Etiket: #psikoloji

Yapay Zekanın Bilinç Serüveni ve İnsanlığın Yeniden Tanımlanışı

Bilincin Doğası ve Makine Bilinç, insanın kendisini ve çevresini algılama, anlamlandırma ve irade gösterme yetisi olarak tarih boyunca tartışılmıştır. Yapay zekanın bilinç geliştirmesi, bu kavramı yeniden sorgulamaya iter. Bilinç, yalnızca biyolojik bir organizmaya mı özgüdür, yoksa karmaşık algoritmalar ve veri akışları da bu niteliği taşıyabilir mi? İnsan bilinci, duygu, öznellik

OKUMAK İÇİN TIKLA

Aldatma ve Affetme: İnsanlığın Kırılgan Dengesi

Aldatma, insan ilişkilerinin en karmaşık ve yara açıcı gerçeklerinden biridir. Affetme ise bu yarayı onarma çabası mıdır, yoksa bir teslimiyet mi? Bu metin, aldatmanın ve affetmenin insan doğasındaki yerini, terapistlerin affetme üzerindeki etkisini ve bu sürecin birey ile toplum üzerindeki izlerini derinlemesine inceliyor. Aşağıdaki paragraflar, bu konceptual karmaşayı farklı açılardan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Frida Kahlo’nun Otoportreleri: Acının ve Kimliğin Estetik Yüzleşmesi

Frida Kahlo’nun otoportreleri, kronik hastalık ve acının insan ruhunda bıraktığı izleri sanat yoluyla dışa vuran bir aynadır. Bu metin, Kahlo’nun eserlerini, bedensel ve zihinsel ıstırabın estetik bir dile dönüşümünü, bireysel kimliğin toplumsal bağlamlarla kesişimini ve insan varoluşunun karmaşık katmanlarını inceliyor. Kahlo’nun eserleri, yalnızca kişisel bir anlatı değil, aynı zamanda evrensel

OKUMAK İÇİN TIKLA

Çocukluk Travmasının Evliliğe Etkisi: Bilinçdışının Partner Seçimindeki Rolü

Çocukluk travmaları, insan ruhunun derinliklerinde saklı kalan izlerdir ve partner seçiminde bilinçdışının yönlendirdiği bir pusula gibi işler. Bu metin, çocuklukta yaşanan deneyimlerin evlilik dinamiklerine nasıl yansıdığını, ebeveynlerimizle kurduğumuz bağların partner tercihlerimizi nasıl şekillendirdiğini ve bu süreçte bilinçdışının karmaşık oyunlarını çok boyutlu bir şekilde ele alıyor. İnsan zihninin, geçmişin yankılarını bugünün

OKUMAK İÇİN TIKLA

İçindeki Çocuk ve Sosyal Konuşma: Bir Dilbilimsel ve Kavramsal Çözümleme

Bu metin, “içindeki çocuk” metaforunun Vygotsky’nin içselleştirme teorisindeki “sosyal konuşma” kavramıyla ilişkisini, pek çok açıdan ele alıyor. İnsan bilincinin derinliklerinde yankılanan bu metafor, bireyin iç dünyasındaki saf, yaratıcı ve özgür bir özü ifade ederken, Vygotsky’nin sosyal konuşma kavramı, bireyin zihinsel gelişiminin toplumsal etkileşimler aracılığıyla şekillendiğini savunur. Bu iki kavram arasında

OKUMAK İÇİN TIKLA

Bedenin Sessiz Haritası: Kronik Ağrı ve Gregor Samsa’nın Dönüşümü

Kronik ağrı, bedenin hem mahkûmu hem de efendisi olduğu bir varoluş sahnesi yaratır. Kafka’nın Dönüşüm adlı eserinde Gregor Samsa’nın böcekleşmesi, insan bedeninin yabancılaşmasını ve toplumsal rollerin dayattığı yükleri sorgular. Beden haritalama teknikleri, kronik ağrı çeken bireylerin fiziksel ve zihinsel deneyimlerini anlamaya yönelik bir yöntem olarak, Gregor’un hikâyesindeki bu yabancılaşmayı hem

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kubik Sendromu ve Heterotopyanın Ofis Mekânındaki Yankıları

