Teknomitlerin Yıkımı: Deleuze ve Guattari’nin Mito-Şizoanaliz Yaklaşımı

Arzunun Makineleri ve Teknomitlerin Doğası Deleuze ve Guattari’nin mito-şizoanaliz yaklaşımı, bireylerin ve toplumların anlam dünyasını şekillendiren anlatıların, özellikle teknolojik mitlerin, çözümlenmesinde güçlü bir araçtır. Teknomitler, teknolojiyi bir kurtarıcı ya da yok edici olarak yücelten, genellikle insanlığın geleceğine dair büyük anlatılarla örülü hikayelerdir. Bu mitler, arzunun toplumsal ve bireysel düzeyde nasıl

OKUMAK İÇİN TIKLA

Soyut Cinselliğin Dijital Arzuya Dönüşümü

Luciana Parisi’nin “soyut cinsellik” teorisi, Steven Shaviro’nun No Speed Limit: Virtual Sex in an Era of Viral Capitalism adlı eserinde ele alınan postkapitalist arzu kavramıyla kesişerek, dijitalleşmenin bireysel ve toplumsal deneyimleri nasıl yeniden şekillendirdiğini derinlemesine sorgular. Parisi’nin teorisi, cinselliğin maddi bedenlerden soyutlanarak algoritmik, teknolojik ve siber uzamda yeniden inşa edildiğini

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anton Chigurh’un Felsefi Yüzleşmesi: Determinizm, Absürdizm ve Ahlaki Boşluk

Anton Chigurh, No Country for Old Men’in soğukkanlı katili, yalnızca bir karakter değil, aynı zamanda insan varoluşunun en karanlık sorularını sorgulayan bir aynadır. Onun determinist dünya görüşü, evrendeki nedenselliğin kaçınılmazlığını mı yoksa anlamsızlığın absürd dansını mı yansıtır? Ahlaki nihilizmi, Nietzsche’nin ahlak eleştirisinden nasıl bir uçurumda durur? Bu metin, Chigurh’un felsefi

OKUMAK İÇİN TIKLA

İş Yerinde Güç Mesafesinin Kültürel Yansımaları: Patron-Çalışan Çatışmalarındaki Farklılıklar

İlişkisel Hiyerarşilerin Temel Dinamikleri Güç mesafesi, bir toplumdaki bireylerin otoriteye ve hiyerarşiye yönelik tutumlarını şekillendiren temel bir kültürel boyut olarak tanımlanır. Yüksek güç mesafeli kültürlerde, otoriteye saygı ve itaat, sosyal düzenin temel taşıdır. Patron-çalışan ilişkilerinde bu durum, karar alma süreçlerinin tepeden inme bir şekilde yürütülmesiyle kendini gösterir. Çalışanlar, patronun direktiflerini

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ötekinin Yüzü ve Bakışın Ağırlığı: Levinas ile Sartre Üzerinden İnsan İlişkilerinin Derinlikleri

Yüzün Çağrısı ve Etik Karşılaşma Levinas’ın yüz etik felsefesi, bireyin ötekiyle ilişkisini ahlaki bir sorumluluk düzleminde ele alır. Yüz, yalnızca fiziksel bir imge değil, ötekinin kırılganlığını ve insanlığını açığa vuran bir varoluşsal olaydır. Bu felsefede, ötekinin yüzü, bireyi kendi ben-merkezciliğinden kopararak ona sınırsız bir sorumluluk yükler. Bu sorumluluk, herhangi bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anlatının Gerçekliği: Otistik Bakış Açısının Temsili

Mark Haddon’ın The Curious Incident of the Dog in the Night-Time romanı, otistik bir anlatıcı olan Christopher Boone’un gözünden dünyayı betimleyerek, nörodiverjansın edebi temsiline dair önemli bir tartışma başlatır. Bu metin, romanın otistik bakış açısını ne kadar gerçekçi yansıttığını çok katmanlı bir şekilde değerlendirir. Anlatıcının zihinsel süreçleri, dil kullanımı, toplumsal

OKUMAK İÇİN TIKLA

Şeffaflık Toplumu: Felsefi, Sosyolojik ve Teknolojik Bir İnceleme

Giriş Modern çağ, bilgiye erişimde eşi benzeri görülmemiş bir hız ve yaygınlık sunarken, şeffaflık kavramı toplumsal yapıların, bireysel özgürlüklerin ve kolektif bilinçlerin yeniden tanımlanmasında merkezi bir rol oynamaktadır. Güney Koreli filozof Byung-Chul Han’ın Şeffaflık Toplumu (Transparenzgesellschaft) adlı eserinde öne sürdüğü gibi, şeffaflık yalnızca bir yönetim biçimi ya da teknolojik bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aspendos’un Hermes Heykeli: Zamanın İzinde Benzersiz Bir Keşif

2025 yılında Antalya’daki Aspendos Antik Kenti’nde bulunan Hermes heykeli, arkeolojik bir buluntu olmanın ötesinde, insanlığın tarih, kültür ve sanatla olan derin bağlarını yansıtan eşsiz bir eserdir. Roma İmparatorluk Dönemi’ne (M.S. 2. yüzyıl sonu – 3. yüzyıl başları) tarihlendirilen bu mermer heykel, hem sanatsal işçiliği hem de taşıdığı anlamlarla dikkat çeker.

OKUMAK İÇİN TIKLA

İnsan Zihninin İç Yolculuğu: Mitolojik Labirentlerin Anlam Katmanları

Mitolojideki labirentler, insan ruhunun karmaşıklığını yansıtan güçlü bir sembol olarak tarih boyunca çeşitli kültürlerde yer bulmuştur. Labirent, yalnızca fiziksel bir mekân değil, aynı zamanda zihinsel, duygusal ve varoluşsal bir yolculuğun temsilidir. Antik Yunan’dan Mezopotamya’ya, Orta Çağ Avrupa’sından modern sanata kadar labirentler, bireyin kendi benliğiyle yüzleşme sürecini ve bu süreçteki çelişkileri

OKUMAK İÇİN TIKLA

Hipergerçeklik (Aşırı Gerçeklik) Nedir?

Hipergerçeklik, Baudrillard’a göre, gerçekliğin yerini alan ve ondan daha “gerçek” gibi görünen bir simülasyon dünyasının ortaya çıkmasıdır. Gerçeklik, artık doğrudan deneyimlediğimiz bir şey olmaktan çıkar ve medya, teknoloji, reklamlar, tüketim kültürü gibi araçlar aracılığıyla yeniden üretilen bir yapay gerçeklik tarafından gölgede bırakılır. Bu yapay gerçeklik, asıl gerçeklikten daha çekici, daha

OKUMAK İÇİN TIKLA

Savaş ve Barış romanında Tolstoy, hangi tarihi olayları merkeze alır ve bu olaylar karakterlerin hayatlarını nasıl etkiler?

Savaş ve Barış (War and Peace), Lev Tolstoy’un epik romanı, Napolyon Savaşları dönemini, özellikle de 1812 Fransız-Rus Savaşı‘nı merkeze alır. Roman, hem tarihsel olayları hem de bu olayların bireylerin yaşamlarına etkisini derinlemesine işler. 1. Tarihsel Olaylar ve Romanın Kurgusu Tolstoy, şu önemli tarihsel olayları detaylı bir şekilde ele alır: 2. Tarihsel Olayların Karakterler Üzerindeki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yasak Şehir’in Simetrisi: Kozmik Düzenin ve Otoritenin Yansıması

Kozmik Hiyerarşinin Mimari Temsili Yasak Şehir, Çin’in imparatorluk ideolojisini somutlaştıran bir mimari başyapıt olarak, simetrik düzenin gücünü evrensel bir kozmik düzenle ilişkilendirir. Pekin’in merkezinde yer alan bu kompleks, Ming ve Qing hanedanları döneminde (1368-1912) imparatorun göksel yetkisini yansıtan bir planlama anlayışıyla inşa edilmiştir. Simetri, Çin kozmolojisinde evrenin harmonik düzenini temsil

OKUMAK İÇİN TIKLA

Duyguların Derinliklerinde: Maggie Verver ve Lena’nın James’in Duygu Teorisi Çerçevesinde Karşılaştırmalı Analizi

James’in Duygu Teorisi ve Edebi Karakterler William James’in duygu teorisi, duyguların fizyolojik tepkilerin bir sonucu olarak ortaya çıktığını öne sürer. Bu teoriye göre, birey önce bir uyarana fiziksel bir tepki verir (örneğin, kalp atışının hızlanması), ardından bu tepkiyi bir duygu olarak algılar. Edebi karakterlerin duygusal durumlarını analiz ederken, bu teori,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Mercan Resiflerinin Çöküşü ve Biyoçeşitliliğin Sessiz Kıyameti

