Yitik Ülke’nin, 80’ler ve 90’lar Kitabı’nın Yaratıcısından Edebiyat Ziyafeti.
“Sonsuz Unutuş”, kurulduğu 2000 yılından beri binlerce okura sesini duyuran Yitik Ülke’nin yaratıcısı Kadir Aydemir’in “Aşksız Gölgeler” adlı kitabından sonra yayımlanan ikinci öykü kitabı…
Rüyayla gerçeğin, uykuyla uyanışın, yalnızlıkla aşkın birbirine karıştığı büyülü, fantastik kısa öyküler… Şiirin gücüyle kaleme alınmış düşsel yolculuklar, kaçış ve karşılaşmalar… Edebiyatı özleyenler için bir bilet, sadece gidiş…
Bir çiçek gibi hissediyorum kendimi. Kopmuş yeşil bir çiçek. Düştüğüm yerde kök salabilirim belki ama bir daha asla açmayacağım. Bunu biliyorum. Birazdan bavulumu sessizce toplayıp parmak uçlarımda yürüyerek odanın ağır kapısını çekeceğim. Ya da burada, bu sıcak yorgan altında onun zehriyle biraz daha kıvranabilirim. Her öpüşünde biraz daha akıttı o zehri içime. Her sözcüğüyle ben adeta o heykelle yer değiştirdim. O, kendisine sunulan özgürlüğü doyasıya yaşıyor her bedende, her gülüşte. Ben… neden toparlayamıyorum bilmiyorum… Çelişkiler… Korkular… Bir erkek ne kadar çaresiz duruma düşebiliyormuş meğer. Aşk bunu yapıyor. (Tanıtım Bülteninden)
‘Sonsuz Unutuş’un sırrı – Mehmet Altun
(03/08/2012 tarihli radikal kitap)
Ben kitaplardan topyekün etkilenen biriyim. Onların sırlarını, yazarın dünyasından bağımsız olarak algılar, her eserin içinde kendine özgü bir dünyanın durduğuna inanırım. Kiminin konusu ilgimi çeker, kiminin hikâyesi… Ama bazıları vardır ki, bambaşka tat verir; hislerim onların gerçek edebiyat eseri olduğunu söylerler. Edebiyat dediysem, sadece yazın demiyorum. O kitaplar bana sanatın bir parçası olduklarını söylerler. Bayılırım o türden kitaplara, saygım büyür, yazarlarına hayranlık duyarım. üstelik bunların bazıları benim kuşağımdan birilerinin elinden çıkmış da olurlar. O zaman daha bir mutlu olur, daha bir coşkuyla okurum. Tam da bu anlatmak istediğim niteliklere sahip, meramımı ciddiyetle karşılayan eserler okudum/okuyorum şu sıralar. Özellikle de öykü ve anlatı türünden.
Nitekim son zamalarda birbiri peşi sıra yayımlanan ve benim de lezzetini ala ala okuduğum öykü kitapları yayımlandı. Bu yazıda değinmek istediğim kitap ise şair Kadir Aydemir?in ?Sonsuz Unutuş?u olacak.
?Sonsuz Unutuş?, kısa kısa ama sonsuz çağrışımlarla kurulmuş bir eser. Daha başından itibaren şiirle ilişkisi seziliyor, yarattığı evrensel dilden başlayarak anlatım tekniğine kadar şiirsellikle ve bir ana hikâyenin içinden kesitler halindeki pasajlarla besleniyor. Bunun için eserin tanımına ilişkin şerhim var. Bu şerhimi yazının ilerleyen aşamalarında vurgulamaya, açmaya çalışacağım.
Crispin Sartwell, ?Yaşama Sanatı? adlı çalışmasında ?Sanat, bilmenin bir modeli ve bir yöntemidir? diyor. Yalın ve kolay anlaşılır şekilde söylenmiş bu cümle, büyük bir tanımlamanın derinliğini anlatır bize. Bir sanat eseri olarak ortaya konulmuş her çalışmanın, aynı zamanda o sanatın bir bilgisinin olmasını ve o bilginin belli bir yöntemle ortaya konması gerektiğini işaret ediyor. Zira bilginin karşıladığı ihtiyaç hem biçime hem içeriğe ilişkin sorumluluklar üstleniyor ama anlatım tekniği, dilin kullanılışı, kurgu vb. özelliklerinse yöntem potasının içinde durması gerektiğine vurgu yapıyor.
Bu referansla Aydemir?in Düşler ve Ayrılıklar olarak 2 bölüm ve 38 kısa öykü(!)den oluşan ?Sonsuz ?Unutuş?u, beli bir bilginin özgün bir yöntemle işlendiğine işaret ediyor, diyebiliyorum.
Kadir Aydemir, bildim bileli sözcükleri tasarruflu kullanan bir edebiyatçıdır. Şiiri de denemesi de böyledir. ?Sonsuz Unutuş?ta bize gösterdiği o ki; Aydemir, öyküde de şiiri gibi israftan uzak bir dikkatle yapıyor işini.
?Sonsuz Unutuş?ta kısacık anları, yaşanmış olanın içinden pasajlar şeklinde ve büyük bir ustalıkla parça parça aktarmayı seçen Aydemir, bütüncü dili, çalışılmış yöntemi ve iç titreten kopuşlarıyla yoğun bir ?yarımkalmışlık? duygusunu işliyor. Hikâye ettikleri aslında birer hikâye değil, yarım kalmış hikâyelerin tanıklığı ya da o hikâyelerin mahremine ilişkin en masum kesitleri aktarıyor. Denilebilir ki, ?Sonsuz Unutuş?ta yoğun terk edişler, eksik aşklar, doğanın, denizin ve gecenin hünerleriyle zenginleşmiş bir anlatım egemen kılınmış. Pırıltılı ve naif. Aydemir?in küstahlık yapmayan tarzıyla taçlanan bu kısa öykücüklerin daha çok kısa pasaj tadında okunması gerektiğini inanıyorum. Bu yakıştırmayı yaparken de Benjamin?in aşağıda aktardığım ifadesinden güç alıyorum.
W. Benjamin, ?Pasajlar? adlı ünlü çalışmasında; ?Eskiden beri sanatın en önemli görevlerinden biri, eksiksiz karşılanabilmeleri için zamanın henüz erken bulduğu istemleri üretmek olmuştur. Bunun için her sanat biçiminin geçmişinde bunalımlı dönemler vardır; bu dönemlerde söz konusu biçim, zorlamasız olarak değişik bir teknik konumunda, başka bir deyişle, yeni bir sanat biçimi içerisinde ortaya çıkabilecek etkilerin gerçekleşmesi için zorlamada bulunur? diyor. Bu saptamanın karşıladığı büyük zorlamanın bir anlamı da bir türün diğer bir türün içinden çıktığı şeklinde okunabilmesidir. Sözün burasında yukarıda belirttiğim şerhe atıfla diyebilirim ki, Aydemir?in ?Sonsuz Unutuş?u, bana göre biraz öyküyse, biraz da pasajdır ve kanaatim o ki, bu çalışma sadece kısa öykülerden oluşmuş diyebileceğimiz bir eser değildir. Bizim edebiyatımızda pek karşılaşmadığımız bu tür, şairin haikuya gösterdiği yoğun ilgi ve yaptığı teorik okumaların etkisiyle ortaya çıkmış olmalı.
Kitabın Künyesi
Sonsuz Unutuş
Kadir Aydemir
Yitik Ülke Yayınları / Öykü Dizisi
İstanbul, Mayıs 2012, 1. Basım
80 s