkezinde yer alan bir idealdir ve bireyin potansiyelini en üst düzeye çıkarma düşüncesini ifade eder. Üstinsan, mevcut ahlaki normları ve toplumsal kısıtlamaları aşarak kendi değerlerini yaratan, kendini sürekli yeniden inşa eden bir bireydir. Bu kavram, insanın evrimsel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Jung ve Adler Perspektifinden Bireysel Gerçekleşme Süreçleri

Bireyleşme Sürecinin Temel Dinamikleri Jung’un bireyleşme kavramı, bireyin bilinçli ve bilinçdışı unsurlarını bütünleştirerek kendi benliğini tam anlamıyla oluşturmasını ifade eder. Bu süreç, bireyin yalnızca toplumsal normlara uyum sağlamasını değil, aynı zamanda içsel çatışmalarını çözerek özgün bir kimlik geliştirmesini hedefler. Bireyleşme, bireyin kişisel ve kolektif bilinçdışı unsurlarla yüzleşmesini gerektirir. Bu yüzleşme,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lacan’ın Jouissance Kavramı ve Klinik Uygulamadaki Yeri

Jouissance Kavramının Kökeni ve Freud’la İlişkisi Jouissance, Lacan’ın psikananalitik kuramında merkezi bir kavram olarak ortaya çıkar ve Freud’un haz ilkesinin ötesine uzanan bir anlam taşır. Freud’un haz ilkesi, bireyin haz arayışını ve acıdan kaçınmasını düzenleyen temel bir mekanizma olarak tanımlanır. Bu ilke, bireyin homeostatik bir dengeyi koruma çabasıyla ilişkilidir; haz,

OKUMAK İÇİN TIKLA

5000 Yıllık İnsan Kemiklerinden Yapılmış Nesneler Liangzhu Kültüründe Keşfedildi

Keşfin Temel Özellikleri Arkeolojik kazılarda ortaya çıkarılan bu buluntular, Çin’in doğu bölgesinde yer alan Liangzhu kültürünün Neolitik dönemine ait kalıntılardan oluşuyor. Yaklaşık 5000 yıl öncesine, yani MÖ 3000-2500 yılları arasına tarihlenen kemikler, sistematik bir şekilde işlenmiş insan iskelet parçalarını içeriyor. Toplamda incelenen 183 insan kemiği arasında 52’si belirgin işlem izleri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Don Quijote, Hayal ve Gerçekliğin Çarpışması

Ergün DOĞAN Don Kişot’un Hayalci Evreni Don Kişot, Cervantes’in eserinde, şövalyelik romanlarının etkisiyle gerçeklikten kopmuş bir karakter olarak tanıtılır. Onun zihni, okuduğu romantik ve epik öykülerle şekillenmiştir; bu öyküler, onun çevresindeki dünyayı algılama biçimini tamamen dönüştürür. Yel değirmenlerini dev sanması, sıradan bir köylü kızı olan Aldonza Lorenzo’yu soylu Dulcinea del

OKUMAK İÇİN TIKLA