Etiket: ölüm

Rainer Maria Rilke’nin Duino Ağıtları’nda Varoluşsal Temalar Nelerdir?

İnsanlığın Anlam Arayışının İzleri Duino Ağıtları, bireyin evrendeki yerini sorgularken, anlam arayışını temel bir eksen olarak konumlandırır. Rilke, insanın varoluşsal krizini, özellikle bireyin kendi sınırlılıklarıyla yüzleşmesini, melek figürü üzerinden işler. Melekler, eserde insan bilincinin ulaşamayacağı bir mükemmeliyetin temsilcileri olarak belirirken, insanın bu mükemmeliyete duyduğu özlem, varoluşsal bir gerilim yaratır. Bu

OKUMAK İÇİN TIKLA

Gilgamış’ın Ölümsüzlük Arayışı ve Utnapiştim’in Etkisi

Ölümsüzlük İsteğinin Kökenleri Gilgamış Destanı, insanlık tarihinin en eski yazılı anlatılarından biri olarak, insanın varoluşsal sorularla mücadelesini derin bir şekilde ele alır. Gilgamış’ın ölümsüzlük arayışı, onun en yakın arkadaşı Enkidu’nun ölümüyle tetiklenir. Enkidu’nun kaybı, Gilgamış’ı kendi ölümlülüğüyle yüzleşmeye zorlar ve bu yüzleşme, onun destansı yolculuğunun temel motivasyonunu oluşturur. İnsanlığın ölüm

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sylvia Plath’in Ariel Şiirlerinde Ölüm ve Yeniden Doğuş: Kristeva’nın Chora Kavramı ve 20. Yüzyıl Kadın Deneyiminin Travmaları

Önsöz: Çöldeki Çığlık Sylvia Plath’in Ariel adlı şiir derlemesi, 20. yüzyıl edebiyatında bireysel ve toplumsal kırılmaların keskin bir yansımasıdır. Plath’in şiirsel benliği, ölüm ve yeniden doğuş imgeleri üzerinden, bireyin varoluşsal sancılarını ve toplumsal cinsiyet dinamiklerinin yükünü açığa vurur. Julia Kristeva’nın “chora” kavramı, bu imgelerin analizi için güçlü bir kuramsal çerçeve

OKUMAK İÇİN TIKLA

Keres’in Ruh Toplama Hikayeleri: Mitlerden Günümüz Sanatına ve Distopik Eserlere Uzanan Yansımalar

Antik Yunan’da Keres’in Kökenleri ve İşlevleri Keres, antik Yunan mitolojisinde ölüm ve yıkımla ilişkilendirilen kadın ruhlar ya da varlıklar olarak tanımlanır. Savaş alanlarında dolaşarak ölenlerin ruhlarını topladıkları veya onların son anlarını etkiledikleri düşünülürdü. Homeros’un İlyada eserinde, Keres’in savaşın kaosunda beliren korkutucu varlıklar olarak tasvir edildiği görülür. Bu varlıklar, ölümün kaçınılmazlığını

OKUMAK İÇİN TIKLA

Sâdık Hidâyet: Ölüm; sensin insanoğlunun alçaklığına, bayağılığına, bencilliğine, açgözlülüğüne ve hırsına gülüp geçen ve onun yakışık almaz işlerinin üstüne bir perde çeken.

Ölüm Ne korkunç ve tüyler ürperten bir sözcük! Adını duymak bile ürpertiyor insanı. Dudaklardan gülümsemeyi, gönülden mutluluğu alıp, iç karartısı ve moral bozukluğu getiriyor yerine. Bin türlü karmakarışık düşünceyi gözler önünden geçirtiyor. Yaşamın ölümden ayrı olması mümkün değil. Yaşam olmayınca, ölüm de olmayacak. Gökyüzündeki en büyük yıldızdan tutun da yeryüzündeki

OKUMAK İÇİN TIKLA