Etiket: Judith Butler

Judith Butler’ın Performatif Cinsiyet Teorisinin Etik Boyutları ve Toplumsal Sorumluluklar

Cinsiyetin İnşası ve Etik Sorumluluk Performatif cinsiyet teorisi, cinsiyetin biyolojik bir gerçeklikten çok, toplumsal normlar ve kültürel beklentilerle şekillenen bir performans olduğunu savunur. Bireyler, günlük yaşamlarında bu normları bilinçli veya bilinçsiz şekilde yeniden üretir ya da onlara karşı çıkar. Etik açıdan, bu durum bireylerin toplumsal normlara uyum sağlama veya onları

OKUMAK İÇİN TIKLA

Otistik Bireylerin Normal Olmaya Zorlanması, Otistik Maskeleme ve Performatif Kimlik

Maskelemenin Ortaya Çıkışı Otistik bireylerin “normal” olmaya zorlanması, toplumsal normların dayattığı uyum beklentilerinin bir sonucudur. Toplum, genellikle nörotipik davranış kalıplarını standart olarak kabul eder ve otistik bireylerin bu kalıplara uymasını bekler. Bu beklenti, otistik bireylerin sosyal etkileşimlerde kendilerini gizlemek için maskeleme davranışı geliştirmelerine yol açar. Maskeleme, otistik bireylerin duygularını, tepkilerini

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gerçek benlik… İçimizde uyuyan bir hazine mi, yoksa zamanla ördüğümüz bir yapboz mu?

Bu sorunun cevabı, “doğa mı, kültür mü?”, “öz mü, yapı mı?” gibi kadim felsefi-psikolojik tartışmalarla da derin bağ kursa da benim için ne anlama geldiğini biraz deneyimsel bir yerden açıklamaya çalıştım. 🌱 1. Gerçek Benlik Keşfedilecek Bir Cevher midir? (Jung / Kierkegaard / Platon) Bu yaklaşım, benliği içsel ve doğuştan

OKUMAK İÇİN TIKLA

“Cinsiyet Performanstır” Ne Demektir?

“Cinsiyet performanstır” (Gender is performative) ifadesi, çağdaş felsefe ve toplumsal cinsiyet çalışmalarının en temel ve en çok tartışılan fikirlerinden biridir. Bu kavram, özellikle Amerikalı filozof ve teorisyen Judith Butler’ın 1990 tarihli çığır açan eseri “Cinsiyet Belası” (Gender Trouble) ile popülerleşmiştir. Bu ifadenin ne anlama geldiğini, ne anlama gelmediğini ve getirdiği

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kötü bir hayatta iyi bir hayat sürmek mümkün müdür? – Judith Butler (Adorno Ödülü Konuşması)

Adorno ödülünü kabul etme vesilesiyle burada bulunmaktan büyük onur duyuyorum.* Bu akşam sizlere Adorno’nun ortaya attığı, bizim için bugün hâlâ geçerli olan bir sorudan bahsetmek istiyorum. Bu, tekrar tekrar döndüğüm, hep nükseden, kendini hissettiren bir soru.

OKUMAK İÇİN TIKLA