Küresel ısınma, mercan resiflerini derinden etkileyen bir ekolojik kriz olarak ortaya çıkar ve bu süreç, biyoçeşitlilik üzerindeki domino etkileriyle John Veron’un teorileriyle kesişir. Bu metin, mercan resiflerinin iklim değişikliği karşısında yaşadığı dönüşümleri, ekosistem dinamiklerini ve insanlığın bu süreçteki sorumluluğunu çok katmanlı bir şekilde ele alır. Bilimsel temeller üzerine inşa edilen

OKUMAK İÇİN TIKLA

Japonya’nın Yaratılış Miti: İzanagi ve İzanami’nin Kozmik Öyküsü

Japon mitolojisindeki İzanagi ve İzanami miti, Japonya’nın yaratılışını anlatan temel bir anlatıdır ve Şinto inancının kökenlerinde derin bir yer edinir. Bu mit, evrenin kaostan düzene geçişini, yaşam ile ölüm arasındaki ilişkiyi ve insanlığın doğayla olan bağını çok katmanlı bir şekilde ele alır. Kojiki (712) ve Nihon Şoki (720) gibi eski

OKUMAK İÇİN TIKLA

Altın Post Arayışı ve Kolonizasyonun Mitolojik Yansımaları

Mitin Kökeni ve Anlam Arayışı Altın Post efsanesi, Yunan mitolojisinin en köklü anlatılarından biridir ve İason liderliğindeki Argonautların, Kolhis’te bulunan altın postu ele geçirmek için çıktıkları zorlu yolculuğu konu edinir. Bu hikaye, yalnızca bir kahramanlık destanı değil, aynı zamanda insanlığın bilinmeyene duyduğu merakın ve sahip olma arzusunun bir yansımasıdır. Antik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Evrimsel Gelişim Biyolojisi: Türlerin Kökenine Yeni Bir Soluk

Evrimsel gelişim biyolojisi (evo-devo), Darwin’in türlerin kökeni teorisini derinleştirerek biyolojinin temel sorularına yeni bir perspektif sunar. Bu disiplin, organizmaların embriyolojik gelişim süreçlerini evrimsel değişimlerle ilişkilendirir ve genetik mekanizmaların tür çeşitliliğini nasıl şekillendirdiğini araştırır. Haeckel’in “ontogeni filogeniyi tekrarlar” hipoteziyle de bağlantılı olan evo-devo, bu eski fikri modern genetik ve moleküler biyoloji

OKUMAK İÇİN TIKLA

Ivan Karamazov’un “Büyük Engizisyoncu” efsanesi, insan özgürlüğü ile mutluluk arasındaki çelişkiyi nasıl tartışır?

Dostoyevski’nin Karamazov Kardeşler‘indeki “Büyük Engizisyoncu” efsanesi, İvan Karamazov’un zihninde şekillenen derin bir alegoridir ve insan özgürlüğü ile mutluluk arasındaki trajik çelişkiyi keskin bir şekilde ortaya koyar. Bu metin, 16. yüzyıl İspanya’sında Engizisyon döneminde geçer: İsa, insanlığa ikinci kez görünür, ancak Kilise’nin gücünü temsil eden yaşlı bir kardinal (Büyük Engizisyoncu) onu

OKUMAK İÇİN TIKLA

How does the philosophy of “if there is no God, everything is permissible” resonate in the actions and crises of faith of the characters in The Brothers Karamazov?

In Dostoyevsky’s The Brothers Karamazov, the idea that “If there is no God, everything is permissible” profoundly shapes the characters’ existential crises, moral collapses, and search for faith. This philosophy is discussed primarily through the lens of Ivan Karamazov, but it also resonates in the actions of other characters. Here

OKUMAK İÇİN TIKLA

Josef K.’nın suçu ne olabilir? “Suçunuz, bu soruyu sormanızdır.”

Josef K.’nın suçu, modern bireyin politik ve varoluşsal trajedisinin bir alegorisidir. Kafka’nın Dava‘sındaki bu belirsiz suçlama, yalnızca hukuki bir muamma değil, iktidarın doğasına, öznenin sistem karşısındaki çaresizliğine ve insanın ontolojik “suçluluğuna” dair radikal bir eleştiridir. 1. İktidarın Totaliter Mantığı: “Suç, İtaatsizliğin Kendisidir” 2. Kapitalist Ahlakın İçselleştirilmiş Suçluluğu 3. Varoluşçu Suç: “İnsan Olmak Bir

OKUMAK İÇİN TIKLA