Etiket: Lüzumsuz Adam

Sait Faik’in “Lüzumsuz Adam” Hikâyesinde Bireyin Toplumdaki Yalnızlığının Çok Yönlü Değerlendirmesi

Bireyin Toplumla Çatışması ve Ait Olmama Hissi “Lüzumsuz Adam”da Sait Faik, ana karakteri İsmail üzerinden bireyin toplumla uyumsuzluğunu ve bu uyumsuzluğun yarattığı içsel çatışmayı merkeze alır. İsmail, modern şehir hayatının karmaşasında kendine yer bulamayan, işlevsiz addedilen bir bireydir. Bu durum, bireyin toplumsal beklentilere uymadığı için dışlanması ve kendi varlığını sorgulaması

OKUMAK İÇİN TIKLA

Raif Efendi’nin Yalnızlığı ve Modernite Eleştirisi

Raif Efendi’nin İçsel Çöldeki Yürüyüşü Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna romanındaki Raif Efendi, modern bireyin yalnızlığını çarpıcı bir şekilde yansıtan bir karakterdir. Onun iç dünyası, yalnızlığın yalnızca sosyal bir durum olmadığını, aynı zamanda varoluşsal bir mesele olduğunu ortaya koyar. Albert Camus’nün absürd felsefesi, insanın evrendeki anlamsızlıkla yüzleşme çabasını temel alır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sait Faik Abasıyanık’ın “Lüzumsuz Adam” karakteri, dünya edebiyatında hangi karakterlere benzer?

Sait Faik Abasıyanık’ın “Lüzumsuz Adam” öyküsündeki başkahraman, dünya edebiyatında varoluşçu ve toplumdan yabancılaşmış karakterlerle benzerlikler taşır. Bu karakter, toplumun beklentilerine uyum sağlayamayan, kendi iç dünyasında yaşayan ve hayatın anlamını sorgulayan bir bireyi temsil eder. İşte “Lüzumsuz Adam” karakterinin dünya edebiyatındaki benzerleri: 1. Albert Camus – “Yabancı” (Meursault) 2. Franz Kafka

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lüzumsuz Adam – Sait Faik Abasıyanık “Kalabalık içinde yalnız bir adam”

1948 yılında yazdığı ilk hikâyelerinden biri olan Lüzumsuz Adam’ı yazdığı dönemde Sait Faik Abasıyanık hem bohem yaşamını sürdürür hem de kendisini daha çok dinlemeye başlar; kendisini “lüzumsuz bir adam” olarak hisseder: “ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum. Dünyanın en sevimli insanları olan posta müvezzilerinin bile”

OKUMAK İÇİN TIKLA

Lüzumsuz Adam – Sait Faik Abasıyanık

LÜZUMSUZ ADAM Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapı­mı çalmasını istemiyorum. Dünyanın en sevimli insanları olan posta müvezzilerinin bile… Mahallemden pek memnunum. Yedi senedir çıkmadım oradan desem yeri. Hiçbir dostum da nerede oturduğumu bilmiyor. Mahallem dediğim; şu yedi senedir -üç ayda bir Karaköy’e inip dükkân kirasını almak bir

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sait Faik Abasıyanık: Nasıl birbirinden bu kadar ayrı, birbirini bu kadar tanımayan insanlar bir şehirde yaşıyor?

“Yedi senedir bu sokaktan gayri İstanbul şehrinde bir yere gitmedim. Ürküyorum. Sanki döveceklermiş, linç edeceklermiş, paramı çalacaklarmış ne bileyim, bir şeyler işte gibime geliyor da şaşırıyorum. Başka yerlerde bana bir gariplik basıyor. Her insandan korkuyorum. Kimdir bu sokakları dolduran adamlar? Bu koca şehir, ne kadar birbirine yabancı adamlarla dolu. Sevişemeyecek

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sabahattin Ali romanına Kürk Mantolu Madonna adını vermeden önce hangi isimleri düşünüyordu?

Kitabın adına gelince, Cevdet Kudret Sabahattin Ali’nin bu roman için “Lüzumsuz Adam” adını düşündüğünü ancak içindeki “z” ve “s” seslerinin kakofonisinden hoşlanmayarak bu addan vazgeçtiğini söylemektedir. Pertev Naili Boratav ise Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’yı ilk önce bir öykü olarak tasarladığını ve başlığını da “Yirmi Sekiz” koyduğunu, öykünün ilk sayfasını

OKUMAK İÇİN TIKLA