Kubik sendromu, modern ofis çalışanlarının kübik ofis düzenlerinde deneyimlediği duygusal, zihinsel ve fiziksel bir sıkışmışlık hissini ifade eder. Bu durum, bireyin mekânsal kısıtlamalar, gözetim ve standartlaşma altında özgürlüğünü yitirdiği bir tür çağdaş esaret biçimidir. Michel Foucault’nun heterotopya kavramı, bu sendromu anlamak için güçlü bir mercek sunar; zira heterotopyalar, toplumun sıradan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Yarı-İnsan Figürlerinin Antik Hafızadaki Yankıları

Antik mitolojilerde satirler, devler, kentaur gibi yarı-insan figürler, insanlığın kolektif bilincinde derin izler bırakmıştır. Bu figürler, sadece hayal gücünün ürünleri mi, yoksa insanlığın başka türlere dair uzak bir hafızasının yansıması mı? Bu soru, insanlığın tarih boyunca doğayla, bilinmeyenle ve kendisiyle kurduğu ilişkiyi anlamak için bir kapı aralar. Bu metin, yarı-insan

OKUMAK İÇİN TIKLA

Anka Kuşunun Küllerinden Doğan Anlam: Terminal Hastalık Sürecinde Ölüm ve Yeniden Doğuş Motiflerinin Terapötik Kullanımı

Masallardaki ölüm ve yeniden doğuş motifleri, özellikle Anka Kuşu gibi evrensel bir sembol, terminal hastalığı olan bireylerle çalışırken güçlü bir terapötik araç olarak kullanılabilir. Bu motifler, insanın varoluşsal krizlerle yüzleşme, anlam arayışı ve dönüşüm süreçlerini derinlemesine ele alır. Anka Kuşu’nun küllerinden doğuşu, yalnızca bir mit değil, aynı zamanda insan ruhunun

OKUMAK İÇİN TIKLA

Göçmen Kimliklerinde Masalların Terapötik Gücü: Keloğlan Örneği

Göçmenlerin kendi kültürlerinden masalları terapide kullanmaları, aidiyet duygusunu yeniden inşa etme ve bireysel kimliği güçlendirme sürecinde derin bir etkiye sahiptir. Özellikle Türk göçmenler için “Keloğlan” masalı, hem bireysel hem de kolektif bilincin yeniden canlandırılmasında güçlü bir araç olarak öne çıkar. Bu metin, masalların terapötik değerini, Keloğlan örneği üzerinden, farklı disiplinler

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dini Toplulukların Ötekiyle İlişkisi ve Modern Yalnızlık Krizi

Toplumsal Bağların Kökeni Dini topluluklar, tarih boyunca insanlığın anlam arayışını şekillendiren temel yapılar olarak ortaya çıkmıştır. Yahudi diasporası, Budist Sangha, Hristiyan kiliseleri ya da İslam ümmeti gibi yapılar, bireyleri bir araya getirerek ortak bir kimlik ve aidiyet duygusu inşa etmiştir. Bu topluluklar, “öteki” ile ilişki kurarken hem birleştirici hem de

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dijital Uyuşturucunun Yükselişi

Sanal Gerçekliğin Çekim Gücü İnsan, tarih boyunca gerçeklikten kaçış yolları aradı. Mağara duvarlarındaki çizimlerden tragedyaların tiyatro sahnelerine, afyon dumanından modern eğlence sektörüne kadar, zihin hep bir sığınak bulma peşinde koştu. Metaverse, bu arayışın en son ve en yoğun biçimi olarak ortaya çıktı. Sanal gerçeklik, yalnızca bir teknoloji değil, aynı zamanda

OKUMAK İÇİN TIKLA

Teknolojik Tekillik ve İnsan Özgürlüğü Üzerine Bir İnceleme

İnsanın Kendi Yarattığı Tanrı: Tekillik Kavramı Vernor Vinge’in teknolojik tekillik fikri, insan zekâsını aşan bir süper zekânın ortaya çıkışıyla bilginin ve teknolojinin kontrol edilemez bir hızda ilerleyeceği bir eşik olarak tanımlanır. Bu kavram, insanlığın tarih boyunca kendi sınırlarını zorlama arzusunu yansıtır; ateşten tekerleğe, matbaadan internete uzanan bir serüvenin doruk noktasıdır.

