Tarama Sürecinin Ortasında Bakandan Açıklama – Dr. Suat Kamil Aksoy

Evet sevgili arkadaşlar ölüm oranı neredeyse tahmin ettiğim gibi görünüyor. Henüz tüm sonuç belli değil ama antikor taşıyanların yüzde bire yakın olduğu ifade edildi. Bu daha önce de söylediğim gibi sürü bağışıklığı seçeneğinin bulunmadığını, bunun katliam olduğunu kanıtlıyor.

Resmi onaylı vakıalar bakımından yüzde 0,66 gibi bir ölüm oranı var. Pratikte corona olduğu testlerde kanıtlanamadan ölenlerin olduğunu biliyoruz. Bu bakımdan rakamı 1,32 olarak düzeltiyorum. Bu düzeltmeyi İstanbul vefat istatistikleri çerçevesinde yine bir tahmin olarak yapıyorum. Başka ülkeler için bu farklı olabilir. New York için yine bir antikor çalışması çerçevesinde yüzde 1 gibi bir tahminde bulunmuştum. Ancak orada antikor çalışmasının kaynağını bilmiyorum. Yine Türkiye’de benim mezun olduğum İstanbul Tıp Fakültesinin yaptığı sınırlı çalışmada da bakanlığın açıkladığına yakın bir sonuç vardı. Bir hastanenin aldığı nüfus parçasının sınırlı sayısının yeterli olmadığı açıktı. Ama epeyce isabet etmesine bakılırsa çok becerikli bir çalışma olduğu anlaşılıyor. Bundan sonrası için fakülteden gelen sınırlı çalışmalara gerçeğe yakındır gözüyle bakabiliriz.

New York için resmi ölüm oranı Türkiye’den yüzde elli fazla görünüyor. Bunu oradaki sağlık sistemindeki yığılmalara bağlarsak oranımız aynı olur.

İleride bu bakımdan ülkelerin farklılık arz edip etmedikleri net olarak saptanacaktır. Ancak eğer düzeltilmiş oranlar birbirine yakın çıkarsa bu o ülkelerdeki vakıa ve ölüm arasındaki farklı oranların testlerdeki isabetsizliğe bağlanmasını gerektirecektir.

Yani İtalya ya da Belçika yüzde 15 gibi görünen ölüm oranları bu ülkelerde yeterli test yapılmadığını ya da doğru yerlerde yapılmadığını gösterir. Bu aynı zamanda toplumda bilinmeyen bir pozitif kitlenin varlığı demektir. Takip sistemi böyle bir durumda önleyici bir performans gösteremez. Zaten ölümlerin çok yüksek olması da bunu gösteriyor. Avrupa olayla mücadeleyi sıkı bir takiple değil izolasyonla kazanmış oldu. Ama normalleşme süreci kendisine bir takip sistemi eşlik etmediğinde mutlaka kesintiye uğrayacaktır.

Türkiye açısından bakarsak yaşanmış ölümler çerçevesinde takip sisteminin vakıaların önemli bir bölümüne ulaştığı anlaşılıyor. Bu geçmişteki dönem için güzel bir sonuç.

Şimdi bu durum sürdürülebilecek mi onu göreceğiz. Ancak üzerine gidildiğinde salgın kitlesinin kuşatılabildiği artık kanıtlanmış oldu. Yeni bir yayılma durumunda aynı hamle tekrar yapılabilir.

Bu arada antikor çalışmasının yanında aktif vakıa çalışması da yapılıyor ve buna ilişkin de binde iki gibi bir oran şu an için ifade edildi. Bu küçük gibi görünse bile şu an bildiğimiz vakıalardan çok daha fazlasının sokaklarda dolaştığı anlamına geliyor. Okullar açık olmadığı için büyük bir yayılma olmadığını varsayabiliriz.

Önümüzdeki günlerde bunu anlayacağız.
Bakan aynı açıklamasında ölenlerin yüzde doksan üçünün 65 yaş üzeri olduğunu söyledi. Bu durumda hastalığa yakalanan her 65 yaş altındaki 1000 kişinin yaklaşık bir tanesi bu hastalıktan ölüyor demektir. Elbette burada da ölenlerin içerisinde risk grupları daha büyük yer kaplıyor.

Özetlersek herkes bu mikropla karşılaştığında Türkiye’de bir milyon yüzbin kişi ölmüş olacak.

Buna tamam demiyorsanız, virüsün ortadan kaldırılmasını savunmuş oluyorsunuz. Bunu savunuyorsanız etkili bir karşı duruş sergilemelisiniz. Aksi halde bu salgının ilk dalgası şu anki yavaşlatılmış hızına bakarsak yüz yıl sürecektir.
Ya da aşıya kadar sabır. Tabi olursa.

Dr. Suat Kamil Aksoy

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir