( * ) “André Maurois, çocuk edebiyatında kült olan bu kitabıyla savaşın gülünçlüğüne dikkat çekiyor. Kitabın sonunda savaşla bir şey elde edemeyen iki halk, barışı sağlayarak bir arada yaşamayı öğreniyor. Yazarın dikkat çektiği bir diğer konu da kendimizden farklı olana göstermemiz gereken hoşgörü. Maurois, “Şişkolarla Sıskalar”ı (Patapoufs et Filifers) aslında birçok gönderme barındırıyor içinde.
Yazarın yarattığı karakterleri ve iki ülkeyi kapitalizm ile karşılaştırın, bakın ne göndermeler bulacaksınız.
Sıskalar, Kemikistan’da yaşayan bir halk. Adlarından anlaşıldığı üzere zayıflar. Hatta kelimenin tam anlamıyla bir deri bir kemik diyebiliriz onları için. Daracık uzun evlerde yaşıyorlar. Sıskalarla dolu olan Kemikistan’da bir tane bile şişman insanla karşılamazsınız. Farklı bir yer Kemikistan. Başkenti Kemikkent. Sıskalar da ülkeleri kadar ilginç insanlar. Onlar için en önemli şey zaman. Öyle ki birbirleriyle buluşacaklarında saati dakikayı hatta saniyeyi bile kararlaştırıyorlar. Sonra, Zayıflama Bakanlıkları var. Zayıflama Bakanı’nın ismi Boştabak. Sıskalar, günde iki öğün yemek (her sabah ve her akşam saat sekizde) yiyorlar. Azıcık yedikleri yetmiyormuş gibi, bir de ayakta yiyorlar. “İnsan yaşamak için yemeli, yemek için yaşamamalı” düsturunu benimsemişler. Onlara göre rahatlık bir tembellik belirtisi. Çalışmayı hastalık derecesinde seviyorlar. Yalnız Sıskalar, sinirli ve biraz da kıskançlar.
Şişkolarsa Göbekistan’ta yaşayan bir halk. Geniş, yuvarlak ve topa benzeyen evlerde yaşıyorlar. Şişkolarla dolu olan ülkede tek bir zayıf insan göremezsiniz. Ülkenin başkenti Göbekyurt. Göbekistan’da gezerken duvarlarda sık sık şöyle afişlerle karşılaşabilirsiniz: ‘Hoşhoş Çilek Suları, Tombalak Gazozları, Ballıreçel Pastaları’. Efendime söyleyeyim, sokak köşelerindeki makinelerin düğmelerine basınca çeşit çeşit içecekler akmaya başlıyor. Anlaşıldığı üzere istediği kadar yiyebiliyor Şişkolar. İsterlerse Toptop çorbası içiyor, isterlerse Şenkuzu pirzolası ya da Boldolma yiyorlar. Şişkolar üzüntü nedir bilmeyen insanlar. Güleryüzlüler ve her daim şen kahkaları yükseliyor sokaklarda. Her saat başında yemek yiyorlar ve yemekten sonra on beş dakika mutlaka şekerleme yapıyorlar. Kral Tostombul, Prens Şişgöbek ve diğer Göbekistan sakinleri mutluluk içinde yaşayıp gidiyor anlayacağınız.
Nevi şahsına münhasır Şişkolar ve Sıskaların bir sorunu var. İki ülke arasında kalan bir adayı bir türlü sahiplenemiyorlar. Şişkolar adaya Şişka Adası derken, Sıskalar adayı Sısko Adası diye adlandırmakta ısrar ediyor. Şişkonun ‘şiş’imi yoksa Sıskanın ‘sıs’ı mı önce gelecek… Bu inatlaşma birbirini benimsemeyen Şişkolar ve Sıskaları savaşa sürüklüyor.
( ** ) “Şişkolarla Sıskalar’ın bizdeki ilk baskısı 1982 yılında yapılmış. Tam da o yıl kitabı okuduğumu anımsıyorum. O sıralar en büyük keyfim hafta sonu geldiğinde babamla kitapçıya uğramaktı. Can Yayınları’nın da hatırı sayılır bir miktar çocuk eserini bir günde okuyup bitirdiğimi anımsarım. Şişkolarla Sıskalar’ın aslında hem ismi hem de kapak resmi beni büyülemişti o zamanlar. Sıskalar üstte, şişkolar altta resmedilmişti ve pembe mor giysileriyle bu tuhaf insanlar kesinlikle kitaba davet ediyordu beni. Yazık ki 2005 baskısında bu resim yok ama şunu söylemek gerekir ki; Maurois’in öyküsü kadar cazip olan Fritz Wegner resimlerine hiçbir çocuk kayıtsız kalamaz. Bir de tabii, Ülkü Tamer’in sahiden nefis bir uyarlaması söz konusu; kitabın konusuna geçmeden önce birkaç ‘Ülkü Tamer sözcüğü’ ile ne demek istediğimi anlatmalıyım. Kitabı okuyacak olan çocukları örneğin şu yer isimleri bekliyor: ‘Kemikistan’, ‘Göbekistan’, ‘Kumgöbek Çölü’, ‘Göbekdağ’, ‘Kemikkent’ ve ‘Göbekyurt’. Bunlar da bazı isimler; ‘Mareşal Pofuduk’,’Çokkemik’, ‘Prens Şişgöbek’, ‘Zayıflama Bakanı Boştabak’.
Gelelim öykümüze… Şişkolar ve Sıskalar yeraltında yaşayan iki grup. Aralarında bitmek bilmeyen bir kavga var. Birbirlerine benzemiyorlar. Sıskalar sinirli ve az yemek yiyor. Şişkolarsa hep yemek yiyor ve sürekli gülüp eğlenmekten kimi işlerini aksatıyor. İki ülkenin de vatandaşlarının anlaşamadığı bir şey daha var; bir adayı bir türlü sahiplenemiyorlar. Şişkolar adaya ‘Şişka Adası’ derken, Sıskalar adayı ‘Sısko’ diye adlandırmakta ısrar ediyor. Gürültü de bundan kopuyor…
“Şişkolar, dedi Bay Çokkemik, körfezin karşı kıyısında yaşarlar. Korkunç bir görünüşleri vardır. Top gibidirler. Balon gibi yuvarlak, domates gibi kırmızıdırlar. Kedi gibi de tembeldirler üstelik. Yer, içer, sabahtan akşama kadar uyurlar. Bıraksanız, bu kötü alışkanlıklarını Yeraltı’ndaki bütün ülkede yayacaklar. Bir örnek vereyim: Körfezin ortasında küçücük, güzel bir ada var. Sısko Adası. İnanmazsın ama, bu adada yaşayanların canlarını çıkardı Şişkolar. İki yıl önceydi, adanın zayıf halkını kendilerine uydurmaya kalkıştılar. Tatillerini geçirmek için bu adaya gelirlerdi. Adadakiler dayanamadılar tabii, bizden yardım istediler. Bizde onları korumak zorunda kaldık.” (s. 39)
Sıskalar böyle diyor İlkay’a. Şişkolar da İlkay’ın kardeşi Ünal’a tam tersi bir hikâye anlatıyor. İlkay ve Ünal kitabın asıl kahramanları. Bir tesadüf eseri yolları Yeraltı’na düşüyor bizim kahramanların. Biri zayıf, diğeri de şişman olan kardeşlerin yolları daha Yeraltı’na girişte ayrılıyor; sonra da bulundukları ülkede on ay geçiriyorlar. Kimi zaman uzlaştırmaya çalışıyorlar iki ülke halkını, kimi zaman bulundukları tarafı haklı buluyorlar. En sonunda iki ülkeyi birleştiren de bu küçük iki kardeş oluyor.
Savaşın gülünçlüğünü, kavgayla hiçbir şeyin çözülemeyeceğini anlatan bu roman dünyanın pek çok ülkesindeki çocukları büyüledi. 1885-1967 yılları arasında yaşayan Maurois çalışkan bir yazarmış. Önceleri ticaretle uğraşırken, yazdıkları ilgi uyandırınca işini bırakıp sadece yazmaya yönelmiş. Edebiyat anıları, tarih incelemeleri, eleştiriler, romanlar, öyküler, toplumsal, siyasal kitaplar yazan yazarın en çok bilinen eserlerinden biri ise Şikolarla Sıskalar. Savaşmanın anlamsızlığını bir kez daha anlamak için…”
( * ) Burcu Aktaş’ın 11/04/2008 tarihinde Radikal Gazetesi’nde “Şişkolar ve Sıskalar hakkında…” adlı yazısı
( ** ) Ece Arar Emener 30/09/2005 tarihinde Radikal Gazetesi’nde “Şişkolarla sıskalar bir adım öne” adlı yazısı
Kitabın Künyesi
Şişkolarla Sıskalar
Orjinal isim: Patapoufs et Filifers
Andre Maurois (Emile Herzog)
Can Çocuk Yayınları / Çocuk Dizisi
Resimleyen : Fritz Wegner
Çeviri : Ülkü Tamer
İstanbul, 2009, 2. Basım
112 sayfa
Andre Mauroıs?in Yaşam Öyküsü
1885 ? 1967
İlk eserini (Les silences du Colonel Bramble) 1918 yılında veren André Maurois ölümüne kadar, öyküleri, romanları, biyografileri, tarih denemeleri, eleştiri yazılarıyla yirminci yüzyıl Fransız yazarlarının en verimlilerindendi diyebiliriz.
Onu sanat ve edebiyat yaşamına hazırlayacak bir havası yoktu aile çevresinin.
Asıl adı Emile Herzog olan Maurois?nın Alsace bölgesindeki Bischwillerde bir dokuma fabrikası işleten babası, Fransa?nın 1971?de uğradığı bozgundan sonra Almanların eline geçen bu topraklardan ayrılarak Normandiya?ya göç etti; Elbeuf adındaki kasabaya yerleşti: Ernest Herzog, kardeşiyle birlikte burada bir fabrika kurmuştu.
Emile, orta öğrenimini Rouen lisesinde yaptı. İlerdeki fikir ve sanat yaşamı üzerinde felsefe öğretmeni Emile Chartier (Alain) nin derin etkisi vardır.
Bu etki Emile?in felsefe öğrenimine yönelmesinde rol oynamıştır: Caen Üniversitesinin felsefe bölümünden diplomasını aldıktan sonra ailesinin yaşam koşulları Emile?i ? istemeyerek ve biraz da çok sevdiği öğretmenin öğüdünü tutarak ? babasının fabrikasında çalışmak zorunda bıraktı.
Daha küçük yaştan beri şiire ve sanata gönül veren Emile, fabrikada geçen on yıllık iş yaşamı döneminde, dikkatli, çalışkan bir insan olarak dokuma sanatının bütün teknik inceliklerini de öğrenmekten geri kalmamıştı. Yirmi yedi yaşındayken, evlilikle sona eren ilk gönül serüvenini yaşadı. Janine de Szymkievicz?di ilk karısının adı. Bu sarışın Polonyalı güzelle evlenişi, mutluluk getirmemişti Emile Herzog?a. Önce bir katolik kadınla evlendiği için Yahudi olan ailesinin bağnazlığı ile çatışmak zorunda kalmıştı. Sonra, bu güzel kadın, sürekli bunalımları, melankolik ruhu ile on iki yıl boyunca cehennem yaşamı sürerek 1924 yılında ölecekti; ardından üç çocuk bırakarak.
Birinci Dünya Savaşı patlak verince, Fransız ve İngiliz orduları arasında tercümanlık ve irtibat subaylığı ile askerlik görevini yapan Emile Herzog?un ilk yapıtı yukarıda anılan kitabıdır.
Bu romanda aralarında yaşadığı İngiliz subaylarının portrelerini ve karakterlerini yer yer karikatürleştirerek çiziyordu. Fransız komutanlığı, romanın İngilizleri tedirgin edeceğini düşünerek yayınlanmasına engel olunca Emile Herzog, sonradan edebiyat tarihinde yer edecek André Maurois takma adıyla yayınladı kitabını.
Savaş bittikten ve ilk karısıyla babasının ölümünden sonra fabrikadan da ayrıldı.
Artık kendini tümüyle yazarlığa vermişti; şimdi, durup dinlenmeyen bir yaratma humması içinde yapıt üstüne yapıt veriyordu: Romanlar, tarih denemeleri, biyografiler… İngiltere ve Amerika tarihleriyle, büyük İngiliz yazar ve şairleri üzerine yazdığı kitaplarıyla anglo ? sakson dünyasında da ün kazanmıştı.
İkinci Dünya Savaşı yıllarını İngiltere ve Amerika?da geçiren A. Maurois, konferansları, yazılarıyla Fransa?nın kurtuluş davasını savundu.
Kurtuluştan sonra yine Fransa?ya dönen Maurois, artık dünya çapında ün kazanmış bir yazar olarak, ölümüne kadar, hiç eksilmeyen bir enerji ile yapıt üstüne yapıt verdi. 1938?de << Aced?emie Françoise >> üyeliğine seçildi.
Sanatı
Stendhal, Balzac ve Zola?da en büyük temsilcilerini bulan Fransız realizmi, Birinci Dünya Savaşından sonra yeniden canlandı. Bu ikinci dönem realizmi de ilkinin izlerini taşıyordu yine: bu türdeki romanların, çerçevesi yine burjuva dünyasıydı ve yine Paris yaşamının çeşitli yönleri yansıyordu bu romanda. Ama bu yeni realizmde, dış tasvirler ve gerçek yaşam tabloları kadar, kahramanların iç dünyalarındaki çalkantılar, duygu kasırgaları, ihtiras çatışmaları da yer alıyordu. A. Maurois?nın romanları bu yeni realizmin en tipik örneklerindendir.
Maurois?nin romanlarının sosyal çerçevesi, kendisinin de içinden yetiştiği sanayi burjuvazisiyle belirlenir. Bu, romanlarının çoğuna bir otobiyografi niteliği vermekle birlikte; daha ziyade en yakından tanıdığı bir sosyal kesimin, çok canlı, bilerek çizilmiş tablosudur. Yine kendi yaşantısının sonucu olarak, romanlarının olayı hem taşra kasabalarında, hem Paris?te geçer. Maurois?nın romanlarının erkek kahramanları -biraz da kendisi gibi- bir yandan akıllı becerikli birer iş adamı kapitalisttir, bir yandan da, içli, sevgiye susamış, ince duygulu dahası kimi çılgınlıkları göze alabilen tutkulu insanlardır. Kadınları da -ki hemen hepsi refah içinde- iyi bir kültür almışlardır daha küçük yaştan, olgunluk çağına kadar, hemen hiç bir zaman aradığını bulamamış, onurlu, haklarında verilecek yargılara önem vermeyecek kadar açık sözlü, şiir ve sanata düşkün tiplerdir. André Maurois?nın romanları, Fransız burjuvazisinin iç yüzünü yer yer bütün yapmacıklı, bencil yanlarıyla gösteren bölümleriyle Balzac?ın büyük çapta etkisindedir. Ama kahramanların sade dış davranışlarıyla değil, iç dünyalarının derinliklerindeki ruh çalkantılarıyla yaşatmasında daha çok Stendhal?in havası sezilir. Maurois?nın karakter çizmekteki bu ustalığı yanı sıra üslubunun yumuşaklığı, rahatlığı, anlatışındaki doğallık da romanlarının çekiciliğini oluşturan başlıca özelliklerindendir.
İlk gençlik yıllarından beri öyküler de yazmıştır A. Maurois. Bu öykülerin çoğunda olağanüstü kişilerin serüvenleri anlatılır. Bir eleştiricinin dediği gibi bu «öyküler» ince bir mizaha bürünen gizemli hava içinde okuyucuyu sürükleyen «biblo» gibi işlenmiş küçük başyapıtlardır. «Ulaşılmaz diyarlar» , «Ruh tartıcıları» , «Düşünceleri okuyan makine» gibi adlar, bu öykülerin karakteri hakkında bir verebilir bize.
André Maurois?nın biyografileri de; politika ya da sanat dünyasında ün yapmış kişilerin kişiliklerini ve yaşantılarını romana benzeyen akıcı, canlı bir anlatışla verir. Biyografilerinde bağlı kaldığı iki ilkeden biri, kahramanının yaşam akışını, zaman zaman (kronoloji) göre izlemek, öteki de, gereksiz ayrıntılara girmemektir.
Maurois biyografilerini yazarken sanatçı kişiliği, yaratıcılığı ile birlikte, olabildiği kadar objektif bir tarihçi titizliği göstermiştir. Bu biyografilerden birçokları ayrı kişilerin (Shelley, Byron, Hugo, Dinckens, Turgeniev…) yaşam öyküleridir. Kimilerinde de büyücüler ve mantıkçılarda olduğu gibi birçok kişinin yaşam öyküsünü bir kitapta toplamıştır: Kipling, Wells, Bernard Shaw… gibi.
Maurois?nın başarı ile yazdığı yapıtlar arasında tarih incelemelerinin de önemli bir yeri vardır.
(Kaynak: Nazife Müren, ?İklimler? adlı romanının önsözünden.)
André Maurois?den Sözler
? Çalışma sıkıntıyı, kötülüğü ve yoksulluğu uzaklaştırır.
? İstemek, “istiyorum” demek değil, harekete geçmektir.
? Pek az kişiye, mutluluğa erişmek için bir fırsat düşmemiştir, ama pek az kişi de bu fırsattan yararlanmayı bilmiştir.
? Bir kadın aynı zamanda hem sevdalı, hem anne olamaz
? Yaşlanmak, meşgul bir adamın zaman ayıramadığı kötü bir alışkanlıktan başka bir şey değildir
? Ülkede kolluk kuvvetlerine olan güven zayıfladıkça, aslında rezil birer hırsız olan eşkiyalar tanrılaştırılır.
André Maurois Yaşam Öyküsü (ingilizce)
From Wikipedia, the free encyclopedia
André Maurois, born Emile Salomon Wilhelm Herzog, (July 26, 1885 ? October 9, 1967) was a French author and man of letters. “André Maurois” was a pen name that became his legal name in 1947
Life
He was born in Elbeuf and educated in Rouen, both in Normandy.
During World War I he joined the French army and he served as an interpreter and later a liaison officer to the British army. His first novel Les silences du colonel Bramble was a witty but socially realistic account of that experience. It was an immediate success in France. It was translated and also became popular in the United Kingdom and other English speaking countries as The Silence of Colonel Bramble. Many of his other works have been translated in English, because they often dealt with British figures or topics, like his biographies of Benjamin Disraeli, 1st Earl of Beaconsfield, Lord Byron or Shelley.
He became a member of the Académie française in 1938.
When World War II broke out, he was appointed the French Official Observer attached to the British General Headquarters. In his official capacity he accompanied the British Army to Belgium. He personally knew the leaders of the French Government, and on 10 June 1940, he was sent on a mission to London. The Armistice put an end to that mission. Maurois was demobilised and travelled from England to Canada. He wrote of these experiences in his book Tragedy in France.[1]
During World War II he served in the French army and the Free French Forces.
He died in 1967 after a long career as an author of novels, biographies, histories, and children?s books. He is buried in the Neuilly-sur-Seine community cemetery near Paris.
Bibliography
? Climats
? Lelia, ou la vie de George Sand (Lelia, or the life of George Sand)
? Histoire d’Angleterre (History of England)
? Fattypuffs and Thinifers (1930)
? The Next Chapter: The War Against the Moon (1930)
? Ariel
? Byron (first published in hardback by Cape in 1930, and since translated from French into English by Hamish Miles and published in paperback by Constable in 1984)
? Captains and Kings
? Disraeli
? Mape
? Lyautey
? The Silence of Colonel Bramble
? General Bramble
? Dickens
? Prophets and Poets
? The Thought Reading Machine
? Ricochets
? The Miracle of England
? Chateaubriand
? The Art of Living
? Tragedy in France
? I Remember, I Remember
? The Miracle of America
? Les Origines de la Guerre de 1939
? Woman Without Love
? My American Journal
? Olympio: The Turbulent Life of Victor Hugo
? To an Unknown Lady
? Prometheus: The Life of Balzac
? The Life of Sir Alexander Fleming: Discoverer of Penicillin
? Adrienne, ou, La vie de Mme de La Fayette
? Ariel the Life of Shelley
? The World of Marcel Proust
? Titans: A Three-Generation Biography of the Dumas
References
Notes
1. ^ Maurois, 1940, Foreword
André Maurois Yaşam Öyküsü (fransızca)
André Maurois, de son nom d’origine Émile Salomon Wilhelm Herzog, né le 26 juillet 1885 à Elbeuf et mort le 9 octobre 1967 à Neuilly-sur-Seine, est un romancier, conteur et essayiste français.
Issu d’une riche famille d’industriels alsaciens, Maurois a pour professeur au lycée de Rouen le philosophe Alain, à qui il sera redevable de son orientation esthétique. Il préfère en effet la carrière d’écrivain à la direction de l’usine familiale et s’illustre d’abord par des romans qui lui gagnent un public féminin : Climats, Les Roses de septembre.
Interprète et officier de liaison pendant la Première Guerre mondiale, il écrit en 1918 Les silences du colonel Bramble, qui connaîtra un vif succès, tant en France que dans les pays anglo-saxons, et qui sera suivi des Discours du docteur O’Grady. Les évènements de cette Guerre lui fournissent son pseudonyme “Maurois”, nom d’un village du Nord de la France.
Après la guerre, il a fait partie de la rédaction du journal des Croix-de-feu, Le Flambeau.
Mais c’est dans ses biographies que l’écrivain excelle : il les consacre, avec une fraternité inspirée, à Shelley, à Victor Hugo, à George Sand et à Balzac.
Il est élu à l’Académie française le 23 juin 1938, au fauteuil 26 qu’occupait René Doumic.
Exilé aux États-Unis pendant la Seconde Guerre mondiale, il prendra le parti de Pétain, malgré ses origines juives. D’après Pierre Assouline, dans son ouvrage Gaston Gallimard, Maurois serait demeuré pendant la guerre actionnaire des éditions Bernard Grasset.
?uvres
? Les silences du colonel Bramble. Contient la traduction par André Maurois du célèbre poème de Rudyard Kipling If (traduction parfois attribuée à tort à Paul Éluard)
? Les discours du docteur O’Grady. Reprend les personnages de Bramble.
? Nouveaux discours du docteur O’Grady (1947). Quarante ans avant Bernard Werber, cet ouvrage évoque déjà, entre autres sujets, la guerre mondiale que se livrent entre elles deux espèces de fourmis, les Pheidoles et les Iridomyrmex. Ce livre, qui fait suite à la deuxième guerre mondiale, marque quel chemin intellectuel a été parcouru depuis la première. Les idées de Jean-Paul Sartre comme la nouvelle donne apportée par la bombe atomique y sont évoqués.
? La machine à lire les pensées
? Un art de vivre
? Climats (adapté au cinéma par Stellio Lorenzi)
? Les Roses de septembre
? Le Peseur d’âmes
? Voyage au pays des Articoles
? Magiciens et Logiciens
? Ariel, ou la vie de Shelley
? Prométhée, ou la vie de Balzac
? Olympio, ou la vie de Victor Hugo
? La vie de Disraeli
? Lettre à un jeune homme
? Lélia ou la vie de George Sand
? Don Juan ou la vie de Byron
? Chantiers américains
? Édouard VII et son temps
? Les Mondes imaginaires
? Études anglaises
? Dialogues sur le commandement
? Rouen
? Aspects de la biographie
? Journal, États-Unis 1946
Divers
? André Maurois est également l’auteur de livres pour enfants, tels que Patapoufs et Filifers, fable prophétique évoquant l’absurdité de la constitution des groupes humains autour de simples critères physiques (ici, la minceur et l’obésité). Le jeune illustrateur de cet album, Jean Bruller, deviendra plus tard l’écrivain Vercors.
? André Maurois a traduit les dialogues du film Noblesse oblige.
? Il a en outre publié en 1939 une biographie du général Lyautey, et écrit une Histoire de France fort complète, mais non dépourvue de prise de position, et par laquelle il cherche à sensibiliser son lecteur au destin unique de la France.
? En 1950 il a participé au numéro de La Nef de Lucie Faure, intitulé « L?Amour est à réinventer », avec Marcelle Auclair, Jacques Audiberti, Émile Danoën, Maurice Druon, Roger Vailland, etc.
André Maurois a donné son nom à un collège à Neuilly-sur-Seine , un collège à Limoges et aussi au collège de la sausaye en banlieue elbeuviene
Güzel bir bilgi kaynağı.