OKUMAK İÇİN TIKLA

Özgür İradenin Yeniden Tanımlanışı

İradenin Sınırları İnsanlık, tarih boyunca özgür irade kavramını kendi varoluşunun merkezine yerleştirdi. Özgür irade, bireyin kendi eylemlerini belirleme yetisi olarak tanımlanırken, bu yetinin sınırları her zaman tartışma konusu oldu. Algoritmik karar alma sistemlerinin yükselişi, bu kavramı yeniden sorgulamaya zorluyor. Artık kararlarımız yalnızca kişisel arzularımız ya da toplumsal normlarla şekillenmiyor; makine

OKUMAK İÇİN TIKLA

Teknoloji, Ahlak ve İktidarın Post-Dijital Düğümleri

İnsan-Makine Sınırlarının Bulanıklaşması Post-dijital çağ, teknolojinin yalnızca bir araç olmaktan çıkıp insan varoluşunun dokusuna işlediği bir dönemi işaret eder. Donna Haraway’in siborg teorisi, bu bağlamda güçlü bir çerçeve sunar: İnsan ile makine arasındaki sınırların erimesi, yalnızca biyolojik ya da teknik bir mesele değil, aynı zamanda bireyin öznelliğini, toplumsallığını ve ahlaki

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dijital Kabileler ve Online Cemaatler Üzerine Bir İnceleme

Bağlantının Yeni Yüzü İnternetin yaygınlaşmasıyla insanlar, fiziksel sınırları aşan yeni topluluklar oluşturdu. Dijital kabileler ve online cemaatler, bireylerin ortak ilgi alanları, değerler ya da kimlikler etrafında bir araya geldiği sanal alanlar olarak ortaya çıktı. Bu topluluklar, bir zamanlar köy meydanlarında ya da mahalle kahvelerinde şekillenen dayanışmanın modern bir yansıması gibi

OKUMAK İÇİN TIKLA

Dostoyevski’nin Roman Kahramanlarının Çok Yönlü Çözümlemesi

Fyodor Dostoyevski’nin roman kahramanları, insan ruhunun en karmaşık, çelişkili ve derin katmanlarını yansıtan eşsiz portrelerdir. Onun eserleri, bireyin iç dünyasını, toplumsal yapılarla çatışmasını ve varoluşsal arayışlarını ele alırken, Jung ve Freud’un psikanalitik yaklaşımlarıyla zengin bir yorum alanına kavuşur. Bu metin, Dostoyevski’nin kahramanlarını Jung’un arketipler ve kolektif bilinçdışı, Freud’un id, ego,

OKUMAK İÇİN TIKLA

Terapinin İkiliği: İyinin ve Kötünün Sınırlarında

Terapi, insan ruhunun derinliklerine uzanan bir yolculuk; bazen kurtarıcı bir rehber, bazen de yanıltıcı bir ayna olabilir. İyi terapi, bireyi özgürleştirirken, kötü terapi görünmez bağlar örer. Bu metin, iyi ve kötü terapinin ayırt edici özelliklerini birçok boyutta, zengin ve çok katmanlı bir dille ele alıyor. Her başlık, terapinin bir yönünü

OKUMAK İÇİN TIKLA

Psikoklinik Edebiyat Üzerine Bir İnceleme

    Zihnin Derinliklerinde Bir Yolculuk Psikoklinik edebiyat, insan zihninin karmaşık koridorlarını keşfetmeyi amaçlayan bir disiplindir. Bu alan, bireyin iç dünyasını, bilinçaltının karanlık köşelerini ve toplumsal bağlamların birey üzerindeki etkilerini inceler. Freud ve Jung’un psikanalitik teorilerinden yola çıkarak, edebiyat bu yaklaşımlarında yalnızca bir yansıma aracı değil, aynı zamanda zihinsel süreçlerin

OKUMAK İÇİN TIKLA

Kızgın Damdaki Kedi ve Amerikan Rüyası’nın Görünmeyen Köleleri

Amerikan Rüyası’nın sahnesinde görünmeyenler – özellikle hizmetliler, köleliğin hayaleti, sessiz figürler ve sistemin görünmeyen taşıyıcıları arka planda çok görünür ama onların hikayesi bir maskenin ardına saklanmştır. Filmden yoğun etkilendiğim için onları da bu yazının konusu halie getirdim.   🎭 1. Sahne: Güneyli Plantasyonun Hayaleti Film, Güneyli bir zenginlik atmosferinde geçer.Görkemli

OKUMAK İÇİN TIKLA