Patasana, Ahmet Ümit. ‘İnsan benliğine yapılan bir kazı’

Romanın, “insan benliğine yapılan bir kazı” olduğunu sıkça dile getiren Ahmet Ümit, aynı hareket noktasını 2000 yılında yayınladığı “Patasana”da da koruyor. Mezopotamya olarak anılan bölge, yüzyıllar boyunca hem kanlı iktidar kavgalarının hüküm sürdüğü çeşitli uygarlıklara hem de coğrafî bir kesişme noktası olduğu için şiddetli savaşlara sahne oldu ve bu topraklardan kan ve şiddet hiç eksik olmadı. ?Patasana?da bir anakroniye başvuran Ahmet Ümit, Hititler döneminde yaşanan iç çatışmalarla Türkiye?nin son yirmi yılda tanık olduğu bir dönemi anlamaya çalışıyor.
Ahmet Ümit, tıpkı diğer romanlarında olduğu gibi olayı, yaşadığı bugünün içinde insanı anlamanın bir aracı olarak kullanır. Dolayısıyla roman kahramanları ve karakterleri de alabildiğine sahicilik taşır. Bu niteliklerle birlikte “Patasana”, Ahmet Ümit romancılığının önemli bir halkasını oluşturur.
“Ben zalimler çağında yaşayan bir alçaktım. Tanrıların korkak haline getirdiği bir alçak. Alçakların en acınacak olanı, en tiksinti vereni. Yüreğini dalkavukluk, aklını düşmanlıkla besleyen sinsi bir saray yazmanı.
Ben Kral Pisiris’in danışmanı, büyük meclis Panku’nun değerli üyesi, ben soyluların en soysuzu Patasana.
Ben ölüler içinde yüzen, ben, tanrılar tarafından alnına sonsuza kadar acılar içinde kıvranacaktır, yazılan saray başyazmanı Patasana.
Yazdığı anlaşmalarla, mektuplarla ülkesinin yazgısını değiştiren ama kendi yazgısına söz geçiremeyen zavallı Patasana.
Sana, bu tabletleri okuyacak olana, derim ki: Dikkat et. Benim yaşamımı çiçekli bir ağaçtan kuru bir dala çeviren tanrıların laneti senin de üzerine düşmesin. Onlar, senin yaşamını da benimki gibi zalim bir kralın buyruklarıyla mutsuzluğa mahkum etmesin.”

‘Patasana, özlemimi bir ölçüde gideriyor. Bu tür bir romanın da edebiyat olabileceğini kanıtlıyor. Sadece keyifle değil, merakla da okunuyor. Yeni ilgi alanları yaratıyor insanda. Ben, kendi adıma, Patasana’dan sonra Hititlerle ilgili başka şeyler okuma isteğini de duydum.’ Ülkü Tamer, Radikal

‘Bir kitap okudum, polisiyeye bakışım değişti! Ben ki polisiye sevmez, okumayı reddederdim, Patasana’yla birlikte, acaba böyle başka kitaplar var mıdır sorusuna geldim, kendi iradem, kendi beğenimle, kendi tavrıma ters düşerek! Ahmet Ümit’in son romanı Patasana, polisiye severler kadar sevmezleri de çekiyor kendine.’ Filiz Aygündüz, Milliyet

Bir coğrafyanın kanlı geleneği anlatılıyor Patasana’da. Anadolu’nun güneydoğusunda bugün yaşananlar ile üç bin yıl önce yaşananlar paralel bir biçimde gözler önüne seriliyor. Poe’nun öykülerindeki gizem, Christie’nin romanlarındaki klostrofobik ortam, Anadolu güneşinin parlak ışığı altında birleşerek etkileyici yeni bir biçime bürünüyor. Patasana trajik öykülerle dolu bir kitap, ama asla karamsar değil. Tüm iyi romanlarda olduğu gibi, Patasana’da da bilgelik, belirsizliğin üzerinde yükseliyor. (Arka Kapak)

Ahmet Ümit’in ‘Patasana’ adlı romanı 2008 yılının Nisan ayında ‘La Tumba Negra’ adıyla İspanyolca’ya çevrildi ve Umbriel Yayınevi tarafından İspanyolca konuşulan tüm ülkelerde kitapçılara dağıtıldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir